Üzüntüler paylaşıldıkça Azalır ;Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır.
Eskiden dost kelimesi ve dostluk kelimesi çok önemliydi.Şimdiyse kaç takipçi ve ne kadar zenginsin daha önemli hale geldi.Dostluk sadece okey de masa da olmak yada bir internet odasında arka çıkmak gibi oldu.Üzüntülerini paylaşacak, dertlerini açıp sana güven verecek insanlar nerdeyse kalmadı.Araya mesafeler yerine internetler yada instegram, tweater gibi sanal alemler girdi.Oralarda trend olmak,üstlerde popiler olmak bir üzüntüye teselli olmanın,bir yağmura şemsiye açmanın yerini sosyalleşme aldı.
İnsanların gerçek dostu yok yada varsa çok azaldı kıymetini bilmek lazım.Çünkü insanlar dostluğu bir telefona,bir sanal yalana değişir oldu.İnsanların manevi çöküntülerini ,dostlarıyla paylaştığında,ruhsal bunalımlardan sıyrılabiliyorlardı.O duygu içinde yok olmaktan kurtuluyorlar bir nebze hafifliyorlardı.Tavsiyeler alıyorlar,bir çıkış yolu buluyorlardı.Şuan ise güven kazanmak arkadan iş çevirmek,haince sırttan vurmak,iki üç beğeni almak oldu.Sır tutmak sosyal medyada bir bilgi edinilmiş ve herkes ile paylaşılacak bir konuymuş gibi algılanır oldu.Üzülmek,üzmek insanların duygularını hafife almak, alay konusu yapma haline geldi.Şuan bir şeyleri anlatmak,birşeyleri paylaşmak istenildiğinde ya sana akıl verici oluyorlar yada akıllarınca üzüldük numarası yapıp oh olsun diye içlerinden geçiriyorlar.Sen sadece kırık bir kalbi anlatmak isterken ''ben olsaydım yapmazdım'' yada ''bunu yapsaydın'' gibi alaycı kelimler ile sana yaklaşımda bulunuyorlar.Halbuki olan olmuş, sadece sırtından az bir yük al.Sende koyma üstüne bir taş,sende yarayan kanayı derinleştirme.İnsanlar anlatmak,derdine bir teselli aramak, üzüntülerinden hafiflemek istiyorken ,yaşadıklarının acısına destek ararken köstek oluyorlar.Sonra fazla değil iki dakika sonra senin dedikodunu yapıyorlar.Ayyy Ayşe duydunmu Fatmanın başına neler gelmişşş...Ballandıra ballandıra anlatırlar çünkü bir açığını bulmuş, kuyruğundan sıkıştırmıştır.Kendi de yalanlarını ekler ,binbir çeşit yorumunu katar,ve senin derdine dert katarlar.
Bu sosyal ortam çok garip ,her ailede her kişide olan, defalarca yaşanmış ve yaşananan bir durumdan örnek vermek istiyorum .Ailece sinemaya yada bir yere gidilecektir.Kadının hazırlanması erkeklere göre daha uzun oluyordur.Adam çabuk olmasını,kadın ise güzel olmanın derdindedir.Kadın geç hazırlanmış yada erkek işten geç gelmiş olabilir.Münakaşa çıkar aralarında,istenmeyen sözler çıkar kızarlar birbirlerine.O zamana kötü de başlamış olabilirler,gidilecek yere geç kalınmıştır. O arada terslik devam eder,araba çalışmaz ve arabada somurturlar çünkü az önce küsmüşlerdir birbirlerine.İşin en ilginç kısmı şimdi. ''Selfi'' deyince gülümseme pozu verilir,sıkıca sarılırlar birbirlerine,mutluluk rolü yapılır bitince somurtma devam eder tabi,mutluluk pozu verilir ve sosyal medyada paylaşılır. sosyal medyada görürsün.Sende sanırsın ki bu aile hep mutlu.Yiyiyor,geziyor,eğleniyor diye düşünürsün.Dersin ki onlar bunu yapıyor biz neden yapmıyoruz.Onların gösterdikleri ve yaptıkları ,aslında kendi iç huzurunu bozar.Onlarda var,onlar yapıyor da biz niye yapmıyoruz diye savaş çıkartırsın.NE KADAR KOMİK.Görüldüğü gibi gerçekler ile yaşananlar bir aldatmaca,göz boyama olabiliyor.Sosyal yaşam işte böyle aldatmacalar sunabiliyor bizlere.
İşte insanlar her güzel şeyi çabuk tüketir ,olduğu değeri çabuk yitirir ve çabuk kaybederler.Hayatlarınlarındaki yıldızlarının kaydıklarını, güzel ve saf olanın kirletilmeden kalması gerektiğini görmezler.Sır saklamak ,dost olmak, sözünde durmak gibi önemli konuları boş geçiyorlar.İnsanlar sosyal medyanın köleleri olup umut tacirlerince o umut, bu vaat ile kandırılıyorlar.Büyüklerimizin yaşantılarına baktığımızda sözünün namus gibi değerli olduğunu ,verilen bir emanetin ne kadar önemsendiğini hatırlıyorum.Şimdi ise ne sözün ne namusun önemi insanlar için kalmadı.Bir çok düşüncede namus sadece bir et parçası gibi düşünülmesi isteniliyor o algıya maruz kalıyorlar.Halbuki namus dendiğinde iffetlik, güvenilirlik, sözü özü bir olmak,dosdoğru olmak,emanete rihayet etmek,yalan söylememek,helel kazanç peşinde koşmak, rızkı için çalışmak,çabalamak düşüncesi öne çıkıyordu.Şimdi ise sembolik kelimeler oldu bunlar...
