Train to Busan: 2016'nın büyük hiti ve sosyal eleştirinin gücü

2016 yılında vizyona giren Train to Busan, zombi türüne yeni bir soluk getirdi ve o yılın en iyi filmlerinden biri olarak kabul edildi. Yönetmen Yeon Sang-ho, filmin vizyona girdiği an özel bir şey başardığını anlamış gibiydi. Film, Güney Kore sinemalarında büyük bir etki yarattı ve yalnızca bir ay sonra, Sang-ho bu başarıyı bir adım daha ileri götürerek Seoul Station adlı animasyon ön bölümünü yayınladı.

Eylül AKGÖKÇE
Eylül AKGÖKÇE Tüm Haberleri

Seoul Station ve Zombi Salgınının Başlangıcı
Seoul Station, eski bir seks işçisi olan Hye-sun’un hayatını merkezine alıyor. Hye-sun, erkek arkadaşı Ki-woong’dan ayrılmadan önce birçok zorlukla mücadele eden bir karakterdir. İkili, Hye-sun’un babasıyla birlikte, enfekte olmuş şehirde hayatta kalmak ve birbirlerini bulmak için mücadele ederler. Sang-ho, Seoul Station ile aynı zamanda sosyal eleştirinin de kapılarını aralıyor. Bu film, selefi Train to Busan gibi benzer temalara değinmek yerine, Güney Kore toplumunun daha geniş bir perspektiften nasıl işlediğine odaklanıyor.

Güney Kore Toplumuna Geniş Bir Bakış
Train to Busanın dikkat çeken yanlarından biri, sosyal sorunları ve hümanist fikirleri ele almasıydı. Özellikle tükenmişlik, ekonomik sınıf farklılıkları ve sevdikleriniz için fedakarlık yapma gibi konular, küçük ama derinlemesine işlenmiş karakterler aracılığıyla izleyiciye sunulmuştu. Seoul Station, bu güçlü yazım tarzını koruyor, ancak selefini tekrarlamıyor. Bunun yerine, hikayeyi sadece birkaç karakterin etrafında dönmekten çıkararak Seul ve Güney Kore'nin daha geniş bir resmini çiziyor.

Toplumsal Eleştirinin Gücü ve Hye-sun'un Mücadelesi
Film, ilk zombi saldırısını yaklaşık 20 dakikalık bir sürede gösteriyor. Ancak bu süre zarfında, Seul şehri ve hükümet yetkililerinin özellikle evsizlere karşı nasıl küçümseyici davrandığına tanık oluyoruz. Ana karakter Hye-sun, zombi salgınından haberdar olmadan önce eski bir seks işçisi olarak yaşadığı mücadelelere odaklanıyor. Parasızlık, sevgilisi tarafından baskı altında tutulmak ve toplumun kendisine bakış açısı, Hye-sun’un hayatını daha da zorlaştırıyor.

Hye-sun'un karşılaştığı bu sorunlar, hükümetin vatandaşlarını zombi salgınına yakalanmadan çok önce hayal kırıklığına uğrattığını açıkça ortaya koyuyor. Hye-sun, bir seks işçisi olarak toplumun alt tabakalarında yer alsa da, evsizlerden daha kurtarılmaya değer olduğunu ima ediyor. Ancak bu düşünce, Hye-sun’un sınıf hiyerarşisine nasıl derinlemesine inandığını gösteriyor. Film, evsizleri toplumsal bir sorun olarak ele alıyor ve Hye-sun’un bu insanlar arasında kendisini üstün görmesi, filmde dikkat çekici bir toplumsal eleştiri unsuru olarak öne çıkıyor.

Seoul Station'ın Derin Temaları ve Karakter Analizleri
Seoul Station, Busan’a giden yolun hikayesini anlatan bir ön bölüm olarak karakterlerinin trajik sonlarını gözler önüne seriyor. Seul şehri neredeyse tamamen zombiler tarafından ele geçirilmiş durumda ve film, karakterlerinin bu zorlu durumlarla nasıl başa çıktığını izleyiciye aktarıyor. Film, Train to Busan ile kıyaslandığında daha kasvetli bir izleme deneyimi sunsa da, toplumsal eleştirisi ve gerçekçi karakterleri ile Yeon Sang-ho’nun sinematik dünyasına değerli bir katkı sağlıyor.

09 Ağu 2024 - 13:45 - Kültür & Sanat

Muhabir  Eylül Akgökçe


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.