Millet İttifakı'nın seçim çalışmaları kapsamında Balıkesir'de miting düzenlendi. Mitinge Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı belirtilen Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Ali Babacan’da katıldı. KPSS'de yüksek puan alanların sözlüde elendiğini belirterek sözlüyü kaldıracağını söyleyen Kılıçdaroğlu: "Torpili bitireceğiz, torpili. Garibanın sahibi yok, bütün garibanların sahibi bay Kemal olacak" dedi.
“TOPLA TÜFEKLE SEÇİME GİDİYORUZ”
Mitin alanında kürsüye ilk olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş çıktı. Ayrışmadan birleştirici olacaklarını söyleyen Yavaş konuşmasında şunları söyledi:”Bir seçime mi gidiyoruz, savaşa mı gidiyoruz anlamadık. 31 Mart’ta seçimi kazanmadan önce de kazandıktan sonra da söylemiştik; evet seçimi kazanacağız ama asla zafer kazanmış olmayacağız çünkü karşımızda düşman falan yok demiştik. Yine öyle söylüyoruz. Herkesin farklı düşünmesi gayet normal. İnsanlar daha öncesine ve şu anki duruma bakacaklar ve kendi gelecekleri için karar verecekler. Memnunsa iktidarı destekleyecekler, değilse değiştirecekler. Bu kadar basit. Ama dinliyoruz ki “Nasıl teröristleri gömdüysek muhalefeti de gömeceğiz” diyorlar. Bu nasıl bir dil. Biz nefret dilini ortadan kaldırmaya geliyoruz. Bu şekilde mevcut düzeni devam etmek isteyenlerin iftiralarına karşı kahkahayla güleceğiz.
Son günlerde İHA’lar, SİHA’lar, TOGG seçime alet edilmeye başlandı. Bunlar bizim milli malımız. Nasıl daha önceki hükümetler ASELSAN’ı, HAVELSAN’I, ROKETSAN’I, gelen hükümetlere devrettilerse elbette İHA’lar SİHA’lar da devredilecek. Bize düşen çok daha iyisini geliştirmek olacaktır. Bağımsızlık bizim geleneğimizde vardır. Bağımsızlığımızı korumak için milli güvenlik politikalarımızı devam ettireceğiz.
Ülkemizde uçurum çok açıldı. Koltuktan kalkmak istemiyorlar. Çocukları lüks araçlarla geziyor, çakarlı araçları bırakmak istemiyorlar. 31 Mart seçimleri öncesinde de Ankara’da rantı bırakmak istemiyorlardı. 16 milyar lirayı Ankapark’a gömdüler. Çocuklarına televizyon kanalı, spor kulübü aldılar.
Ankara’yı yönetemez dedikleri Mansur Yavaş faiz borçlarını ödedim, işlerimizi gayet düzgün yürütüyoruz.
Nefret siyasetinden artık bıktık. Devletin bekası diyorlar ya ilk gün TC tabelasını belediyeye çaktık. Ne işimiz olur bizim PKK ile? Biz Kandil’in söylemlerini de reddediyoruz. Hiçbir Allah’ın kulunun gücü yetmez bebek katilini hapisten çıkartmaya, çıkarırsanız da yine siz çıkarırsınız.”
“BU SEÇİM SİYASİ SEÇİM DEĞİL”
Daha sonra konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 14 Mayıs seçimlerinin önemine dikkat çekti. “Bu seçim siyasi bir seçim değil” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi: “Ekonomiyi ayağa kaldıracak, bu ülkede yargının bağımsızlığını yok eden bu iktidarın döneminden hemen sonra yargıya bağımsızlığını iade edip, kişiye göre makam, kişiye göre hukuk dönemini bitirecek vicdanıyla, aklıyla, milletin aklını devreye sokup, ortak akılla bu ülkeyi düzlüğe çıkaracak Millet İttifakı’nın iktidarı geliyor.