Krono virüs ile Pandemi ile ruhsal bunalımların geçim zorluklarının arttığını biliyoruz. Bizi biz yapan değerlerden, sevgiden saygıdan,dostluktan,bir sarılma ile rahatlamaktan ,özlemlerimizi gidermekten hatta bir ara verip tekrar devam ettiğimiz duygularımızdan çok ayrı kaldık.İnsanlar ruhsal bunalımlara girdiler.işlerinden ailelerinden,sevdiklerinden uzak bırakıldılar.İşte bu durumlar Türkiyede ve dünyada intihar sayılarının artmasına sebeb oldu.Ayrıca bu durumlar gençlerde ki cinsiyet değişimi gibi akıl almaz olayların arttığını sayısal değerler ile vermekte.Şuan Üniversitelerde kimliksizlik,cinsiyetsizlik, aitsizlik, dinsizleşmek,vatansızlaşmak üzerine o kadar çok olaylar dönüyor ki gençleri döndürme ve akıllarını bulanıklaşdırma operasyonları yapılıyor.Bunlar insanların çaresizliğinde beyinlerine çıkış yoluymuş gibi enpoze ediliyor.Bu şekilde farklı olacağı,soyal medyada beğenileceği, popileritesinin artacağı ve insanların gözünde üst sıralarda ,popiler olacağı düşüncesi veriliyor.
Bize ne oldu biz bu hale nasıl geldik.İnsanlar sosyal medya çılgınlığında yok oluyor.Nasıl bu kadar güvenilmez bir topluluk olduk.Değerlerimizi, bizi biz yapan herşeyi, bir avuç menfaat için nasıl satar olduk.İşte genetiği değiştirilmiş gıdaları yersek,haram yer ,haram içer,haram konuşur, harama bakarsak toplum olarak zihnimiz bizden uzaklaşır.Biz hiçbir zaman medeni bir avrupa topluluğu gibi yaşamadık.Şimdilerde özenti ile yaşamaya baştıldık.Bizlere eşcinselliği,dinsizliği,vatansızlığı ve haram yemenin güzelliğini anlatan tv lerle, sosyal medyalarla, bu sosyal topluluklara kendmizi kapdırdık ve bu hale geldik.Uyanıp silkinmemiz gerekli çünkü biz bu değiliz.
Son yıllardakiTürkiyedeki intihar vakka sayılarının ve gençlerdeki cinsiyet değişimindeki sayılarındaki istatiklerini görünce ne kadar arttıının hayreti içinde kaldım.Google'dan bakarsanız ne kadar hızlı bir değişim olduğunu görebilirsiniz.
Aileler çocuklarını sosyal medyada, internet,oyun sitelerinde yada sohbet oluşturacak gruplarda denetimsiz bir halde bırakıyorlar .Yeni çıkan sosyal medya yasasında YAZDIĞIMIZDAN,PAYLAŞTIGIMIZDAN,HALKI YANILTICI BİLGİ VERMEMİZDEN SORUMLU OLDUĞUMUZU VE BUNUN SUÇ UNSURU OLMASINDA 1 İLE 3 YIL ARASINDA HAPİS ile cezalandırılacagımızı unutmamak gerekiyor.Yazarken karşıdaki muhattabın sanal olduğunu unutmayın.Erkekse kadın kadınsa erkek olabilir.Yazılan her bilgi doğru değildir.Önce idrak edelim doğruluğunu araştıralım her konuya balıklama atlamayalım.Oyunlara gelmeyelim.Muhattap olduğunuz kişi bir örgüt üyesi olup sizi tongaya düşürmek isteyebileceğini,siber yazılım uzmanı yada ileri düzey bilgisayar kullanıcısı olabileceğini ve size ait bilgileri çalabileceğini de unutmamak gerekir.Adı üstünde size ait kişisel bilgi.Bu bilgileri paylaşmamak gerekiyor.Karşınızdaki kişiyi yüzyüze canlı bir şekilde görmedikçe kadın mı erkek mi, iyi niyetli mi kötü niyetlimi olduğunu anlamanız çok zordur.Küçük bir resim atıp yada bir yazıya cevap verip bir çok bilginize ulaşabilecek yazılımlar var.Bunlara casus yazılım deniliyor.Sizin farkında olmayacınız gizli bir yerde farklı isimler ile dikkatiniz çekmeyeck görüntüde oluyorlar.Amaçları bilgi istihbaratı yapmak bilgilerinizi kopyalamak.Uyanık olalım.