The Last Front: Beklentileri karşılamayan bir savaş draması

Yanlış Kadro, Yanlış Aksanlar
Film, Belçika'nın savaş sırasında yaşadığı deneyimi ele alırken, başrolde İngiliz ve İskoç oyuncuların yer alması büyük bir hata olmuş. Anlatılan hikaye ile oyuncuların aksanları arasındaki uyumsuzluk, izleyicinin filme dalmasını sürekli olarak engelliyor. Özellikle Belçika'nın kendi film endüstrisinin gelişmişliği göz önüne alındığında, neden yerel oyuncuların tercih edilmediğini anlamak zor. Bu yanlış seçim, filmin duygusal derinliğini kaybetmesine neden oluyor ve Belçika ile Almanya dillerine yönelik kullanılan aksanlar da alaycı bir ton yaratıyor.

Hikayenin Kalbinde: Lambert Ailesi
The Last Front filminin ilk yarım saati, izleyiciyi Lambert ailesiyle tanıştırarak güçlü bir başlangıç yapıyor. Iain Glen’in canlandırdığı Leonard Lambert, Belçika'nın pastoral bir köyünde yaşayan bir çiftçi ailesinin patriği. Leonard'ın oğlu Adrien (James Downie) ile Dr. Janssen’in kızı Louise (Sasha Luss) arasındaki yasak aşk ilişkisi, Leonard’ın ölen karısına olan sevgisiyle birleştiğinde filmin dramatik yapısını güçlendiriyor. Adrien ve kız kardeşi Johanna (Emma Dupont) arasındaki kardeşlik dinamikleri de başarılı bir şekilde işleniyor. Ancak bu umut verici başlangıca rağmen, filmin devamı ne yazık ki bu çizgiyi koruyamıyor.

Karikatürize Edilmiş Düşmanlar
Filmin zayıf noktalarından biri de Alman ordusundaki karakterlerin derinlikten yoksun oluşu. Komutan Maximillian (Philippe Brenninkmeyer) ve oğlu Teğmen Laurentz (Joe Anderson) arasındaki ilişki, yüzeyde etkileyici görünse de, karakterler karikatürize edilmiş durumda. Savaşın bu kadar erken döneminde "kötü adamlar" içindeki rahatsız edici ikiliği oluşturmada başarısız olan film, düşmanlarını karikatürize ederek izleyicinin duygusal bağlantısını zayıflatıyor.

Diyaloglarda Felsefi Çıkmazlar
Film boyunca yer alan diyaloglar, savaşın dehşetini ve karakterlerin içsel çatışmalarını yansıtmak yerine, klişe felsefi söylemlerle dolu. Özellikle Sasha Luss'un karakterine verilen üçüncü perde monoloğu, filmin duygusal yoğunluğunu baltalayan bir başka zayıf nokta. Iain Glen'in canlandırdığı Leonard'ın ölen karısıyla ilgili son sahneleri de, filmin genel temasıyla uyumsuz ve gereksiz bir şekilde uzatılmış.

Görsel Estetik Ama İçerik Eksik
Hayet-Kerknawi, görsel olarak çarpıcı sahneler yaratma konusunda yetenekli olsa da, The Last Front filminde bu estetik, içeriğin eksikliğini gizlemeye yetmiyor. Güzel çekimlerin ötesine geçip anlamlı bir anlatı oluşturma konusunda yetersiz kalıyor. Mükemmel oyuncu kadrosuna rağmen, senaryonun ve hikayenin eksiklikleri filmin başarısını engelliyor.

Kaçırılmış Bir Fırsat
The Last Front, stilistik seçimleri ve içerik eksikliğiyle boğuşurken, izlenebilir bir savaş draması olma potansiyelini taşıyor. Ancak, savaşın insani dramını yakalamada başarısız oluyor ve sonuç olarak, sadece görsel olarak etkileyici ama duygusal derinlikten yoksun bir film olarak kalıyor. Iain Glen'in başrolde güçlü bir performans sergilemesine rağmen, film ne yazık ki bekleneni veremiyor.