İkisi de aynı kapıya çıkar, denilebilir.
Oysa yakından bakıldığında, ilkinde yoksulluk öne çıkarken, ikincisinde de çocukluk öne çıkmakta gibidir.
Ancak her ikisinde de ortak kesişim noktaları bellidir.
İktidarın hangi alanda olursa olsun "adalet" zaten derdi değildir.
Başta hukuksal alanda olduğu gibi, gelir dağılımında da "adalet" yerle birdir.
22 yıldan beri,
ırmağın yönü hep aynı yerleredir.
Bunun sonucunda da zengin daha zengindir.
Yoksul ve yoksulluk ise yalnızca siyasi istismar içindir.
Siyasi amaçlı olarak yoksulluk hep başarı ile yönetilir.
Bütün bunlar, iktidar için bir beceriksizlik filan değil, başından sonuna siyasi bir tercihtir.
Bu tercihin sonucunda hızla büyüyen ve genişleyen yoksulluk da sürpriz hiç değildir.
Artık büyük bir çoğunluk, temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda değildir.
Yoksulluk da zaten buna denilir.
Yıldan yıla sürekli artış gösteren yoksul çocuk sayısı 2022'de 10 milyona dayanmışken bugün 12 milyona yakındır.
Çocukların yoksul doğup, yaşama yine yoksul devam etmesiyle, beslenemedikleri için hem bedensel gelişim bozuklukları çekmekte, hem de zihinsel gelişim geriliği içine düşmektdirler.
Bunun sonucunda, ruh sağlıkları da bozulmaktadır.
En sonunda da beden, zihin ve ruh sağlığı bozulmuş bugünün milyonlarca çocuklarından, yarının milyonlarca yetişkin insanlarından oluşan hastalıklı bir toplum üretilmektedir.
Ülkemiz, çocuk yoksulluğu konusunda Kolombiya'dan hemen sonra gelmektedir.
Bu konuda durum oldukça kaygı verici ve ciddidir.
Yoksulluk artık kuşaktan kuşağa geçmektedir.
Bunun önlenebilmesi için de önce ekonominin düze çıkartılması ve hemen yanında, eğitim alanında da derhal ve hızla yol alınması kaçınılmazdır.
Ancak iktidar, eğitimi de batırmıştır.
Artık yoksul ailelerin milyonlarca çocuğunun eğitime erişimi olanağı ya kalmamıştır ya da olanaksızlaşmıştır.
Milyonlarca çocuğun yoksulluğu karşısında anayasal görevi, önlemler alması gereken iktidar için varsa yoksa imam hatipler.
İktidarın kafasına göre neredeyse her yer imam hatip, herkes imam hatip.
En son ortaya attıkları modelsiz sözde eğitim modeli ile neredeyse bütün okulları imam hatipleştirmek.
Böylece hem kolay yönetilen yoksulluğun sürmesi, hem de itiraz etmeyen sessiz yığınlar yaratmak, sonsuza kadar iktidar kalmak.
Okullarda her beş çocuktan birinin öğün atlamak zorunda kaldığı, acı bir gerçek iken iktidar, okullarda bir öğünün parasız karşılanmasına bile asla yanaşmamaktadır.
Oysa sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bir milyona yakın öğrenciye beslenme desteği sağlamaktadır.
Tek bir çocuğun bile yatağa aç girmediği günlere kadar, bu ülkenin milyonlarca çocuğunu yoksulluğa sürükleyip, bu yoksulluğu da yönetilebilir durumda tutup, iktidardan hiç gitmeme adına eğitimi de böyle kendi kötü emellerine alet etmek için modelsiz model ortaya atıp bütün topluma dayatan iktidar kafası ile demokratik mücadele hak olup, ilk seçimlerde sandığa gömmek kaçınılmazdır.
Yoksulluğun çocukluğu ve çocukluğun yoksulluğu ile mücadele edip ortadan kaldırmak, iktidardan kurtulmaya bağlıdır.