Oyunların Dünyasına Geri Dönüş
Resident Evil: Welcome to Raccoon City, Paul WS Anderson'ın CGI ağırlıklı aksiyon dolu Resident Evil filmlerinden uzaklaşıyor. Bu kez yönetmen koltuğunda oturan Johannes Roberts, oyunlara sadık bir şekilde yaklaşarak, hayranların tanıyıp sevdiği karakterler ve mekanları ekrana taşıyor. Film, özellikle Resident Evil 2 oyununu ekranlara taşımaya odaklanıyor. Oyun dünyasına bu kadar sadık kalan bir film yapmak, oyunseverler için büyük bir heyecan yarattı.
Film, genç Claire Redfield ve kardeşi Chris'in etrafında şekilleniyor. Claire, Raccoon City'deki Umbrella Corporation’ın karanlık sırlarını araştırmak için memleketine geri dönüyor. Kaya Scodelario’nun canlandırdığı Claire, başından itibaren izleyiciye bir hayatta kalma hikayesinin içinde olduğunu hissettiriyor.
Tanıdık Karakterler ve Mekanlar
Filmin özellikle hayranlarını memnun eden bir başka yönü de, Resident Evil oyun serisinden tanıdık mekan ve karakterleri yeniden görmemiz. Örneğin, filmde Raccoon City Polis Departmanı ve Spencer Malikanesi gibi ikonik mekanlar bulunuyor. Bu mekanlar, oyunlardaki atmosferi yakalayarak izleyiciyi tam anlamıyla içine çekiyor. Hatta, zombi köpekler gibi efsanevi unsurlar bile filmde yer alıyor.
Karakterlere gelirsek, Chris Redfield, Jill Valentine, Leon S. Kennedy gibi ikonik figürler filmin önemli rollerini oluşturuyor. Ancak burada bir eleştiri de yapmak gerek: Karakterler, özellikle hayranların beklediği kadar derin işlenmiyor. Örneğin, Jill Valentine karakteri bir parça daha parlatılabilirdi.
John Carpenter Etkisi ve Korku Atmosferi
Johannes Roberts, bu filmi çekerken John Carpenter'ın tarzından büyük ölçüde etkilenmiş. Carpenter'ın klasik filmleri gibi, Welcome to Raccoon City de kapalı mekanlarda geçen bir hayatta kalma korkusu sunuyor. Rio Bravo ve Assault on Precinct 13 gibi filmlere yapılan göndermeler, bu etkilenmeyi açıkça gösteriyor. Ancak ne yazık ki, filmdeki korku atmosferi tam anlamıyla oyuncuların yaşadığı dehşeti yansıtamıyor.
Film boyunca yer yer aksiyon sekansları ve zombi saldırıları var. Ancak, bu sahneler coğrafi açıdan izleyiciyi tatmin etmiyor. Zombi saldırıları ve karakterlerin pozisyonları arasındaki kopukluk, izleyiciye gereken gerilimi tam olarak hissettiremiyor.
Eksik Kalan Yönler ve Hayran Hizmeti
Resident Evil: Welcome to Raccoon City birçok yönden oyunlara sadık kalsa da, hikaye anlatımı açısından zayıf kalıyor. Filmde yer alan referanslar, oyunları oynamış olan izleyicilere büyük bir nostalji yaşatsa da, bu referanslar daha çok hayran hizmeti gibi duruyor. Oyunları oynamamış olan bir izleyici için film biraz karmaşık ve anlamsız hale gelebiliyor. Bu nedenle, oyunları bilmeyen izleyiciler için filmin pek de tatmin edici olmadığını söylemek yanlış olmaz.