Kişiye göre makam, kişiye göre hukuk dönemini bitireceğiz. Ayrımcılık yapan, devleti parti devletine dönüştüren, partizanlığı devletin her kurumuna sokan, devlet bürokrasisini siyasetin tahakkümü altında ezen anlayışı yollayacağız. Valiler devletin valisi yapacağız. Gaziantep’e ikinci bir demokrasi meydanı hediye ettik. Bu millet hak yiyenle, hak yemeyeni iyi ayırt eder.
Ayrışmak yok. Biz oyumuzu bölmeyeceğiz bu seçim parti seçimi değil. İlerleyen yıllarda daha iyinin arayışını yapabiliriz ama bu seçim o seçim değil. Oyları böldürmemeye Millet İttifakı’na kullanmaya Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız.
“İKTİDAR AYNI CEM YILMAZ’IN DAYISI GİBİ”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise iktidarı Cem Yılmaz’ın trafik kazası yapan dayısına benzetti. Babacan konuşmasında şunları söyledi: “Seçime kalmış 20 gün 20 senedir yapmadıklarını 20 güne sığdırmaya çalışıyor. Bu millet kanmayacak artık.
Cem Yılmaz son gösterisinde dayısını anlatıyor. İktidar aynı Cem Yılmaz’ın dayısı gibi. Cem Yılmaz’ın dayısı arabayı kullanırken bir trafik kazası yapıyor. Camdan fırlayıp gidiyor. Hafif de bir baygınlık geçiriyor. Daha sonra uyanıyor. Şöyle bir üstünü başını çırpıyor. Bir bakıyor uzakta bir kaza olmuş çarpışmış bir arabalar var. Arabanın yanına gidiyor. Kaza oldu diyorlar, birkaç da yaralı var. Polise soruyor, yaralılar var ama şoförü bulamıyoruz diyor polis. Cem Yılmaz’ın dayısı da beraber arayalım diyor. Başlıyorlar beraber şoför aramaya… Ben diyorum ki buradan sayın Erdoğan’a; şoförü aramayın boşuna aynaya bakın yeter. Bu kazayı siz yaptınız, bir de gelmiş bizimle şoförü arıyor. Dış güçler diyor, falancalar diyor. Tek yetkili, tek imzalı olduğunuz gün bu ülkeyi yoldan çıkardınız, şarampole yuvarladınız, 86 milyonu da yaraladınız.
“İSTİKLAL MADALYASI
SÖZÜMÜ UNUTMADIM”
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının başında Balıkesir’in İstiklal Madalyası beklentisini gündeme getirdi, bir önceki Balıkesir mitinginde verdiği sözü hatırlatıp “istiklal madalyasını unutmadım, Bay Kemal unutmaz” diye seslendi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kuva-i Milliye Meydanı’nda birlikteyiz. Türkiye’nin makus kaderini bu meydanda yeneceğiz. Tıpkı atalarımızın yendiği gibi. Ayrıca daha önce bu meydanda bir konuşma yapmıştım. Balıkesir’e İstiklal Madalyası verilmesi gerektiğini söylemiştim. Sakın unuttuğumu sanmayın. Bay Kemal sözünden dönmez. Bunu bilmenizi isterim.
Türkiye’nin karamsar bir ortamda olduğunu, büyük sıkıntılarımızın olduğunu biliyorum, evlerde geçim sıkıntısı olduğunu, hayat pahalılığını, gençlerdeki umutsuzluğu, acaba biz yurtdışına gitsek daha mı iyi geçiniriz diye bir beklenti içinde olduklarını biliyorum. Herkesin sıkıntısı var, herkesin derdi var. 21 yıldır ülkeyi artısıyla eksisiyle yönetiyorlar. Ama artık değişimin zamanı geldi. Yeni bir ruha, yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Bunu bir siyasetçinin ötesinde sade bir vatandaş olarak ifade ediyorum. Bir değişime ihtiyacımız var. Çok kutuplaştık. Çok ayrı yerlere savrulduk. Artık birleşelim. Artık kucaklaşalım. Artık birlik zamanı. Kavganın zamanı değil, barışmanın zamanı. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu karamsar atmosferi aşma zamanı.
