Akşener, İYİ Parti kuruluşunun 6. yılında Türk Halkı'na seslendi
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti'nin 6. Kuruluş Yıl Dönümü'nde tüm partililere ve Türk Halkına hitap eden bir konuşma yaptı. Akşener konuşmanın genelinde 29 Ekim, Cumhuriyet ve Atatürk vurgusu yaptı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener konuşmasında;
"Hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler;
Türkiye’nin dört bir yanından gelip, bugün burada bizimle olan,
Türkiye’nin, iyi ve cesur evlatları, değerli dava arkadaşlarım;
Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
İYİ Parti’mizin, altıncı kuruluş yıldönümü etkinliğine,
hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Sözlerimin başında;
İYİ Parti’mizi, 6’ncı yaşına taşıyıp,
Bu uğurda, gece gündüz çalışan, teşkilatlarımıza;
Kar, kış, sıcak demeden, üye stantlarında bekleyen, gençlerimize;
ev ziyaretleriyle, çalmadık kapı bırakmayan kadınlarımıza;
maddi manevi, desteklerini esirgemeyen üyelerimize, gönüllülerimize;
ve elbette, aziz milletimize, yürekten teşekkür ediyorum.
Kurulduktan, tam 6 yıl sonra;
İYİ Parti’yi;
Türk siyasetinin, nefes odasına,
Türk milletinin, gür sesine,
Tüm çıkar odaklarının da, korkulu rüyasına dönüştüren,
siz dava arkadaşlarıma, teşekkür ediyorum.
Cumhuriyetimizin, yeni yüzyılına girerken;
Kör hırslarla tehlikeye atılan, geleceğimize;
Liyakatsiz ellerle tahrip edilen, devlet geleneklerimize;
Kıymeti bilinmeyen, Cumhuriyet değerlerimize;
sahip çıkan tüm İYİ Partililere, teşekkür ediyorum.
Allah, her birinizin, emeklerinden razı olsun.
Bin bir zorlukla, partimizi bugünlere taşıdınız.
Sağ olun, var olun.
Büyük Türk milleti;
Bugün;
Büyük bir demokrasi mücadelesinin;
Ülkemizdeki adaletsizliğe, meydan okuyan, şanlı bir itirazın;
millet ve memleket davasına, imanla yürüdüğümüz, kutlu bir yolun;
en önemli dönemeçlerinden birindeyiz.
Bugün;
Türkiye’nin kaderini, şahsi hırslarına bağlayanlara karşı;
Türk milletinin iradesini, hiçe sayanlara karşı;
Cumhuriyet değerlerimizi, yok etmeye çalışanlara karşı;
85 milyon adına gösterdiğimiz,
millî ve demokratik duruşun, 6’ncı yıl dönümündeyiz.
Evet.
İYİ Parti bugün, 6 yaşında!
“6 ay dayanmaz.” diyenlere inat;
dimdik ayaktayız ve 6 yaşındayız!
Dağılmamızı, parçalanmamızı, yok olmamızı isteyenlere inat;
kocaman bir aileyiz ve 6 yaşındayız!
Pes etmemizi, sinmemizi, vazgeçmemizi bekleyenlere inat,
ilk günkü azim ve cesaretimizle,
bugün, burada, bu salondayız ve 6 yaşındayız!
Biz, bu 6 yılı, hiç de kolay geçirmedik.
Birileri gibi, yan gelip yatmadık;
memleketimizi, köşe bucak gezdik.
Birileri gibi, koltuk döşemesi eskitmedik;
yağan kara, kavuran sıcağa aldırmadan,
ayakkabılarımızı eskittik.
Birileri gibi, sırça köşklere kapanmadık;
ev ev, dükkan dükkan dolaştık, dert dinledik.
Birileri gibi, milletimize üstten bakmadık;
çilesine ortak olduk…
Bize salon vermediler, sokaklarda yürüdük.
Elektriklerimizi kestiler, fener ışığında toplandık.
Mikrofonlarımızı aldılar, megafondan konuştuk.
Yeri geldi, kürsümüz bile olmadı;
ama pes etmedik, meyve kasalarına, sandalye tepelerine çıktık,
yine de milletimizle buluştuk.
