Ayrıntıya girip hiç kimseyi mahcup etmek niyetinde değilim. İçinde yetiştiğim camiayı üzmek, kırmak istemem. Ancak sabrın da bir sınırı var. Sözlerimin muhatapları maziyi paylaştığım insanlar değil, eline dava arkadaşlarının kanı bulaşmış alçaklardır. Hayatım boyunca bölücü, Liberal, Marksist ve Fetöcü diye hiç anılmadım. Bütün ömrümce anıldığım ve gurur duyduğum tek bir sıfat var. Onu da öyle bir ayağa düşürdünüz ki, sizin yüzünüzden ve utancımdan kullanamıyorum.” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "küfe" çıkışına da tepki gösteren Dervişoğlu, "Yumurta küfesi iktidarın sırtındaysa, iktidar da vatandaşın sırtında! İnin beyler vatandaşın sırtından! Bu millet sizin köleniz değil, marabanız değil, uşağınız değil!” ifadesini kullandı.

Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu.

101. yıl dönümü olan Lozan Antlaşması için "Saray amiri ve avenesinin en büyük karın ağrısıdır" yorumunda bulunan Dervişoğlu, “Çok bilmiş kadrolu meczuplarıyla birlikte, Lozan üzerinden İsmet Paşa ile, İsmet Paşa üzerinden ise asıl hedefleri olan Atatürk ve Cumhuriyet’le kendi fukara akıllarınca bitmeyen bir nefretle savaşlarını icra etmektedirler.” dedi.

“Yüzyıl önce bize istiklali çok görenler, bugün de çok görüyorlar. Yüzyıl önce Cumhuriyeti çok görenler bugün de şüphesiz aynılar.” diyen Dervişoğlu, “İşte bu yüzden de; Türk milletinin istiklal ve Cumhuriyet ülküsü var oldukça, ateşle imtihanı asla bitmemiştir ve bitmeyecektir.
Unutulmasın ki, Lozan’a düşman olanlar Sevr’in alkışlayıcıları, Sevr’i imzalayanlarının hayranlarıdır; Büyük Ortadoğu Projesi havucunun peşinde koşup memleketi sığınmacı hendeğine çevirenlerdir. Bırakın Lozan’a laf etmeyi; Lozan’ı da, İsmet Paşa’yı da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini de ağızlarına alamazlar. Bu tarihe böyle yazılacak. Mustafa Kemal’in ismi ancak temiz ağızlarda anılacaktır.” şeklinde konuştu.

“Vergimatik Mehmet arkadaşımıza bir alkış (!)”

Kredi değerlendirme kuruluşu Moody’s’in, Türkiye’nin kredi notunu arttırması üzerinden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e yüklenen Dervişoğlu, “Peki bu iki puanlık kredi notu artışıyla Türkiye hangi ülkelerle aynı seviyeye gelmiş? Bahamalar, Bangladeş, Benin, Fiji, Honduras, Karadağ ve Ürdün. Peki bu Duyun-u Umumiye memuru arkadaşın bizi gelecek aylarda taşımayı vaad ettiği yerde hangi ülkeler varmış? Ermenistan, Özbekistan ve Senegal. Buradan Vergimatik Mehmet arkadaşımıza bir alkış tutalım! Ve elbette saraydaki amiri dünya liderine de bir alkış. Çünkü bu büyük eserin asıl sahibi o.” ifadesini kullandı.

“Yarı batmakta olan ülke mi oluyoruz?”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kredi derecelendirme kuruluşlarına yönelik "Bırakın o sahtekarları. Onlar bizim hakkımızda çok şey söylediler. Bu dünyada batan ülkelere bir anda 4 derece artırmak suretiyle not veren bu teşkilatlardır. Bunlar böyle teşkilat. Biz işimize bakalım” dediğini hatırlatan Dervişoğlu, “Peki, bir anda iki derece arttırmak suretiyle not verenler kim oluyor? Bu hangi tür ülkeye giriyor sayın Erdoğan? Batmakta olan mı? Yoksa siz rakamları pek seversiniz, yarı batmakta olan ülke mi oluyoruz? Bildiğiniz üzere, Erdoğan, büyük müjdeleri bizzat kendisi verir. Bir müjdeyi bir bakanına verdiriyorsa, bilin ki o müjdeyi kendisi bile beğenmemiştir.” şeklinde konuştu.

!”