85 MİLYONUN TAMAMEN BİR ARADA VE
HUZUR İÇİNDE YAŞADIĞI BİR TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDECEĞİZ
Evlerde sıkıntı var biliyorum. Annelerin sıkıntılarını biliyorum. Acaba çocuğumun beslenme çantasına ne koyayım diye düşündüklerini biliyorum. Allah sizi inandırsın bir anne ‘çocuğumun beslenme çantasına yarım ekmek koyuyorum araya salça sürüyorum ve öyle gönderiyorum’ diyor. Ben bu acıyı biliyorum. Bir çocuğumuz açsa aslında 85 milyonumuz aç demektir. Bir çocuğumuz karanlıktaysa arkasında 85 milyonumuz karanlıkta demektir. Bir çocuğumuzun evinde doğalgaz parası ödenmedi diye kışın ortasında doğalgaz kesiliyorsa aslında hepimiz soğuktayız demektir. Yeni bir anlayışı bu ülkeye getireceğim. Söz verdim. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, 85 milyonun tamamen bir arada ve huzur içinde yaşadığı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. İnşa etmenin yolu sizden geçiyor. Sizin oylarınızdan geçiyor.
Söz veriyorum. 6 lider bir aradayız. Hepimiz bu ülkede huzur olmasını istiyoruz. Bakınız burası Balıkesir. Kuva-i Milliye’nin merkezi. Aynı zamanda tarımın da turizmin de, eğitimin de merkezidir burası. Bu bölgenin şikayetlerini biliyorum. Bu kadar zengin bir coğrafyada Allah aşkına çiftçi zarar eder mi? Çiftçinin zarar etmesine imkan verilir mi? Buğday, arpa, et, canlı hayvan dışarıdan geliyor. Sen yurtdışındaki çiftçiyi destekleyeceğine kendi çiftçini desteklesen daha iyi olmaz mı? Bunların tamamı olacak. Onlar 5’li çeteler için çalıştılar; Bay Kemal vatandaşı için çalışacak. Bundan emin olun. Bizim
için yandaş değil vatandaş önemli. Herkesin kazandığı, ürettiği ve hiç kimsenin zarar etmediği alın terinin değer bulduğu bir tabloyu inşa edeceğiz.
Ayrımcılığı, ötekileştirmeyi bitireceğiz göreceksiniz. 85 milyon birlikte çalışacağız. 85 milyon birlikte alın teri dökeceğiz. 85 milyon Türkiye’nin büyümesi, kalkınması için çaba harcayacak. Bu ülkeye Bay Kemal’in sözü var. Sakın unutmayın. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye inşa edeceğim.
Her evde huzurun, bereketin, insanların güler yüzlü olduğu, komşularıyla ilişkilerinin iyi olduğu; caddesinde, parklarında, sokaklarında özgürce rahat gezebildiği bir Türkiye’yi arzuluyoruz. Bizim elin oğlundan ne farkımız var. Çalışkan halkımız var. Üniversiteler de bilgi üretecek. Çok güzel üniversitelerimiz bilgi öğretecek, öğrencilerimiz mezun olacak ve işleri büyük ölçüde hazır olacak.
HER KÖYE ÖĞRETMEN
Söz verdim, 100 bin öğretmen atamasını Cumhuriyetin 100’üncü yılında yapacağız diye. Bütün köy okullarını açacağız. Köyde öğretmen de olacak öğrenci de. Yani Ferhat ile Şirin’in buluştuğu gibi öğrenci ile öğretmeni buluşturacağız. Dolayısıyla köyü terk edip çocuğumu okutmak için kenti geleyim denilmeyecek.
Aynı zamanda her köyde öğretmen dışında ziraat teknisyeni veya ziraat mühendisi olacak. Öğretmenlerin maaşları nasıl ödeniyorsa bunların da maaşları ödenecek. Toprak analizlerini yapacak. Hangi ürünlerin ekilmesi gerektiğini söyleyecek. Çünkü havza bazlı planlama yapacağız. Çiftçi ekecek, üretecek ve asla zarar etmeyecek.
