İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI MERAL AKŞENER;

“BİZ TEK, SİZ HEPİNİZ!”

Akşener; İYİ Parti’nin İstanbul Arnavutköy İlçe Belediye Başkan Adayı’nıİsmail Yaşar, İstanbul Maltepe İlçe Belediye Başkan Adayı’nıRamazan Uğral, İstanbul Güngören İlçe Belediye Başkan Adayı’nıPelin Sellitepe Turan, Kocaeli Gebze İlçe Belediye Başkan Adayı’nı Sadık Güvenç, Kocaeli Karamürsel İlçe Belediye Başkan Adayı’nı Mehmet Baş, Erzurum Yakutiye İlçe Belediye Başkan Adayı’nı Fatih Güneyin, Isparta Şarkikaraağaç İlçe Belediye Başkan Adayı’nı Cemil Çiçek olarak ilan etti.

 

“KIBRIS’TA TÜRK’ÜN ZAFERİNİ CUMHURİYETLE TAÇLANDIRAN O ŞANLI MÜCADELENİN TÜM NEFERLERİNE SELAM OLSUN!”

Sözlerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40. kuruluş yıl dönümünü kutlayarak başlayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Kıbrıs davamızın millî kahramanlarına; Doktor Fazıl Küçük’e, Hala Sultan’a,  Türk Mukavemet Teşkilatı’na, Şehit İlhanlar’a selam olsun! Kıbrıs’ta bağımsızlık yolunu, egemenlik yolunu, Türklük yolunu inşa edenlere selam olsun! Cumhuriyetine ilk günkü aşkla, şevkle, inançla sahip çıkan  Kıbrıs Türkü kardeşlerime selam olsun!Bozkurt Rauf Denktaş’a selam olsun! Bundan tam 40 yıl önce Kıbrıs’ta Türk’ün iradesini savunan, Türk’ün varlığını koruyan ve Türk’ün zaferini Cumhuriyetle taçlandıran o şanlı mücadelenin tüm neferlerine, şehitlerine, gazilerine selam olsun! Allah her birinden razı olsun. Ruhları şad, mekânları cennet olsun…”ifadeleriyle Kıbrıs kahramanlarını andı.

 

“BUGÜN, TÜRK DÜNYASI OLARAK KUZEY KIBRIS TÜRKLÜĞÜNE SAHİP ÇIKMA VAKTİDİR!”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin stratejik önemini vurgulayan Akşener, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bizim için sadece kardeş ülkemiz değil; aynı zamanda Türk dünyasının güney ucundaki yıldızıdır. Lefkoşa da büyük Türk coğrafyasının güneydeki başkentidir. Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız ve erkin bir devlet olarak yaşaması için en başta Türk dünyasının süreci samimiyetle sahiplenmesi gerekiyor. Bu kapsamda Kuzey Kıbrıs’ın, Türk Devletler Teşkilatına gözlemci üye olmasını elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak son teşkilat zirvesine davet edilemeyişini de dikkatle takip ediyor, sürecin bir an önce tamamlanması bekliyoruz.  Çünkü bugün, Türk dünyası olarak Kuzey Kıbrıs Türklüğüne sahip çıkma vaktidir. Bu birlikteliği dünyaya gösterdiğimiz takdirde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması yolunda, ciddi bir adım atılmış olacaktır.” dedi.

 

“ATAMIZIN VİZYONUNA, CUMHURİYETİMİZİN DEĞERLERİNE DÜŞMANLIKTAN BESLENEN KİRLİ ZİHNİYETLER…”

10 Kasım’da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cuma Hutbesi’nde Atatürk’ü anmamasına tepki gösteren Meral Akşener; “Biz milletçe aynı duygularda buluşurken bu duyguları paylaşmayanlar da vardı.Ayrık otları, istikbal zararlıları, ahlak yoksunları da vardı.Atamızın vizyonuna, Cumhuriyetimizin değerlerine düşmanlıktan beslenen kirli zihniyetler de vardı.Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmaktan gocunanlar, ona bir hayır duayı bile çok gören şuursuzlar da vardı.Diyanet İşleri Başkanlığı, 3 Mart 1924 tarihinde Atatürk’ümüz tarafından kurulmuştur.Ama buna rağmen varlığını ona borçlu bu önemli kurumumuz,10 Kasım’daki Cuma hutbesinde Atamıza bir Fatiha’yı bile çok gördü.Yazıklar olsun!” dedi.

