TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNDE DALGALANAN KUR KRİZİ BÜYÜYOR: “YIL SONUNA DOĞRU CİDDİ BİR MALZEME TEDARİK SORUNU YAŞAYABİLİRİZ”
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy’un hazırladığı programa konuk olan Tıbbi Cihaz tedarik firması sahibi İrem Taşpınar, dolar kurundaki dalgalanmanın sektöre etkisini anlattı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in önceki bakanlığı döneminde tıbbi cihaz sektöründe ödemelerin 2 yıl gecikmeli yapıldığını hatırlatan Taşpınar, “Bu ötelenebilir bir uygulama da değil. Hastane bir kalp hastasına stent uygulamasın mı, bekletsin mi... Kısa vadede, bu kadar agresif gitmediğini varsayarsak, gerekli tedbirler alınmazsa yıl sonuna doğru ciddi bir malzeme tedarik sorunu yaşayabiliriz.” diye konuştu.
Demokrat Partili İlay Aksoy’un YouTube kanalında düzenlediği 'Kervan Yolda Dizilmez' programında konuk ettiği Tıbbı Cihaz tedarik firması Ditanova'nın sahibi İrem Taşpınar ile yükselen döviz kurlarından kaynaklanan tedarik zincirin bozulmasını ve sağlık sektörün krize girmesi hakkında söyleşi yaptı.
“3 YIL PARAYI BEKLERKEN HERHANGİ BİR SEKTÖR NASIL AYAKTA KALABİLİR”
Tıbbi cihaz sektörünün öneminden ve ihtiyacından bahseden Taşpınar, ihracatçıya uygulanan ‘ihraç edilen ürünün ihracat bedelinin yüzde 40'ını TL'ye çevrilme kuralının’ da ihracatçıyı zorladığını aktardı. Kurun öngörülemez olmasını, sektörün ‘iflasa sürükleyecek bir noktada’ olduğunun altını çizen Taşpınar, “Ödemelerin tahsil edileceği bir zaman dilimi var, en erken 3 ay, 3 yıla da sarkabilir. 3 yıl parayı beklerken herhangi bir sektör nasıl ayakta kalabilir” dedi.
Kurdaki dalgalanmanın artamaya devam ettiği taktirde, “Sistemde hayati ürünlere ihtiyaç duyulduğunda bulunamayacak noktaya gelecek” yorumunda bulunan Taşpınar’ın söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
“TIBBİ CİHAZ İHTİYACI ARTIYOR VE ARTAMAYA DA DEVAM EDECEK”
"Şu anda Sağlık Bakanlığı'nın tıbbi cihaz kurumunda kayıtlı yaklaşık 6 milyon ürün var. Yaklaşık 33 bin tane de tıbbi malzeme tedarikçisi kayıtlı. Sektör oldukça regüle. Tıbbi cihazlar Avrupa Birliği ile tamamen uyum içinde. Ama her yıl Türkiye'nin kucağında yaşlılığı artan bir nüfus var, ekonomiden bağımsız. Artan kronik hastalıklar da var. Bu yüzden tıbbi cihaz ihtiyacı artıyor ve artamaya da devam edecek.
“HER PARA BİRİMİNİ KULLANIYORUZ”
Türkiye maske, sonda, hasta bezi üretiyor. İşçiliği az, sisteme katma değeri düşük olan ihracatta da güçlü bir marka çıkarması zor olan, daha basit grubu üretiyoruz. Risk sınıfı daha yüksek ürünler ithal olarak karşılanıyor. Yüzde 15'i yerli üretici sağlıyor. Dünya'daki tüm ihtiyacın yüzde 40'ını Amerika karşılıyor. Bazı ülkelerin ön plana çıkmış teknolojileri var. Her para birimini kullanıyoruz. Dolar başta olmak üzere euro, pound, Japon yeni gibi farklı para birimleri ne yazık ki sistemi çok etkiliyor.
“MALZEMEYİ SEVK ETME MALİYETİ ÇOK ARTTI, SEKTÖRÜ DOMİNE EDEN YABANCI FİRMALARLA YARIŞIR DEĞİLİZ”
Son yıllarda ihraç edilen ürünün ihracat bedelinin yüzde 40'ını TL'ye çevrilme kuralı var, ihracatçıların da zorlandığı bir dönem. Dünya pandemiden çıktı, tedarikte aksaklıklar devam etti. Malzemeyi sevk etme maliyeti çok arttı. İhracat yapılan kalemler var ama sektörü domine eden yabancı firmalarla yarışır değiliz.
“BU KADAR UZUN VADELERLE ÇALIŞAN BİR SEKTÖR İÇİN GERÇEK ANLAMDA İFLASA SÜRÜKLEYECEK BİR NOKTA”
Halk Sağlığı’nın yayımladığı istatistik var. 675 milyon 652 bin 190 adet hekime müracaat var. Bunun yarısı tam teşekküllü hastane. Bugün Ankara'da Bilkent Şehir Hastanesi'nde bile yer bulmak çok zor. Baktığınızda talebin yüzde 80-85'inin ithal ürünle karşılandığı ürün gamında, kurun öngörülemez olması, bu kadar uzun vadelerle çalışan bir sektör için gerçek anlamda iflasa sürükleyecek bir nokta.