Hayvancılık yapılıyorsa veteriner hekim orada olacak. Veteriner sağlık teknisyeni orada olacak. Onlar da hayvanların sağlıklı olup olmadığı konusunda sürekli yardımcı olacak. Yani ziraatçi çiftçinin ne ekeceğine karar verecek, veteriner hekim hayvancılık konusunda yapılması gerekenleri söyleyecek. Yani köyde öğretmen, ziraatçi, veteriner ve imam olacak. Köyün entelektüel düzeyini de yükselteceğiz ve köyde yaşayanların hepsi huzur içinde olacak.
Bu kadar mı? Hayır. Kırsal boşalıyor biliyorsunuz. Kırsalda çalışan gençlerin ve bütün kadınların sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Böylece kırsalda yaşayan kadın emeklilik hakkına kavuşmuş olacak. Emekli olduğunda da huzur içinde yaşayacak. Bunu da yapacağız göreceksiniz. Çünkü bu ülkenin insanları bizim insanlarımız. Bu ülkenin insanları mutlu olmazsa siyaset yapmanın bir mantığı yoktur. Dolayısıyla herkesin mutlu olduğu, huzur içinde yaşadığı bir Türkiye’yi inşa etmek istiyoruz. Asıl hedefimiz bu. Bu hedeften asla ama asla vazgeçmeyeceğiz. Bunu bilmenizi istiyorum.
2015 yılından bu yana söylüyorum. Ramazan ve Kurban Bayramı’nda emeklilere asgari ücret kadar ikramiye vereceğiz. Önce itiraz ettiler, parayı nereden bulacaksın dediler. 50 tane laf söylediler sonra baktılar Bay Kemal haklı, ikramiye vermeye başladılar. Ama düşük verdiler. Miktarı düşük bulunca biraz artırmışlardı, sonra biraz daha artırdılar. Benim sözüm sözdür. Emekliye Ramazan Bayramı’nda ve Kurban Bayramı’nda asgari ücret kadar bir ikramiye vereceğiz. Önümüzde Kurban Bayramı var. Seçimlerden sonra Allah nasip eder de gelince bankada her emeklinin hesabında 15 bin lira olduğunu göreceksiniz.
5’Lİ ÇETEYE PARA VAR AMA
EMEKLİYE PARA GELİNCE YOK
Parayı nereden bulacaksın diye soruyorlar. Sen 5’li çeteye para bulurken emekliye para bulamıyorsun. 5’li çeteye para var ama emekliye para gelince yok. O parayı söke söke alacağım; emekliye, işçiye, alın teri dökene vereceğim. Biz onlar gibi değiliz. Biz mütevazi yaşamayı bilen insanlarız. Biz de sizin gibi insanız. Biz çocuklarımızı bedelli askerliğe göndermedik. Garibanın çocuğu nasıl gidip askerlik yapıyorsa Bay Kemal’in de çocuğu gidip askerlik yapsın. Bizim düşüncemiz odur. Siyasetçinin halka örnek olması lazım. O yüzden ahlaklı, erdemli, bilgili bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz. Bu mücadeleyi mutlaka ama mutlaka kazanacağız. Beraber kazanacağız.
418 milyar dolar devleti soydular. Bu parayı götürdüler. Bu para çalınmasaydı şu soruya rahatlıkla cevap verebilirlerdi. ‘Bu can bu bedende kaldıkça papazı vermem’ diyordu ya ne oldu? Para yok, kasa boş, papazı götürüp teslim ettiler. Güçlü olursanız meydan okuyabilirsiniz. Güçlü olursanız bu ülkenin hakkını savunabilirsiniz. Paraları başka yerlere kaptırmışsanız, birilerinin telkininin dışına çıkmıyorsanız sizin bu ülkeye faydanız olmaz. Yine kalktılar söylediler: ‘Beni kızdırma, senin mal varlığını araştırırım’ dedi. Tek bir cümle dahil kullanılmadı. Oysa Bay Kemal ne derdi? Mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz derdi. Onun için diyorum 418 milyar dolarlık bir malı götürdüler. Sanıyorlar ki paraları başka ülkeye götürdüler. Bay Kemal bu paraların nerede olduğunu son kuruşuna kadar biliyor. O paraların tamamını bu ülkeye getireceğim. O paralar 5’li çetenin, uyuşturucu baronlarının paraları değil; 85 milyonun alın teridir. Çalındı, alacağım ve getireceğim.
