Korkunun Psikolojik Yönüyle Saf Dehşet
As Above, So Below, Neil Marshall’ın The Descent filmiyle sık sık karşılaştırılır, çünkü her iki film de dar ve karanlık alanlar üzerinden gerilimi zirveye taşıyor. Filmin kapalı alanlarla oynama becerisi, korkuyu sadece fiziksel boyutta değil, psikolojik olarak da hissedilir kılıyor. Kapalı alanlar, izleyici üzerinde korkunun en saf halini yaratıyor. Filmde kan ve vahşet sahneleri görece az olsa da, ani korku efektleri ve yükselen gerilim, filmi izleyicinin hafızasında kalıcı bir iz bırakacak hale getiriyor. Geleneksel korku unsurlarına sıklıkla başvurmasına rağmen, film gerilim atmosferini oluşturma ve bunu izleyiciye yansıtma konusunda da ustalık sergiliyor. As Above, So Below, korku filmlerinde nadiren gördüğümüz ton oluşturma becerisiyle dikkat çekiyor.

Gotik Atmosfer ve Yükselen Gerilim
Filmde izleyiciyi en çok etkileyen sahnelerden biri, ekibin Paris katakomplarındaki gevşek kemiklerin arasından tırmandığı andır. Bu sırada yükselen gotik kilise müziği ve kamera açısının ilginç kullanımı, gerilim atmosferini doruk noktasına taşır. Ekip Cehenneme doğru indikçe, tünellerde ilerlerken gerilim daha da artar ve izleyici kaçınılmaz felaketin yaklaştığını hisseder. Bu sahnelerde, izleyiciye büyük bir olay örgüsünden çok yaklaşan korkunun yoğunluğu sunuluyor. Gerçekten de film, aksiyondan ziyade gerilimle ilerler ve bu gerilim, filmin en güçlü olduğu anlarda karşımıza çıkar.

Buluntu Görüntü Tekniği ve Korkunun Artan Baskısı
As Above, So Below, buluntu görüntü tekniğini kullanarak izleyicinin tedirginlik seviyesini sürekli olarak yüksek tutar. Ekip, dar tünellerde ilerlerken kameranın sallanışı, izleyiciyi sahnenin içine çeker ve gerilim yaratır. Her an bir şey olacakmış hissi, izleyiciyi sürekli tetikte tutar. Özellikle, tünellerdeki kült şarkıcıların bulunduğu sahnelerde, müzik ve görsel atmosferin birleşimi izleyiciyi adeta diken üstünde tutar. Scarlett ve ekibi ilerledikçe gerilim de giderek tırmanır ve sonunda Cehennemin dehşetine adım atılır. Filmdeki bu yavaş ve etkili gerilim yükselişi, izleyicinin soluksuz bir deneyim yaşamasına neden olur.

Cehennemin Kapılarına Yolculuk
Filmin ana temasını oluşturan felsefe taşı, Nicolas Flamel’in efsanevi simyasal objesidir. Temel metalleri altına dönüştürme ve sonsuz yaşam sağlama gücüne sahip olduğu düşünülen bu taş, filmin fantastik yönünü oluşturur. As Above, So Below, İncil mitolojisini kullanarak korku unsurlarını daha da derinleştirir. Özellikle, Dante’nin İlahi Komedya’sından esinlenilen filmde, Cehennemin farklı katmanlarına inen karakterler, Dante ve Virgil'in yürüdüğü yoldan geçer. Scarlett’in konuyla ilgili bilgisi, izleyiciye bazı mitolojik göndermeler sunarken, özellikle Dante’nin Inferno’sunu okuyanlar için birkaç ipucu da gizlenmiştir.

İncil Mitolojisi ile Korku Arasında
Korku filmleri genellikle dini temalara pek yer vermese de, As Above, So Below bu konuda bir istisna yaratıyor. İncil mitolojisiyle modern korku unsurlarını bir araya getiren film, izleyiciye farklı bir deneyim sunuyor. Film, Hristiyanlık metinlerinden esinlenerek derin bir korku atmosferi oluştururken, Scarlett’in bilgi dolu açıklamaları da filme zenginlik katıyor. Cehennemin derinliklerine inen grup, izleyiciyi de bu dehşet dolu yolculuğa ortak ediyor. Scarlett'in anında Latince çeviriler yaparken verdiği bilgiler ve kamera açısının kullanımı, filmi sadece korkutucu değil, aynı zamanda merak uyandırıcı bir yapıya büründürüyor.