Hem Akademi Ödülü hem de Primetime Emmy kazanan ilk proje olan bu belgesel, tarihin en uzun Oscar ödüllü filmi olma unvanını da taşıyor. 467 dakikayla, 1967 yapımı klasik Sovyetler Birliği destanı Savaş ve Barış'ın rekorunu geride bıraktı. Ancak, ESPN'in 30 for 30 belgesel dizisinin bir parçası olarak üretilen ve doğrusal yayında beş ayrı bölüm olarak yayınlanan bir projeydi. Bu durum, OJ: Made in America'nın kalitesi konusunda hiçbir muhalefet yaratmasa da, hangi mecra olarak nitelendirildiği konusunda tartışmalara yol açtı.
Amerika'nın Bölünmüşlüğünü Anlatan Bir Hikaye
OJ: Made in America, ırk, sınıf, ünlü olma ve adalet söz konusu olduğunda Amerika'nın ne kadar bölünmüş olduğunu gösteren bir olayı inceliyor. Tarihi biyografilere bakarken hiçbir kurgusal anlatı gerçek görüntüleri izlemek kadar doğruluğa ulaşamaz. Bu belgesel, Amerikan medya tarihinin en tanınmış figürlerinden birine sürükleyici ve ilgi çekici bir bakış açısı sunmak için konuşan kafalar, arşiv görüntüleri ve tarihi haber görüntülerinin yaratıcı bir karışımını kullanıyor.
OJ Simpson'ın Hayatı ve Kariyeri
OJ Simpson, bir atlet olmasının yanı sıra aynı zamanda bir film yıldızı, sözcü, ünlü, seks sembolü ve ırk ilişkileri elçisiydi. OJ: Made in America, geniş kesimlerin düşüncelerini tatmin etmek için bir kişiye ne kadar baskı yapılabileceğini ve bu kahramanın yaratılan efsaneye uymayı başaramadığında bunun ne kadar trajik olabileceğini inceliyor. Belgesel, Simpson'ın hayatının farklı bölümlerinden geçerken tematik bir yaklaşım benimsemeyi seçiyor.
Sporun Etkisi ve Kültürel Yansımalar
Anlaşılabilir bir şekilde, ESPN tarafından hazırlanan bir belgesel, klasik televizyon görüntülerinden çarpıcı miktarda kullanılarak hayata geçirilen hatırı sayılır miktarda spor görüntüsü içerir. OJ: Made in America, Simpson'ın atletik kariyerinin zirvesindeyken kültürel etkisinin ne kadar büyük olduğunu keşfetmede harika bir iş çıkarıyor. Kaliforniya Üniversitesi onu, diğer okullar üzerindeki hakimiyetlerini kanıtlamalarına yardımcı olan bir kahraman olarak görüyordu, ancak Simpson'ın rakiplerinin ona karşı bir saygı seviyesi vardı. Atletik yetenekleri insanüstü görünüyorlardı.
Davanın Arkasındaki Faktörler ve Önyargılar
OJ: Made in America, Simpson'ın suçluluğunu gösteren dağlar kadar kanıt olmasına rağmen, birçok izleyicinin LAPD'nin komplocu olduğu fikrine bağlı kaldığı bir davayı inceliyor. Los Angeles Polis Departmanı'nın sistematik yolsuzluğunu ve ırk isyanlarının halkın kolluk kuvvetleriyle ilişkisinin daha da parçalanmasına nasıl yol açtığını göstermek için çok fazla zaman harcanmıştır. Bu durum, Simpson'ın suçlarının tamamen izole olmadığını, daha geniş sosyal ve politik bağlamların bir sonucu olduğunu ima eder.
Amerika'daki Irk İlişkileri Üzerine Derin Bir İnceleme
OJ: Made in America, beyaz ve siyah izleyiciler arasındaki farklı tepkileri inceleyerek, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ırk ilişkileri hakkında daha geniş konuşmaların habercisi gibi görünüyor. Belgesel, aile içi şiddetin bir suç eylemi olarak görülmesi gerektiğini ve diğer medyada tasvir edildiği gibi özel bir konu olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor. Nicole Brown Simpson'ın kendi sonunu önceden tahmin ettiği arşiv görüntüleri, belgeselin en rahatsız edici anları arasında yer alıyor.
OJ: Made in America'nın Etkileri ve Sonuçları
OJ: Made in America, izleyicilerin bariz sıkıntı belirtilerinin neden görmezden gelindiğini ve Simpson gibi tehlikeli birinin bu kadar uzun yıllar nasıl tolere edildiğini merak etmeye zorlar. Belgesel, 2017 Akademi Ödülleri töreninde yarışmaya uygun görüldü ve kazandığı ödüllerle Oscar'ları çok bölümlü veya sınırlı etkinlik programlarının en iyi ödüller için resmi olarak yarışmasını yasaklayan yeni bir politika benimsemeye zorladı. Ancak, OJ: Made in America o kadar kesin bir başyapıt ki aldığı her türlü takdiri hak ediyor.