Hakkı, hukuku ve adaleti getireceğim. Hiç endişe etmeyin. Bakın gencecik evlatlarımız üniversiteyi bitiriyor ve işsiz kalıyor. Bunların sayısı milyonları buluyor. Anne evladının yüzüne bakıyor, baba yüzüne bakamıyor. Çünkü baba da işsiz, evlat da işsiz. Evde para yok. İmkanlar son derece sınırlı. Dolayısıyla bu tabloyu düzeltmemiz lazım. Evlatlarımızın iş sahibi olması lazım. Çalışıyorlar, KPSS’ye giriyor yüksek puan alıyor ancak sözlüde eliyorlar. Sözlüyü tamamen kaldıracağım. KPSS’de başarılı olacaksınız ve atamanız hemen yapılacak. Torpili bitireceğiz. Dayın varsa giriyorsun ama garibanın dayısı yok. Sahipsiz mi olacak asla. Onun sahibi Bay Kemal olacak. Bütün garibanların sahibi Bay Kemal olacak.
“EN GEÇ 2 YIL İÇERİSİNDE BÜTÜN SURİYELİ
KARDEŞİMİZİ ÜLKELERİNE YOLLAYACAĞIZ”
Suriyeli kardeşlerimiz Türkiye’yi yolgeçen hanına döndürdüler. Sınır diye bir şey kalmadı. İpini koparan Türkiye’ye geliyor. Afganistan’dan, Suriye’den, Afrika’dan, Irak’tan geliyor. Sanki bu ülkenin sınırı yok. Sınıra gidin orada ‘Hudut namustur’ yazar. Hudut namustur, bunlar yolgeçen hanına döndürdüler. 3 milyon 600 bin Suriyeli kardeşimiz var. Söyledim en geç 2 yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşimizi ülkelerine yollayacağız. Çok açık ve net. Gönderemezsin diyorlar. Bay Kemal gönderecek. Buradaki Suriyeliler ile de görüştüm, nasıl göndereceğimi onlara da anlattım. Dediler ki ‘siz bu şartları sağlarsanız biz kendi memleketimize gideriz.’ Biz onların tamamını yapacağız. Türkiye yolgeçen hanı olmayacak. Türkiye; onurlu ve güçlü bir ülkedir. Türkiye, 3 milyon 600 bin sığınmacıya baktı ama bitti kardeşim ya. Yazıktır günahtır. Bizim evlatlarımız işsiz. Onların işi, gücü olması lazım. Asgari ücretin yarısıyla çalışıyorlar. Onlara da yazık günah. Onları memleketlerine uğurlayacağız ve onlarla barışacağız. Hiç ama hiç endişe etmeyin. Bay Kemal sözünden dönmez. Ne pahasına olursa olsun. Ne söz verdiysem hepsini tutacağım. Hiç kimsenin başını öne eğdirmeyeceğim. Hepimiz göklere ve ufka bakacağız. Ağaçların yeni açmış çiçeklerine bakacağız. Baharın güzelliklerine bakacağız. O nedenle ülkemize baharlar gelecek diyoruz. Bizim baharlara ihtiyacımız var.
Kuva-i Milliye Meydanı’ndayız. Bizim 6 okumuzdan biri de milliyetçiliktir. Bizim milliyetçiliğimizi sorgulamaya kalkıyorlar. Sorgulamaya kalkanların ne olduklarını anlatayım size. Tank palet fabrikası ordunun en büyük fabrikalarından birisidir. Değeri 20 milyar dolardır. Katar ordusuna peşkeş çektiler. Verdiler oraya. Kuva-i Milliye Meydanı’nda söz veriyorum. Tank palet fabrikasını geri alacağım ve şanlı ordumuza vereceğim. Onlar yapamıyorlar. Sözde biz milliyetçi değiliz, onlar daha milliyetçi. Sen kalkacaksın üç beş kuruş için dileneceksin. Bay Kemal kimseye dilenmez. Türkiye’nin onuru ve şerefi vardır. Düne kadar hakaret ettiğin adamın ayağına gidiyorsun. Niye gidiyorsun, gitmeyeceksin.
