ZAMAN PARADAN DAHA DEĞERLİ

Hayat geri dönüşü olmayan kıymet bilinmesi gereken bir değer. Zaman akışında yok oluyor. Bırakıp gidiyor ellerimizin arasından. Kayıyor, tükeniyor. Bizden, sizden, ondan sürekli uzaklaşıyor, kopup, kaçıp gidiyor. Hayatın güzellikleri de o andaki hislerde unutulup yok oluyor çoğu zaman. Neyin farkındayız? Ne kadar tüketiyoruz? Ne kadarı bizim? Ne kadarını aldık- ne kadarını verdik? Bilemiyoruz. Bakmışız varız, bakmışız yokuz. Hayatın bu  hızlı akışında zamanı kontrol edemiyoruz. Tüketiyor ve Tüketiliyoruz. Kayıplarımız her an, her zaman artıyor. Aklımızda kalan dünya hırslarımız sinir stresimiz, etkileriyse birçok hastalıklar. Bitmeyen çile, sorunlu bir yaşam, sürekli dır dır, sinirlerin yıpranması ve kötü alışkanlıklar, sarf edilen kötü sözcükler. Olumsuzluklar yani. Zamanda parada sağlımızda yok oluyor bu sebeplerden kayıplarımızda sürekli artıyor; zamansa eriyor. Yarına ya da sonraya öteleniyor lakin ya yarın yoksa.

Zaman herseyden önemli, geri döndürülemeyen çoğu zamanda boş akıtılan bir ırmak. Zamana yetiştiremiyoruz hayatı, o anları o kareleri dolu dolu yaşayamıyoruz. Önceliklerimiz farklı hırslarımız aynı.Planlarımız aksıyor, değişiyor, bitiyor- başlıyor. Sonuç aynı hikâye. Gün bitiyor, saat bitiyor, ömür bitiyor. Bir insanın yaşamı bir hanın kapısından girip diğer kapısından çıktığımız an kadar kısa. Akılda ne kaldı bitmeyen işler, olmayanlar, yapılmayanlar, tüketilmeyenler... Elimizde kocaman hiçler ve sıfırlar.

Bu yazıyı yazarken aklıma zaman ile ilgili bir film geldi. İN TİME-ZAMAN isimli. Başrollerinde Justin Timberlang var çok iyi bir film. İnsanların kontörlü bir hayatı var, parası varsa, kontörün varsa yaşama hakkının olduğu çok nitelikli bir film. Hediye vereceksin on dakikalık bir yaşam veriyorsun. Bir şey istiyorsun 1 dakikalık zaman istiyorsun. Bir dilek tutuyorsun bin dakika büyük bir uç noktası. Yemeden içmeden hayatına bir dakika ilave etmek için çabalıyorsun.

Sonuç yaşam mücadelesi, zaman kazanmak için çabalamak. Hayatına bir dakika, bir saniye hatta salise kazandırabilmek. Kazandırırsan o an yaşamına bir saniye büyük etki. Zamanın olmadığında sanki fişi çekilmiş bir makine gibi ellerinden, vücudundan elektriğini hafifçe ya da birden çekerek olduğun yere yıkılıveriyorsun. Aklında kalan son şey, gözlerinin önündeki son şey bitiş noktan oluyor ve onunla son buluyor. Bir çiçek gördüysen son çiçek, sevdiklerin varsa son an, aldığın son oksijen, son kalp atışı, san karaltı ve yok oluyorsun. Ekran kararıyor sinyal yok ve o an çöküş, bitiş oluyor. Yok oluyorsun. Varlığın hiçe dönüşüyor. Ruhun bedeninden ayrılırken aklından yavaş yavaş silinen, yavaş yavaş yok olan o anlar o saliseler.

Hırslarımıza ışık veren para. Varlığı da yokluğu da dert. Kıymetini bilmek gerek her şeyin. Zamanın değerini anlamak, verdiklerini en iyi şekilde, en verimli şekilde kullanmak. En verimli bir şekilde hayatımıza almak. Çoğumuzun boş saydığı unuttuğu ya da önemsemediği zaman. Para için her zaman feda edilen, her zaman nasıl olsa vaktimiz var denilip çelme takılmış, önümüze güzel kaliteli bir yaşam için konulmuş duvar.

Hayat ve zaman çok çabuk tükenen iki kavram. Salise kadar çabuk geçen bir durum. Sevgiyle  yeteri kadar içini doldurmalıyız. Sevdiklerinizle daha doğrusu size mutluluk veren neyse onla kaliteli zaman geçirmeliyiz. Her salisesinde mutluluğa huzura rahatlamaya alan açmalıyız. Olumlu düşünceler içinde olmalıyız ki hayatımıza denge gelsin. Huzurumuz artsın, hayatımızda yaşadığımız bir saniye sanki bir asır gibi yaşanmış olsun.

Gördüğün son şeyin ne olmasını isterdiniz hiç düşündünüz mü? Bu soru sorulduğunda her zaman hazırlıksız olduğumuzu bilmeni isterdim. Son nefesinizin nasıl olmasını isterdiniz. Gözlerinizi kapayıp bir düşünmeniz çok şeyin eksik olduğunu ve eksik kaldığını size hatırlatacaktır. Eminim eksik olanı tamamlama gayretini isteyeceksiniz. İçerlerden gelen sesleri takip edin hayatınızdaki ''ama''lardan ''keşke''lerden sıyrılın.