“Herkes duyacak, herkes bilecek;
Milletin gerçekleri, daha fazla saklanamaz!” dedik.
“Milletin sesi, daha fazla bastırılamaz!” dedik.
“Milletin derdi, daha fazla çözümsüz kalamaz!” dedik.
Kara kışa, kor ateşe direndik.
Yalanlara, iftiralara, göğüs gerdik.
Eğilmedik, bükülmedik, korkmadık, çekinmedik.
Çünkü bizim, bu yolda;
kaybedecek hiçbir şeyimiz olmadı!
Milletimizin teveccühüne, mazhar olmak dışında,
hiçbir gayretimiz olmadı!
Memleketimiz için koyduğumuz, hedefin dışında,
hiçbir hedefimiz olmadı!
Mesela;
Bizim hiç;
Yapışıp kaldığımız koltuklarımız olmadı!
Mesela;
Bizim hiç;
Rant arsızı şakşakçılarımız olmadı!
Mesela;
Bizim hiç;
Algıyla, yalanla, iftirayla, propaganda yapan medyamız olmadı!
Mesela;
Bizim hiç;
Koltuk peşinde pazarlıklarımız,
Makam peşinde tavizlerimiz,
Mevki peşinde dostluklarımız da olmadı!
ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ, OLMADI!
İYİ Kİ DE OLMADI!
İşte biz, bugünlere, böyle geldik.
Milletimizin desteği, inancı ve sevgisi dışında,
hiçbir şeyimiz olmadan geldik.
O yüzden;
Sıklıkla söylerim;
Bugün, burada, bir kez daha söylüyorum:
Bu partiyi, biz kurmadık.
Bu partiyi, milletimiz kurdu.
Biz sadece, tabelayı astık…
Evet;
Bu partiyi, milletimizin iradesi kurdu.
Biz de her daim, o irade nerede dur derse, orada durduk.
Hem de çelik gibi, dimdik durduk!
Değerli dava arkadaşlarım;
O nedenledir ki;
Kurulduğumuz günden bu yana;
yoğun bir taarruzla, karşı karşıyayız.
İftiranın, çamurun, yalanın, haddi hesabı yok…
Ama sebep belli…
Bugün, özellikle de seçimlere, tek başımıza girme kararımızdan sonra;
iktidarından muhalefetine, birçok muhtereme sorsak;
“Şu an Türkiye’de olmasını istemediğiniz siyasi parti hangisidir?” desek;
Hiç şüphesiz;
hepsi bir ağızdan, “İYİ Parti” diye cevap verirler.
Ama boşuna uğraşıyorlar.
Biz, bugüne kadar, nasıl ayakta kaldıysak;
evelallah, milletimizin teveccühüyle,
bugünden sonra da, kaya gibi durmaya devam edeceğiz!
Şunu herkes, çok iyi bilsin ki;
İYİ Parti, Türkiye’de, uzun zaman sonra,
umudu yeniden yeşerten partidir.
Tüm öğrenilmiş çaresizliklere,
seçenek diye ambalajlanan, tüm dayatmalara karşı;
ısrarla, inatla mücadele eden, tek partidir!
Ve;
İki ayrı yandan çekiştirilip,
birbirinin karşısına dikilen milletimizin,
barışma ve kucaklaşma yuvası, İYİ Parti’dir!
Her türlü zorluğa, her türlü engele rağmen;
hızla büyüyen bir siyasi parti olarak;
elbette, Türkiye’yi de büyüteceğiz!
Her türlü saldırıya rağmen;
başını dik tutan bir parti olarak;
elbette, Türkiye’nin de, başını dik tutacağız!
Türlü entrikalara, türlü kumpaslara karşı,
kendini koruyan bir parti olarak;
elbette, Türkiye’yi de,
entrikalara, kumpaslara karşı koruyacağız!
Toplumun farklı kesimlerini,
kendi çatısı altında buluşturan bir parti olarak;
elbette, Türkiye’yi de barıştıracak,
yeniden huzuru getireceğiz!