Suriye’de 34 askerimiz şehit edildi. 2 gün sonra Erdoğan Putin’e gitti. Orada bekletildi. Putin kronometreyi açtı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı kapısında ne kadar beklettiğini tüm dünyaya gösterdi. Sonra kapıyı açtı ve otur konuşabilirsin dedi. Bu mu dünya lideri. Bu mu Türkiye’nin itibarını korumak. Şehit olan bizim askerimiz. Vuran Rusya. Eğer özür dilemesi gereken varsa Rusya’nın özür dilemesi lazım. Sizin askerlerinizi şehit ettik kusura bakmayın demesi lazım. Tazminat ödemesi lazım. Bütün bunları unuttular. Putin’in ayağına gitti, yalvardı yakardı Türkiye’ye geldi. Şimdi soruyorum bu mu milliyetçilik? Allah aşkına geçmişte Ak Parti’ye oy veren vatandaşlarımın vicdanlarına soruyorum. Bu mudur milliyetçilik.
YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Yeni bir sayfayı açmak zorundayız. Beraber birlikte olmak zorundayız. Kadını, erkeği, yaşlısı, genci birlikte olmak zorundayız. Türkiye’yi içine düştüğü badireden çekip çıkarmak zorundayız. Saygın bir ülke yapmak zorundayız. Üretmek zorundayız. Bakın ben Şanlıurfa’da dedim ki ‘Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bize verin, bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz.’ Bağırdılar, elinden tutan mı var yap dediler yaptık. Denizli’nin Bozkurt ilçesinde bir kadın belediye başkanımız var. Kurdu güneş panellerini elektrik üretiyor ve çiftçiye bedava veriyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi de aynısını yapıyor. Bizim için önemli olan bu ülkenin çıkarları. Dışarıdan elektrik üretmek için petrol getiriyorsun, dolar kaybediyorsun. Allah’ın güneşi bedava. Söyledim yine söylüyorum: “Şanlıurfa’da başladık şimdi bütün Türkiye’de çiftçiye elektriği ücretsiz vereceğiz.” Alacaklar, kullanacaklar ücret ödemeyecekler. Artan elektriği enterkonnekte sistemi içinde satacaksınız. Çiftçilerin kooperatifleri de oradan gelir elde edecek. Türkiye zengin bir ülke. Yeter ki ne yapacağınızı bilin.
Bu kardeşiniz tam 27 yıl devlette çalıştı. Bunun ağırlığı Maliye Bakanlığı’nda. Bütçe nasıl yapılır, savurganlıkla nasıl mücadele edilir diye bütün hayatım böyle geçti. Göreceksiniz savurganlık bitecek.
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı 16 uçak var. 16’sını da satacağım ve yangın söndürme uçakları satın alacağım. Orman yangınlarını söndüreceğiz. Ormanımız yanarken canlılar da orada gidiyor. Bunlarda vicdan yok. Orman yangınlarını söndürecek uçak bulamadılar. 16 uçağı satacağım ve orman yangınlarını söndürmek için yeni uçak filoları oluşturacağız. Bunu Türk Hava Kurumu’na vereceğiz. Türk Hava Kurumu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bir kuruluştur. O kuruluş orman yangınlarında bir numaralı kuruluş olarak yerini alacak.
Ayrıca Kızılay’ı da düzelteceğiz. O da kadim bir kuruluştur. Çadır işini bırakacağız. Onun başındaki adamları bir tarafa alacağız. 7 yerden maaş alma dönemini bitireceğiz. Gencecik pırıl pırıl evlatlarımız işsiz gezerken o kadar maaş alıyorlar. Bunu bitireceğiz” dedi.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.