 

“ATATÜRKÜMÜZLE, CUMHURİYETİMİZLE OLAN; DERİN SEVGİ, SAYGI VE VEFA BAĞIMIZA ASLA ZARAR VEREMEYECEKSİNİZ!”

Diyanet İşleri Başkanlığı’na rağmen Cuma Hutbesi’nde Atatürk’ü anan hocaların da olduğunun altını çizen Akşener sözlerine; “Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak ve anlamaktan yoksun olanlara, Cumhuriyetimizin kuruluş ilke ve değerleriyle problemi olanlara, Türk milletinin Atatürk ve Cumhuriyet sevdasından rahatsız olanlara hatırlatmak istediğim bir şey var. Eğer ki bugün memleketimizde ezanlar okunuyorsa, eğer ki bugün gökyüzünde şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa; eğer ki bugün toprağımızın, malımızın, canımızın, namusumuzun, güvenliği varsa bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz! Ve ne yaparsanız yapın, bu borcu unutturamayacaksınız! Atatürkümüzle, Cumhuriyetimizle olan; derin sevgi, saygı ve vefa bağımıza asla zarar veremeyeceksiniz! Ne yaparsanız yapın! Biz her daim kıskançlıktan, düşmanlıktan, vicdansızlıktan beslenenlerle; Cumhuriyet’i reklam arası görenlerle, 100 yıllık bir tarihi “cinayet ve zulüm” diye tarifleyenlerle, Atamıza bir hayır duayı bile çok görenlerle, 10 Kasım’da onu anmak yerine 14 Kasım’da Meclis kürsüsünden Cumhuriyet düşmanlarını ananlarla, Cumhuriyet karşıtlığına yüce dinimizi alet edenlerle, millet düşmanlığına demokrasiyi paravan edenlerle mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz! Bunu da böyle bilesiniz!” ifadeleriyle devam etti.

 

CAN ATALAY DAVASIYLA İLGİLİ HUKUK SKANDALLARI, 8 KASIM İTİBARİYLE ARTIK BİR ANAYASA KRİZİNE, BİR DEVLET KRİZİNE DÖNÜŞTÜ!”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde Gezi Parkı Davası sürecinde parka inşaat yapılmasını reddeden Koruma Kurulu’na karşı sarf ettiği “Reddi reddederiz.” sözlerini, Cumhurbaşkanlığı dönemindeki “Anayasa Mahkemesi’nin karasına uymuyor, saygı da duymuyorum.” ifadelerini hatırlatan Meral Akşener; “Can Atalay davasıyla ilgili hukuk skandalları, 8 Kasım itibariyle artık bir anayasa krizine, bir devlet krizine dönüştü.  Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, tıpkı Sayın Erdoğan gibi “Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum.” dedi. Üstüne de el yükseltip hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.  Hatta o da yetmedi, hızını alamayıp millet iradesinin tecelligâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de sopa gösterdi. Bu hukuksuzluk karşısında iktidar tarafından yapılan ilk yorum ise kararın ‘millîliği’ üzerine oldu…”dedi.

 

“CARL SCHMİTT’E GÖRE;HUKUK ÜSTÜN DEĞİLDİR, FÜHRER ÜSTÜNDÜR. BU TABLO SİZE DE TANIDIK GELDİ Mİ?”

