Dursunbey...

Zonguldak...

Soma...

Bartın...

Amasra'dan gelen acı haberle yüreklere yine kömür karası düştü.

Yaşadığımız grizu faciaları, patlamalar, göcükler bir.. iki. üç değil, sayısı onlarca...

Yitirdiğimiz canlar

10, 50, 100 değil...binlerce...

Her birini

kader, fıtrat diyerek geçiştirirken,

sonrasında yüreklerimizi yakan kömür karasıyla yüzleşiyoruz.

Velâkin yüzümüz hiç kızarmıyor, kararmıyor!

Ağıtlar yakıp, acıları paylaşıyor, maddi/manevi yaraları sarıyoruz, sarmasına da..

Önlem alamıyoruz gelecekteki bir diğerine.

Ne diyor Yüce Allah;

Önce tefekkür, sonra tevekkül.

Bunu şöyle yorumlamak gerek;

Ne iş yapıyorsan, hangi işe başlayacaksan önceden gerekli tedbirleri alacaksın, ondan sonra Yaradana tevekkül edeceksin.

Yani önce tedbir, sonra tevekkül.

Ne hazin ki, genelde bizler her işimizi Allah'a bırakıyor, âlemlerin Rabbine havale ediyoruz.

Kardeşlerim,

Ülkedeki maden işletmelerinin ilkel koşullarda işletilmesine, sahipleri her kim olursa olsun artık göz yumulmamalı, kesinlikle izin verilmemeli.

Teknolojide geri kalmış bir ülke değiliz biz.

İşverenin az masraf, çok kazanç hırsı ahlaki olmasa da normal. Lâkin iş güvenliği ve sağlığı öncelikli olmalı. Denetim ve ağır yaptırım şart.

Bu son olsun artık!

Madeni işleten şirket ve yetki sahipleri ile ilgili hakkaniyete uygun bir soruşturma yürütmeli.

İhmal varsa, mutlaka hesabı sonuna kadar sorulmalı.

Kamu vicdanları rahatlatılmalı.

Yüreğimizdeki, yüzümüzdeki kömür karaları temizlenmeli.

#Bartın Amasra'da yitirdiğimiz 41 canımıza Allah'tan rahmet, geride kalanlarına sabır dilemek, yaralı kardeşlerimize dua etmekten başka bir şey gelmemesi elden ne acı.

Selametle...