"Komşunuzun güneşini kesen evler yapmayın" diyen Peygamber Efendimizin ümmetine ne oldu da, şehirlerin kimliğini yok eden, eşref-i mahlukatı yaşarken toprağa ve karanlığa gömen mezar taşlarını konut diye dikmeye başladı!
★
Nasıl bir çağa denk geldiysek artık,
tam toparlanıyoruz derken, iki ayağımız yerden kesiliyor ve yeni bir imtihana tabi tutuluyoruz.
Basitti aslında az kırık notla çıkmak son imtihanımızdan da..
Lâkin bir öncesindeki soru/cevapları genelde 4. gün unuttuğumuz içindir ki, her birine hazırlıksız yakalanıyor, genellikle sınıfta kalıyoruz!
Bizleri imtihanından alnının akıyla çıkaracak anahtar kelime belliydi aslında.
TE-FEK-KÜR..
TEFEKKÜR.. TEFEKKÜR...
İnsanın şifresidir aynı zamanda bu sihirli kelime...!
★
Ümmeti,
komşusunun güneşini kesecek evler yapmaktan alıkoyacak,
yeniden ayağa kaldıracak,
cennetinin kapısını açacak anahtarı ve yegane rehberi TEFEKKÜR'dür...
Ehli Sünnet yolundaysak eğer, -ki her birimiz Elhamdülillah Müslümanım diyoruz- o vakit, gerek şahsi, gerekse toplumsal konularda herhangi bir adım atmadan önce düşünecek, bilimin ışığında gereğini yerine getirme görevimiz olduğunu da bilmemiz gerekiyor.
Kıssadan hisse;
Her işimizi aklımızı vicdanımızla birlikte kullanarak yapacağız.
Sonrasını
o aklı ve kalbi, yarattığı bedenimize motor vazifesi görsün diye yerleştiren Allah'a bırakacağız.
★
Bizler domates, biber, kavun, karpuz, nohut, fasulye, buğday, arpa yetiştirilmesi için bahşedilen ovaları...
Havasından, suyundan, yağından faydalanalım diye yaratılan denizleri doldurup, ormanları yakıp, zeytin ağaçlarını kurutup yerine beton yığınları dikiyorsak...
Doğa kendini tahrip edeni bir şekilde cezalandırıyor!
Hiç bir şey yapanın kar hanesine yazılmadığı gibi, buna izin verip göz yumanla, sessiz kalanı da ayrı bir kefeye koymuyor doğanın yazılı olmayan ve değişmeyen kanunu...
Bu vesileyle hatırlatayım;
Balıkesir'deki sağlıksız şehirleşmeyle imar rantlarının bedelini de ağır ödeyeceğiz gelecekte..
★
Hiç unutmam;
Marmara Adasında sel afeti yaşanmıştı.
Dağdan tepeden gelen sular, önüne ne kattıysa denize boşaltmıştı.
Gidip, bizzat gördüm.
Kimi beyinsizler,
Başka yer kalmamış gibi, gelip göz göre göre dere yatağının içine kamu binaları dikmiş!
Suyun akışını değiştirmeye kalkışıp, doğanın kanunlarını çiğnediğinde sonucu ağır, çok ağır oluyor.
Bir-iki beyinsizin yüzünden herkes acı çekiyor, ya canıyla, veyahutta malıyla bedel ödüyor.
Aslında Marmara Adasında yaşananın adı aleni cinayet veya toplu katliama teşebbüs idi!
Biz insanlar
"Doğal afettir" deyip geçiştirdik!
★
Tekrar edelim
Tefekkür ve tevekküldür ümmeti yeniden ayağa kaldıracak sihirli kelimeler.
Kimi buna günümüzde likayat diyor.
İnsan için bu ikisi zaten farz kılınmış.
Biri yok sayıldığında,
yerin dibine batıyoruz!
İçimizdeki beyinsizler yüzünden hepbirilikte helâk oluyoruz!
Gerisi lafügüzaf!
Duaya ve dayanışmaya devam.
Selâmetle..