Tasarruf paketi ve ‘vergide adalet’ mesajı üzerinden Bakan Şimşek’e yüklenen Dervişoğlu, “Tasarruf paketi diye memurun servisini kaldırdılar. Ama kendileri Amerika’ya 5 uçakla,
Hollanda’ya maç izlemeye 3 uçakla gittiler. Sayın Bakan göstermelik dahi olsa kendi makam aracından bile vazgeçemedi. Tasarruf paketi Meclis’e gelemeden kuşa çevrildi. Vergimatik Mehmet sarayın harcamalarını ve yandaşlara yapılan ödemeleri kısamayınca, ‘Az biraz zenginden almasak mı?’ diye gelir vergilerine yöneldi. Ama nafile, patron müsaade etmedi.
Geçen hafta, ‘Dikkat et, bakıp da görmeyen bakan başına iş çıkmasın’ demiştik. Anlaşılan para bulayım derken paparayı yedi Vergimatik Mehmet! Şimdi de ‘Vergide adaleti sağlayacağız, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alacağız’ diyorlar. Meclise getirdikleri teklife bakıyorsunuz; imar rantlarının vergilendirilmesi yok. Rantçılığa tam gaz! Paradan para kazanana vergi yok! Tefeciliğe devam! Borsa kazançları, kripto varlıkların vergilendirilmesi yok!
Para aklamaya devam!” diye ekledi.

“Yumurta küfesi iktidarın sırtındaysa, iktidar da vatandaşın sırtında!”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “küfe” çıkışına tepki gösteren Dervişoğlu, “Halen hiç utanmadan emeklinin zaten açlık ve yoksulluk sınırının altındaki maaşına yapılan 2 bin 500 liralık bir zammın mali disipline zarar vereceğini söylüyorlar! En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olsun diyen bizlere ise, “muhalefetin sırtında maalesef küfe yok, biz ölçüyoruz, biçiyoruz” diyen bunlar, aklını ve vicdanını 1000 odalı sarayın bilinmez köşelerinde unutmuşlar! Emekliye verilen zammın yıllık maliyeti 66 milyar TL. Kur korumalı mevduat garabetinin ülkemize maliyeti ise 2,7 trilyon lira. Yani tam 41 katı! Bir kuruş harcanmayacak denilen yol, köprü, inşaat ihalelerine ödenen para tam 600 milyar lira. Neredeyse 10 katı! Vatandaşa, çiftçiye, küçük ve orta üreticiye ihtiyaçları için destek olmak üzere kurulmuş ancak yandaşlarını besleme fonuna dönüşmüş kamu bankalarına, son 4 yılda hazineden aktarılan para tam 1 trilyon lira! Ve bu para vatandaşın, çiftçinin, küçük üreticinin cebinde değil! Emekliye verilen zammın tam 15 katı! 2018’de 74 milyar lira olan faiz giderleri, 2023 yılında tam 1,3 trilyon lira. Emekliye verilen zammın tam 20 katı! Ölçüp biçtikleri bu işte. Yumurta küfesi iktidarın sırtındaysa, iktidar da vatandaşın sırtında! İnin beyler vatandaşın sırtından! Bu millet sizin köleniz değil, marabanız değil, uşağınız değil!” ifadesini kullandı.

“617 futbol sahası büyüklüğünde yer talana açıldı”

28 Haziran ve 17 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararları ile
Artvin, Bitlis, İstanbul, İzmir, Amasya, Balıkesir, Kastamonu, Manisa, Muğla, Samsun, Sinop ve Sivas’ta bazı alanların orman sınırları dışına çıkartıldığını, sadece bu iki kararla yaklaşık 2.5 milyon metrekare alanın imara açıldığını kaydeden Dervişoğlu, “Yani en az 617 futbol sahası büyüklüğünde yer talana açılmıştır. Bakınız, her ilimizde sıcak hava dalgalarından şikayet ediyoruz. Şehirlerimizde altına sığınacak bir tane ağaç kalmamış durumdadır. Kuraklık artık her yıl yaz ayında kapımızı çalmaya başlamış ciddi bir tehdittir. Tarımsal üretimimizin durumu malumdur ve geleceği düşündürücüdür. Günümüzde aklı başında bütün ülkeler orman ve sulak alanlarını korumaya çalışırken, saray rejimi var olanı yok etmek derdindedir.

Peki ne için?


Kendilerinin de aktif olarak dahil olduğu yağma düzeni ve bir türlü doymak bilmeyen rant çeteleri için. Vatan toprağının her bir karışını kupon arazi ve imar rantı olarak gördükleri için!” dedi.

“Ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez”

Sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifine değinen Dervişoğlu, “Saray iktidarı bir vicdan bombası attı önümüze. Ve bize dedi ki; çocuklar mı ölsün, köpekler mi? Çünkü biri ölmeli. Çünkü yaşamak ve yaşatmak lügatlerinde yok. Çünkü saklayıp örtmek zorunda oldukları o kadar büyük ihanetler vardı ki, yeni bir tuzak kurmaları gerekiyordu. Bu attıkları vicdan bombasıyla da günlerdir uğraşıp duruyoruz. İşte bu yüzden, ben buradan, bu kürsüden, vakti zamanında Türkiye’nin çok kötü zamanlarını yaşamış, o zamanlarda da çok kan ve şiddet görmüş biri olarak, yani bir parti genel başkanı olarak değil, sade vatandaş Müsavat Dervişoğlu sıfatımla sesleniyorum: Ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez. Bunu fazlasıyla yaşamış ve tecrübeyle sabit bilen, kiminize göre abiniz, kimine kardeşiniz, kiminize göre ise evladınız olarak söylüyorum: Sokak hayvanları meselesini ortak akıl ve en önemlisi ortak emek ve çabayla çözmek, hepimiz için çok önemli bir imtihandır. Saray iktidarı sonrası için de, birlikte ayağa kaldıracağımız, yeni baştan hep birlikte inşa edeceğimiz o güzel Türkiye’miz için bir ön sınavdır.” değerlendirmesini yaptı.

“Vicdanı akılla, aklı da vicdanla dengeleyeceğiz”

“Ne imhacı ne de redci bir kolaycılığa düşmeyeceğiz” diyen Dervişoğlu, “Vicdanı akılla, aklı da vicdanla dengeleyeceğiz. Biz İYİ Parti olarak, bu imtihanı önemsiyoruz. Bu sebeple de en başta sivil toplumun, gönüllülerin ve yerel yönetimlerin sorumluluk aldığı, kimsenin kimseye bahane uydurmadığı bir toplum seferberliği arzuluyoruz. Bunun için de ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.


İktidardakilerden tek beklenti, gölge etmemeleridir Başka ihsan istemiyoruz! Biz bu seferberliğin, Türkiye’de bozulan birlik ve beraberlik iklimini, insanların birbirine karşı yitirdikleri güven duygusunu yeniden temin edebileceğine inanıyoruz. Emin olun başaracağız!” şeklinde konuştu.

“Sözlerimin muhatapları eline dava arkadaşlarının kanı bulaşmış alçaklardır”

Kendi isminin de yer aldığı 154’ler tartışmasının gündemde olduğuna işaret eden Dervişoğlu, “Aslına bakarsanız bu tartışmaya hiç girmek istemiyorum ama tamamen sessiz kalmayı da uygun görmüyorum. İki cihanda yan yana gelemeyecek bazı insanları, aynı torbaya doldurarak adeta eşitlemiş, “Bölücü, Liberal, Marksist, Fetöcü” yapıların elemanı diye yaftalamışlar. Bunu yapanlara sesleniyorum; Bu insafsızlıktır, bu izansızlıktır, bu bize saygısızlıktır ve ahde vefasızlıktır. Çok bir şey söylemek istemiyorum. Ayrıntıya girip hiç kimseyi mahcup etmek niyetinde de değilim. İçinde yetiştiğim camiayı üzmek, kırmak istemem. Ancak sabrın da bir sınırı var. Sözlerimin muhatapları maziyi paylaştığım insanlar değil, eline dava arkadaşlarının kanı bulaşmış alçaklardır. Hayatım boyunca bölücü, Liberal, Marksist ve Fetöcü diye hiç anılmadım. Bütün ömrümce anıldığım ve gurur duyduğum tek bir sıfat var. Onu da öyle bir ayağa düşürdünüz ki, sizin yüzünüzden ve utancımdan kullanamıyorum. Beni sakın ha sakın ve hangi sebeple olursa olsun, başkalarının havuzuna bir daha dahil etmeyin. Hatıralarıma saygısızlık yaptırmayın. Ayrıca kimseyle de karıştırmayın. Tahmin edemeyeceğiniz kadar ağır konuşurum! İsteyen kendine yeni yön çizebilir. Hatta; ikbal, istikbal ve iktidar için kendisini satabilir de. Ben varlığını Türk varlığına adamış bir memleket evladıyım. Doğduğum gibi öleceğim ve bununla da övüneceğim. Hayatımın sonuna kadar da, “Tek bayrak değil, Türk bayrağı. Tek devlet değil, Türk devleti. Tek millet değil, Türk milleti. Tek vatan değil, Türk vatanı.” diye haykırmaya devam edeceğim.” diye ekledi.