Ak Parti iktidarının hukuka yaklaşımını Alman Anayasa hukukçusu Carl Schmitt’in yaklaşımına benzeten Akşener, “Carl Schmitt’e göre hukuk, fiili durum gerçekleştikten sonra onu yasal hâle getirmek için gerekli olan bir aparattan ibarettir. Nitekim Nazi hukukunun de-facto işleyişinde kendilerince kılıfına uydurdukları her fiil, sonradan yasa aracılığıyla meşru ve dokunulmaz kılınmıştır. Bu anlayışa göre hakimiyet milletin değil, hakimiyet Hitler’indir. Hukuk üstün değildir, Führer üstündür. Yargıç bağımsız olamaz, sadece liderin emirlerinin uygulayıcısı olur. Dolayısıyla yargı, herkes için adaleti tecelli ettiren değil; iktidarın gayri meşru, gayri ahlaki ve illegal eylemlerini yasallaştırma organıdır. Şimdi gelelim günümüze. Bu tablo size de tanıdık geldi mi?” ifadelerini kullandı.

 

SİZ DAHA VAR OLAN ANAYASA’NIN HÜKÜMLERİNİ YOK SAYARKEN NEYİ, NASIL DEĞİŞTİRECEKSİNİZ?”

Meral Akşener eleştirilerine; “Belli ki bazı saray sakinleri, ilhamını Carl Schmitt’ten almış. Nitekim tam da bu yüzden Carl Schmitt’in günümüzdeki öğrencileri, bir anayasal devlet krizine sebep olan hukuk dışı bir fiili duruma çözüm üretmek yerine hemen Anayasa değişikliği arayışına girdiler. Yani fiili durumu yasallaştırmanın peşine düştüler. Böyle bir zihniyetin Türk devletine, devleti yönetenlere yön vermesini kabul edemeyiz. Böyle bir zihniyet, Türk devlet yönetim geleneğine aykırıdır.Değerli dava arkadaşlarım, bu ise düpedüz bir siyasi fırsatçılıktır.  Böylesine vahim bir krizden, siyaset üstü olması gereken bir devlet meselesinden siyasi rant devşirmeye çalışmak en hafif tabiriyle ayıptır. Buradan iktidara seslenmek istiyorum; yahu muhteremler, Anayasa değişikliğini konuşmadan önce mevcut Anayasa’ya uymanız gerekiyor. Siz daha var olan Anayasa’nın hükümlerini yok sayarken neyi, nasıl değiştireceksiniz?” sözleriyle devam etti.

 

“YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ’NİN OLUŞTURDUĞU HUKUK DIŞI FİİLİ DURUM BİR ANAYASAL DEVLET KRİZİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR!”

Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayan ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile ilgili konuşan Akşener, iktidardan gelen yargısal aktivizm yorumlarını şu sözlerle eleştirdi; “Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin oluşturduğu hukuk dışı fiili durum, devlet nizamını aksatmış ve bir anayasal devlet krizine neden olmuştur. Halbuki Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. Herkes uymak zorundadır. Nitekim Anayasa’nın 158’inci maddesinin son fıkrası aynen şöyledir: ‘Diğer mahkemelerle Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.’ Dolayısıyla siz hâlâ neyi tartışıyorsunuz? ‘Yargısal aktivizm’ diyerek neyi meşru kılmaya çalışıyorsunuz?” dedi.

 

“NEREYE HİZMET ETTİĞİ BELLİ OLMAYAN ODAKLARIN MİLLET İRADESİNİ HEDEF ALMASINA DA ASLA İZİN VERMEYİZ!”