“ÖDEMELER 3 AY, 3 YILA DA SARKABİLİR”
Tüm ürünler TL ile, ihaleyle satılıyor. Ödemelerin tahsil edileceği bir zaman dilimi var, en erken 3 ay, 3 yıla da sarkabilir. 3 yıl parayı beklerken herhangi bir sektör nasıl ayakta kalabilir. Burada bahsettiğimiz de insan hayatını sağlıklı tutmak için ürün tedarik eden işin bir de vicdani boyutu olan bir sektör.
“O DÖNEM MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK'Tİ”
Biz tedariğe devam etmekle yükümlüyüz. İhaleye girdiğimizde ya sektörü bırakacaksınız ya da zararına ürün teslim edeceksiniz ve o ödemeyi ne zaman alacağınızı bilmeyeceksiniz. Ödemelerin 2 yıl kesilerek yapıldığı dönemi tecrübe etti bu sektör. Şu anda da aynı endişe, üzerinde de artan bir kur dalgalanması var. Kur artışını ürüne yansıtmakta zorlanıyoruz. O dönem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ti.
“TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNDEN İNTİHARLARIN YAŞANDIĞI BİR DÖNEMDİ”
O dönemde iflas eden sayısını bilmiyorum ama intiharların da yaşandığı bir dönemdi. Bir yerde vicdani olarak ürün tedariği yapmak zorundasınız çünkü sağlık sisteminin bir parçasısınız. Ama diğer taraftan da finansal olarak ayakta kalmanız lazım. O dönem tıbbi cihaz sektöründen intiharların yaşandığı bir dönemdi ama istatistiği yok.
“BULUNAMAYACAK NOKTAYA GELECEK”
Bizim sektörde yapılanmış STK'lar var. Ajandasında görüşme olduğuna eminim. Bu dönem aynı şeyin olmamasını düşünüyorum. Nitelikli ürüne erişilme riski oldukça büyük, hem kur kaynaklı hem vadelerin uzaması kaynaklı. Süreç böyle devam ederse, kurda 26'dan 30'a kadar farklı dalgalanmalar var. Sistemde hayati ürünlere ihtiyaç duyulduğunda bulunamayacak noktaya gelecek.
“GÜN İÇİNDE BİLE YÜZDE 5-6 ORANINDA KUR RİSKİ ÜRÜNLERİ ETKİLİYOR”
Enflasyondan, asgari ücretin artışına her şeyin lokalde artırdığı maliyetlerin üzerine gelen artı bir etkisi kurun yarattığı sistemde, bir de tıbbi malzeme TL ile satılır. Kur dalgalanmasına endeksli fiyat güncelleme parametresi yok. İhalelerde merkezi bir sistemden tüm hastaneler tarafından görünür, en ucuzunu almaya çalışır. Dünkü sistemdeki fiyat bugün bile gün içinde bile yüzde 5-6 oranında kur riski ürünleri etkiliyor.
“HASTANE BİR KALP HASTASINA STENT UYGULAMASIN MI, BEKLETSİN Mİ?”
Öngörülebilirlik yok. Kurun 30 olacağını bilse her işletme ona göre planlama yapar. Bunun olmadığı bir dönemdeyiz. Bu ötelenebilir bir uygulama da değil. Hastane bir kalp hastasına stent uygulamasın mı, bekletsin mi...
“BATMA RİSKİYLE KİMSE KARŞI KARŞIYA KALMAK İSTEMEZ, ÇÜNKÜ TAM O DÖNEMDEYİZ”
Hastaneler malzeme sıkıntısı yaşamaya başlar. 2017'de dolar kuru 3.54 TL'ydi. Çok geçmiş bir zaman değil. Bugün geldiğimiz yerde de gidişatın net matematiksel olarak adlandıramadığımız bir roketin içinde gibiyiz. Stoğu olan firmalar daha tedbirli stoğunu satacaktır, çünkü yerine koymak bir sorun. Diğer taraftan, tıbbi malzeme ötelenemez, zorunludur. Fiyata yansıtılabilir mi, çok zor. Tüm bu faktörler de ilerleyen aylarda tıbbi malzeme tedariğini ciddi sekteye uğratır. Sağlık sisteminin bir parçası olmakla beraber her firma ciddi bir istihdam sağlıyor ve vergisini gününde ödeyen bir yapıdır tıbbi cihaz sektörü. Ama diğer taraftan da batma riskiyle kimse karşı karşıya kalmak istemez, çünkü tam o dönemdeyiz.
“SAĞLIK BAKANLIĞI SİSTEMDE ANLIK HERKESİN STOĞU GÖRÜLEBİLİR”
Vermiyor değil veremiyor olacağız. Tıbbi cihaz sektörü, ülkedeki en şeffaf sektörlerden biridir. Üretimden ithalat ağına tüm ürün akışı raporlanır. Zaten Sağlık Bakanlığı ile entegre bir sistem içinde tüm tedarikçiler, sistemde anlık herkesin stoğu görülebilir.
“GEREKLİ TEDBİRLER ALINMAZSA YIL SONUNA DOĞRU CİDDİ BİR MALZEME TEDARİK SORUNU YAŞAYABİLİRİZ”
Kurun artış hızı bu şekilde devam eder ise, bizim tarafta bir planlama yapılamaz. Kimse mevcut stoğunu satsa yerine koyup koyamayacağını öngöremez. Yeni, herhangi bir yatırıma girme kısmında da kaygılı olunur. Kısa vadede, bu kadar agresif gitmediğini varsayarsak, gerekli tedbirler alınmazsa yıl sonuna doğru ciddi bir malzeme tedarik sorunu yaşayabiliriz."