Koca bir yıl daha geride kaldı ve bugün, yeni yılın ilk günü. Ancak, hatırlatmak isterim ki, 1 Ocak sadece 31 Aralık'ın ertesi, 2 Ocak'tan önceki gün. Yani hayat devam ediyor. Bu yeni başlangıçta, geçen yıldan kalanları bir araya getirerek daha derinlemesine değerlendirelim.
Kaza mı Cinayet mi?
Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Muhammet Hasan Şeyh Mahmut'un karıştığı kaza, içimizde bir yara olarak kaldı. Ancak, Şeyh Mahmut'un daha önceki trafik hadiseleri de dikkat çekici. İstanbul Ataşehir'de L.A. isimli bir kadınla yaşadığı tartışma ve takip olayı, bu kişinin daha önce de benzer durumlarda bulunduğunu gösteriyor. Belki de olayın bir kaza olup olmadığını sorgulamak için, olay anından önceki bir trafik tartışmasının incelenmesi gerekebilirdi.
Bu konuda, dosyayı bilenlerden edindiğim bilgilere göre, maalesef olayın detaylı bir şekilde incelenmediği ve kameraların geriye doğru taranmadığı ortaya çıkıyor. Bu durum, kaza mı cinayet mi sorusunu cevapsız bırakıyor ve olayın daha fazla araştırılmasını gerektiriyor.
Arap Emperyalizmi'nin Bedeli
Galatasaray ve Fenerbahçe'nin Arap sermayesine karşı sergiledikleri duruş, sadece futbol sahasında değil, genel olarak ülkemizin geleceği açısından da önemli. Arap sermayesinin sadece ekonomik değil, kültürel, dil, nüfus ve dış politika gibi birçok alanda etkisi gözlemleniyor. Özellikle limanların, otellerin, bankaların Arap sermayesine satılmasının yanı sıra kültürel etkileşim ve dilin dahi bu etki altında olması, Türkiye'nin geleceği için endişe verici bir tablo çiziyor.
Bu noktada, Türk milletinin kendi değerlerini koruma adına daha bilinçli bir duruş sergilemesi gerekiyor. Ekonomik bağımsızlık, kültürel zenginlik ve dilin korunması, gelecek nesillere daha güçlü bir Türkiye miras bırakabilmek adına kritik öneme sahip.
BeIN Sport ve Yayın Hakları
Futbol sahnesindeki bir diğer gelişme, BeIN Sport'un Türk futbolu üzerindeki etkisini gösterdi. Fenerbahçe-Galatasaray maçındaki tartışmalı pozisyonun canlı yayında atlanması, bu konuda yayın haklarını elinde bulunduran Katarlı yönetmenin Türk ligini tanımamasından kaynaklandığı iddialarıyla gündeme geldi. Türk futbolunun değer kaybetmesi ve TRT'nin lig maçlarını yayınlama vaadini yeniden gündeme getirmesi, Türk sporu açısından önemli bir dönemeç olabilir.
BeIN Sport'un Türk futbolu üzerindeki etkisinin azalması, yerel liglerin daha fazla değer kazanması ve Türk futbolunun kendi ayakları üzerinde durabilmesi için önemli bir fırsat olabilir. Ancak, bu durumun yönetimler tarafından nasıl değerlendirileceği ve atılacak adımların ne yönde olacağı, önümüzdeki günlerde belirleyici olacak.
Savcıdan Dilan Polat Mesajı
İstanbul Adliyesi'nde kritik dosyalara bakan Savcı Gökalp Kökçü'nün dilinden Dilan Polat ve Adnan Oktar davasına dair önemli bir mesaj çıkıyor. Savcı Kökçü, itiraz dilekçesinde Dilan Polat ve Engin Polat soruşturması ile şike ve örgütlü yasadışı bahis gibi konuları da takip ettiğini ifade ediyor. Ayrıca, Adnan Oktar davasında beraat ve tahliye kararı verilen heyetin atanmalarını eleştiriyor.
Bu mesaj, Türkiye'de yürütülen önemli soruşturmalarda adaletin nasıl işlediği konusunda kamuoyunu aydınlatan bir nitelik taşıyor. Adaletin tarafsız ve şeffaf bir şekilde işlemesi, toplumun güvenini kazanmak adına önemli bir unsur.
Soylu'ya Şikâyet
Savcı Gökalp Kökçü, hakkında FETÖ soruşturması yürüttüğü işadamı M.A. dosyasını kapatması istenince itiraz etti. Bu olay, Kökçü ile İstanbul Başsavcısı arasındaki gerilimi başlattı. M.A'nın şikâyeti üzerine Savcı Kökçü, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, vali ve Emniyet müdür yardımcısını şikâyet etti. Yargıdaki bu kavga, devletin zirvesine kadar yansımış durumda.
Bu noktada, yargıdaki bağımsızlığın ve tarafsızlığın korunması, hukukun üstünlüğünün sağlanması adına atılacak adımların önemi ortaya çıkıyor. Adaletin güçler ayrılığı prensiplerine uygun bir şekilde işlemesi, toplumun hukuk sistemine olan güvenini artırabilir.
Yeni yılda, yaşananların bir ders niteliğinde olduğunu düşünerek, daha aydınlık bir Türkiye umuduyla başlıyoruz. Mutlu bir yıl dilerim. Tabi ne kadar mutlu bir yıl olabilirse..