Anayasa Mahkemesi üyelerinin hedef alınmasının kabul edilemez olduğunu belirten Akşener,“Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin Anayasaya yönelik saldırısının hemen öncesinde aynı Anayasa Mahkemesi, yine dönemin Almanya’sından esintiler barındıran ‘Dezenformasyonla Mücadele’ yasasıyla gündeme gelen ‘halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçunun ve bu suça hapis öngören düzenlemenin iptalini reddetmişti. Biz de bu kararı eleştirdik. Bu eleştirinin haklı olduğunu da düşünüyoruz. Ama çıkıp da ‘Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır.’ demeyiz. Yargıtay’dan bir dairenin Anayasa Mahkemesi’ni bundan ötürü suçlamasını, aldığı karara uymamasını ve AYM üyelerini hedef göstermesini hiçbir koşulda kabul etmeyiz. Hele ki Gazi Meclisimizin kurumsal yapısının aynı Yargıtay dairesi tarafından hedef alınmasına göz yummayız. Nereye hizmet ettiği belli olmayan odakların millet iradesini hedef almasına da asla izin vermeyiz.”dedi.

“İLK GÜNDEN BERİ BU ANAYASAL DEVLET KRİZİNİN ÇÖZÜLMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ!”

Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 104. maddesinde yer alan görevlerini hatırlattığının altını çizen Meral Akşener;“İYİ Parti olarak ilk günden beri bu anayasal devlet krizinin çözülmesi için çalışıyoruz. Krize sebep olanlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Sayın Erdoğan’a da Cumhurbaşkanlığı unvanının, gerekliliklerini hatırlattık. Kendisine demokratik ve katılımcı bir süreç çerçevesinde hakemlik yapması gerektiğini hatırlattık. ‘Hatırlattık’ diyorum çünkü bu zaten Anayasa’mızda var. Bilmeyenler açıp baksın. Anayasamızın 104’üncü maddesi diyor ki; ‘Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.’ Yani Sayın Erdoğan’a göre Anayasa’nın pek bir kıymeti harbiyesi olmasa da; bizim için Anayasa, temel kılavuz olduğu için yapıcı siyaset anlayışımız doğrultusunda kendisine bu krizi bertaraf edecek gerekli adımları atması çağrısında bulunduk. Bunu yaparken de vatandaşlarımızın hukuka ve anayasal düzene dair zaten iyice zayıflamış olan inancının büsbütün ortadan kalkmasının önüne geçmek istedik.Peki bizi dinledi mi? Tartışmaların en başından bu yana baktığımızda maalesef pek de dinlemiş gibi görünmüyor.”sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

 

“TÜM YOLLAR KESİLSE BİLE TÜRK MİLLETİ’NİN SİNESİNE GİDEN BİR YOL HER ZAMAN VARDIR!”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, hukuk devletini ayakta tutmanın gerekliliğini savunduklarını vurgulayarak;“Sened-i İttifak’tan Kanun-ı Esasi’ye, 23 Nisan’dan 29 Ekim’e kadar her konuda çelik gibi duran Türk milletinin iradesi bu gidişatı hak etmiyor! Biz bu ülkeye, bu aziz millete ve onun temel değeri olan Anayasamıza her koşulda sonuna kadar sahip çıkacağız.  Hukuku, bir hesaplaşma aygıtına dönüştürmeye çalışanlarageçit vermeyeceğiz. Sarayda gezen Carl Schmitt hayaletlerinin karşısında her daim dimdik duracağız! Ürettikleri ne idüğü belirsiz propaganda kavramları üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı bir kutuplaştırma aracına indirgemeye çalışanların, adaleti saraya kapıkulu yapmasına asla izin vermeyeceğiz! Şunu da herkes çok iyi bilsin ki; Anayasa Mahkemesi üyelerimiz sahipsiz değildir. Her ne olursa olsun, Türk Milleti’nin vicdanı; hakkın ve hukukun yanındadır. Tüm yollar kesilse bile Türk Milleti’nin sinesine giden bir yol her zaman vardır!”şeklinde konuştu.

 

“ADALETİN, HUKUKUN, ÖZGÜRLÜKLERİN AYAKLAR ALTINA ALINDIĞI BİR ORTAMDA KİM, NASIL YATIRIM YAPSIN?”

