Bir sonbahar günü; yapraklar yavaşça dökülürken, güneş eskisi kadar yakmıyorken, Anadolu’nun dört bir yanını tatlı bir serinlik kaplarken doğdu Cumhuriyet… Tam 101 yıl önce bugün, 29 Ekim 1923’te, umutları yeniden yeşerten ve karanlıkları aydınlatan bir bayrak çekildi göklere. Cumhuriyetimizin kuruluşunu, sadece bir takvim yaprağı değil, özgürlüğümüzü simgeleyen, bağımsızlıkla yoğrulmuş bir milletin yeniden doğuşunu ifade eden, her daim gururla anmamız gereken özel bir gün olarak yaşıyoruz.

Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı’nın ardından Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının halkımıza sunduğu en büyük armağan olarak tarihimizde yerini aldı. Peki, Cumhuriyet nedir? Bir toprak parçasının, coğrafi sınırların ötesinde, bir milletin kendi kaderini tayin hakkını elde etmesidir. Kendimizi, kararlarımızı, geleceğimizi inşa etme gücümüzdür. O yüzden, Cumhuriyet sadece bir yönetim biçimi değil; halkın iradesinin sembolüdür. Cumhuriyet, umudun, eşitliğin, adaletin bir araya geldiği bir hayaldir; ama asla hayal olarak kalmamış, gerçeğe dönüşmüştür.

Bugün her yıl dönümünde Cumhuriyeti kutlamak, aslında geçmişi ve geleceği yeniden değerlendirmektir. Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü bize Cumhuriyet’in en önemli özelliğini işaret eder: Toplumun kendi kendini yönetme gücü. Bu güçle aydınlanan yolda ilerlerken, Cumhuriyet’i korumak, geliştirmek ve daima ileri taşımak bizim görevimizdir. Ancak Cumhuriyet’i yaşatmak, sadece geçmişin mirasını anmak değil; bugünün gereksinimlerini görmek, yarın için mücadele etmektir. Zira Cumhuriyet, yalnızca tarih kitaplarının sayfalarına sıkışmış bir olgu değildir; her sabah uyandığımızda, aldığımız nefeste hissettiğimiz bir yaşam biçimidir.

Bu anlamda 29 Ekim’i kutlarken, sadece geçmişi değil, geleceğimizi de şekillendiren değerlere sahip çıkmalıyız. Cumhuriyetimizin aydınlık yolu, yalnızca hatırlayarak değil, bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirerek yürünebilir. Bir öğretmenin sınıfta anlattığı özgürlük, bir doktorun hastasına gösterdiği şefkat, bir gazetecinin cesurca dile getirdiği hakikat, bir sanatçının özgürce çizdiği resim Cumhuriyet'in kendisidir. Her birimiz, bulunduğumuz her alanda bu kıymetli değerleri yaşatmalıyız.

Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla, umutla ve yenilenen bir azimle kutlarken, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, bu topraklarda özgürlüğü mümkün kılan tüm kahramanlara sonsuz minnet ve şükran duyuyoruz. Cumhuriyetimizin ışığı hiç sönmesin; nice 29 Ekim’lerde buluşmak dileğiyle…