Passengers'ın Konusu ve Hikaye Yapısı
Passengers, gelecekte, Dünya'daki kötüleşen koşulların insanlığı yeni bir yuva aramaya zorladığı bir dönemde geçiyor. İnsanlar, devasa yıldız gemileriyle başka bir gezegene doğru uzun bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk onlarca yıl sürecek, bu nedenle gemideki yolcular kış uykusuna yatırılıyor. Ancak bir arıza sonucu, mühendis Jim Preston (Chris Pratt), planlanandan 90 yıl önce uyanıyor. Jim, yalnızlık ve izolasyon nedeniyle neredeyse delirmenin eşiğine gelirken, gazeteci Aurora Lane'in (Jennifer Lawrence) bulunduğu bir uyku kapsülüne rastlıyor. Jim, Aurora'yı uyandırır ve kapsülünün arızalandığını söyler. İkili, zamanla birbirlerine aşık olmaya başlar. Ancak Aurora, gerçeği bir yıl sonra öğrenir ve bu durum onu derinden sarsar.
Passengers'ın Olay Örgüsü ve Eleştiriler
Jim ve Aurora'nın hikayesi burada sona ermez. Başka bir yolcu, güverte şefi Gus Mancuso (Laurence Fishburne) da uyanır. Gus, Jim ve Aurora'ya geminin asteroitlerle çarpıştığını ve bu çarpışmaların gemiye ciddi hasar verdiğini söyler. Gus, gemiyi kurtarmak için harekete geçer ancak hastalanır ve kısa süre sonra hayatını kaybeder. Ölmeden önce, gemiyi tamir etmek için gerekli araçları ve köprüye ait kodları Jim ve Aurora'ya bırakır. İkili, gemiyi kurtarmak için ellerinden geleni yapar, ancak işler planlandığı gibi gitmez ve Jim, geminin füzyon reaktörünü manuel olarak havalandırmak zorunda kalır. Bu girişim, Jim'in hayatını tehlikeye atar, ancak Aurora onu kurtarmayı başarır. Geminin reaktörü onarıldıktan sonra, Jim, kapsülünün acil durum uyku ünitesi olarak işlev görebileceğini keşfeder. Aurora'yı, mürettebatın geri kalanıyla birlikte uyanabilmesi için bu kapsüle girmeye ikna etmeye çalışır. Ancak Aurora, hayatının geri kalanını Jim ile birlikte geçirmeyi seçer. Film, geminin geri kalan yolcularının Jim ve Aurora'nın yaşadığı hayatı keşfetmesiyle sona erer.
Passengers Filminin Sorunları ve Değerlendirme
Passengers, bir bilimkurgu filmi olarak birçok açıdan potansiyel vaat ediyor olsa da, hikayenin bazı unsurları izleyiciler tarafından eleştirildi. Özellikle filmin pazarlamasında gizlenen olay örgüsündeki büyük değişiklik ve bu değişikliğin filmin tonu üzerindeki etkisi, birçok eleştiriye neden oldu. Film, bir yandan bilimkurgu unsurları taşırken, diğer yandan romantik bir hikaye sunmaya çalışıyor. Ancak bu iki tür arasında kararsız kalması, filmin genel yapısını zayıflatıyor. Benzer temalara sahip olan The Fountain ve Matrix üçlemesi gibi filmler, bu uyumu daha başarılı bir şekilde sağlayabiliyor. Jim'in, Aurora'yı uyandırma kararı, ahlaki açıdan sorgulanabilir bir durum yaratıyor. İlk başta, bu durum filmde iyi bir şekilde işleniyor; Aurora, Jim'e mesafeli davranırken, Jim de onunla bir bağ kurmaya çalışıyor. Ancak hikaye ilerledikçe Aurora, Jim'i affetmeye karar veriyor ve bu durum, filmin bazı izleyicileri için tatmin edici olmuyor. Filmin eleştirmenler tarafından üç film bir arada olarak nitelendirilmesi de bu kararsızlığın bir yansıması olarak görülebilir. Time ve Rolling Stone gibi saygın yayınlar, filmin Jim'in sırrı ortaya çıktıktan sonra daha karanlık bir tonla devam etmesi halinde daha ilginç olabileceğini belirtiyorlar.
Passengers Filminin Başarısı ve Genel Değerlendirme
Passengers, büyük beklentilerle yola çıkan, ancak bu beklentilerin bir kısmını karşılayamayan bir film olarak sinema tarihindeki yerini alıyor. Filmin oyuncu kadrosu ve teknik ekibi göz önüne alındığında, daha başarılı bir sonuç elde edilmesi beklenirdi. Ancak filmin pazarlama stratejisi ve hikaye yapısı, bu beklentileri tam anlamıyla karşılayamadı. Yine de Passengers, izlenmeye değer bir bilimkurgu filmi olarak değerlendirilebilir. Özellikle Chris Pratt ve Jennifer Lawrence'ın performansları, filmi izlenir kılan unsurlar arasında yer alıyor.