Ülkedeki ekonomik gidişatın düzelmediğini ve bunda Ak Parti iktidarının her mensubunun sorumluluğu olduğunu vurgulayan Akşener, “Sorumlu çok ama sorumluluk alan yok!” diyerek şu şekilde konuştu;

 “Ekonomi politikalarındaki, sözüm ona normalleşmeye rağmen; ülkemize hâlâ, anlamlı bir para girişi olmadı. Peki neden olmadı biliyor musunuz? Çünkü Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına kimse güvenmiyor. Bu kadar açık ve net. Allah aşkına, söyler misiniz? Daha anayasayı tanımayan bir Cumhurbaşkanına kim, nasıl güvensin? Adaletin, hukukun, özgürlüklerin ayaklar altına alındığı bir ortamda kim, nasıl yatırım yapsın? Memleketi her gün krizden krize koşturan bir yönetime kim, neden parasını versin? İşte bu basiretsizliğin, beceriksizliğin ve ciddiyetsizliğin sonucunda olan yine milletimize oluyor…”

 

“81 İLDE MİLLETİMİZE; LİYAKATLİ ADAYLARIMIZ, KADROLARIMIZ VE ÇÖZÜMLERİMİZLE BİRLİKTE İYİ BELEDİYECİLİK VİZYONUMUZU DA SUNUYORUZ!”

Konuşmasını“Milletimiz son 21 yılda sözde gönül, özde ihanet belediyeciliğine dayanan Ak Parti’nin yerel yönetimler anlayışından çok çekti.” diyerek sürdüren Akşener,“Can güvenliğinden, hizmetten ve kaliteden önce; nüfus ticaretine, ranta ve paraya odaklı; milletten kopuk bir belediyecilik anlayışı inşa ettiler. Yönetimde yerel sorunlara ilgi azaldı. Siyasal temsildeki adaletsizlik giderek büyüdü. Bankamatik memurları çoğalırken milletimiz karar alma ve uygulama süreçlerinden daha çok dışlandı. Ve tabii ki yerel demokrasi de giderek zayıfladı. İşte bu tablo karşısında biz İYİ Parti olarak;Türk demokrasisinin tıkanan tüm yollarını açmaya ve Türkiye’de önce yerelde, sonra da merkezi yönetimde gerçek bir sıçramayı başlatmaya geliyoruz. 2024 yerel seçimlerine girerken 81 ilde milletimize; liyakatli adaylarımız, kadrolarımız ve çözümlerimizle birlikte İYİ Belediyecilik vizyonumuzu da sunuyoruz.”ifadelerini kullandı.

İYİ BELEDİYECİLİK 10 HEDEF

İYİ Parti’nin “İYİ Belediyecilik” vizyonuna dair 10 hedef açıklayan Meral Akşener, hedeflerini “demokrasi ve yönetişim kentleri inşa etmek”, “güçlü ekonomi kentleri inşa etmek”, “yerel kimlik odaklı kentler inşa etmek”, “depreme ve afetlere karşı dirençli kentler inşa etmek”, “insan ve çevre odaklı, yaşanabilir şehirler inşa etmek”, “ sosyal adalet ve eşitlik kentleri inşa etmek”, “sürdürülebilir ulaşım kentleri inşa etmek”, “kültür ve sanat kentleri inşa etmek”, “canlı dostu kentler inşa etmek” ve “öğrenen kentler inşa etmek” olarak sıraladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bu hedefler dâhilinde; mahalle ölçeğinde semt meclisleri oluşturacaklarını, belediye meclislerinde, kadın meclis üyelerinin temsilini arttıracaklarını; turizm ekonomisini güçlendireceklerini, tarım kent modelini devreye alacaklarını; sığınmacı istilasına karşı etkin mücadele etmek üzere “Yabancı Göçle Kentsel Mücadele” projesini başlatacaklarını, “Yabancı Göç Masaları” kuracaklarını; “Yürüyen Kentler” projesiyle yaya yollarının genişleteceklerini ve işgal edilmesine izin vermeyeceklerini; müşterisi belli olan, rantsal dönüşüm uygulamalarına son vereceklerini, sanayi tesisleri ve organize sanayi bölgelerini afet riski düşük olan bölgelere taşıyacaklarını;barınma kriziyle karşı karşıya kalan öğrencilere erişilebilir, güvenli ve sağlıklı yurt imkânı sunacaklarını; hayvan barınaklarını, hayvan konuk evlerine dönüştürerek hizmet kalitesini modernize edip sayılarını da artıracaklarını; şehirlerin ulaşım sistemlerini yeniden tasarlayacaklarını, “Öğrenen Kent” anlayışıyla kurulacak Kent Akademilerinde eğitim programları sunacaklarını açıkladı.

 

“LİNÇLE, MOBBİNGLE, NAMERTLİKLE BİZİ YOLUMUZDAN DÖNDÜRMEK İSTEYENLERE GEÇİT VERMEYECEĞİMİZİ DE ÇOK İYİ BİLİYORUM!”

Meral Akşener, konuşmasına; “Biliyorum ki çizdiğimiz rotadan rahatsız olmayan yok. Ama tüm bunların cesurlar hareketinin hiçbir ferdine engel olamayacağını da çok iyi biliyorum!Partimizin üzerinde tasarlanan tüm oyunları birer birer bozacağımızı da çok iyi biliyorum!Emeğimize halel getirme gayretinde olanların tüm planlarını suya düşüreceğimizi de çok iyi biliyorum! İYİ Parti’ye istikamet çizmeye kalkanlara; linçle, mobbingle, namertlikle bizi yolumuzdan döndürmek isteyenlere geçit vermeyeceğimizi de çok iyi biliyorum! Ve nihayetinde Allah’ın izni, aziz milletimizin de teveccühüyle İYİ Parti’mizin Türkiye’de yepyeni bir siyaseti mümkün kılacağına yürekten inanıyorum!” sözleriyle devam etti.

 

“+1’E SIKIŞTIRILIP BİRİLERİNE KAZANDIRMAK YERİNE HÜR VE DİK DURACAK SADECE MİLLETİMİZE KAZANDIRACAĞIZ!”

Partililere seslenen Akşener, konuşmasını;“İYİ Parti olarak siyaset düzenindeki çürümeye ve yozlaşmaya karşı yalnızca bir seçim süreci, bir ittifak tercihinde değil; biz, aynı zamanda bir düzen tercihinde de bulunduk. Ve bu düzeni de iki yumruğun birinden yana değil, hür ve müstakil durarak; güdümlü medya aparatlarının tarifleriyle değil öz kimliğimizle, öz kişiliğimizle, öz ilkelerimizle yürüyerek; onun bunun ittirmesiyle değil, öz varlığımızla kantara çıkarak; cesaretle, azimle, kararlılıkla özü başımıza kuracağız! +1’e sıkıştırılıp birilerine kazandırmak yerine hür ve dik duracak sadece milletimize kazandıracağız!”şeklinde sürdürdü.

 

“BİZ TEK, SİZ HEPİNİZ!”

Devletle milleti yeniden buluşturmak istediklerini vurgulayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener;“Siyasetimizi de yankı odalarından çıkamayanlarla değil, millete tepeden bakanlarla değil, bizimsırtımızdan meşruiyet devşirmeye kalkanlarla değil, milletimizle omuz omuza yürüyen; hakkı, hakikati dava bilen vatan sevdalılarıyla yapıyoruz! İşte o vatan sevdalıları burada! İlkesiz siyasete karşı dik duran serdengeçtiler burada! Her türlü dayatmaya kafa tutan koca yürekler burada! Engellere, iftiralara, yalanlara göğüs geren cesur insanlar burada! Buradan tüm siyaset simsarlarına sesleniyorum. Biz tek, siz hepiniz! Haydi bakalım, halep oradaysa arşın da burada!” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.