Kendini, sürekli yenileyen ve geliştiren bir parti olarak;
Elbette, Türk siyasetini de, yenileyeceğiz, geliştireceğiz!
Türkiye’nin iyi ve cesur evlatları;
Biz İYİ Parti’yi, bundan tam 6 yıl önce;
Yozlaşmış bir iktidarla,
tükenmiş bir muhalefet arasına sıkıştırılan milletimize,
nefes aldırmak için kurduk.
Geri geri koşanların;
Statükodan beslenenlerin;
Koltuğuna yapışıp kalanların;
Türkiye’ye verecek hiçbir şeyleri olmadığını,
bildiğimiz için kurduk.
Türk milletinin, tarihin her döneminde,
memleket, her dara düştüğünde,
ortaya koyduğu, o çelikten iradeyi,
o gün, yeniden gördüğümüz için kurduk.
Ergenekon’da,
Demirden dağları eritip, yeni bir yol açan irade,
aynı iradeydi!
Malazgirt’te,
300 bin kişilik orduya karşı, 27 bin askeriyle,
Anadolu’ya doğru, yeni bir yol açan irade,
aynı iradeydi!
Bir yanda, cehle;
diğer yanda, kahre direnirken;
“Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyerek,
Hürriyete doğru, yeni bir yol açan irade,
aynı iradeydi!
Zalimin zulmüne de, mücrimin gücüne de boyun eğmeyen;
“Ya istiklal, ya ölüm!” diyerek,
İstiklale doğru, yeni bir yol açan irade,
aynı iradeydi!
Ne Sevr’in işgaline,
Ne de manda ve himayeye razı gelmeyip;
yedi düvele karşı,
İstikbale doğru, yeni bir yol açan irade,
aynı iradeydi!
Küstah dayatmalara karşı;
“Gerekirse yeni bir dünya kurulur.” diyerek,
kendi yolunu kendi açan da, yine aynı iradeydi!
İşte biz de, İYİ Parti olarak;
İlhamımızı, bu iradeden alıyoruz!
Cesaretimizi, milletimizden alıyoruz!
Kararlılığımızı, tarihimizden alıyoruz!
Geçmişten aldığımız dersleri;
geleceğimiz için bir pusula olarak,
sımsıkı elimizde tutuyoruz!
Değerli dava arkadaşlarım;
Türk Milleti, o kutlu iradeyi,
bugün de, yeniden ortaya koyuyor.
Ancak, milletimizin tek beklentisi, iktidar değişimi değil.
Türkiye’deki siyasi anlayışın, topyekûn değişmesini istiyor.
Çünkü bugüne kadar,
küçük hesaplar peşinde yapılan, ucuz siyaset yüzünden,
hep milletimiz kaybetti.
Hem iktidarın, hem de muhalefetin, eşrafı kazandı;
her defasında, milletimiz kaybetti.
Bizim, 6 yıldır, her fırsatta dile getirdiğimiz gerçekler,
teker teker, önümüze çıktı;
olan da, her seferinde, milletimize oldu…
Biz, İYİ Parti olarak;
Milletimizin, bu haklı talebine;
Bu haklı beklentisine;
Bu karşı konulmaz iradeye;
kayıtsız kalamayız.
Görmezden gelemeyiz.
Üç maymunu oynayarak, o ucuz siyaseti yapamayız.
Ülkemizin, bugün içinde bulunduğu durum;
düpedüz bir demokrasi krizidir.
Yeni bir düzen kurulmadan da,
bu krizin aşılması, mümkün değildir.
İşte biz;
o yeni düzene giden, yolu açıyoruz!
Bu yeni yolun, ilk adımı olarak da;
aynı hataları tekrarlayarak, yeni sonuçlar beklemenin,
beyhude olduğunun bilinciyle;
önümüzdeki seçimlere, hür ve müstakil olarak,
tek başımıza giriyoruz!
Birilerine kazandırmak ya da kaybettirmek için değil;
Biz; milletimizle birlikte,
Ve sadece, milletimize kazandırmak için yola çıkıyoruz!
Hem, 2024’te başarı sağlamayı;
Hem de, 2028’e uzanan, bir büyük toplumsal değişim rüzgarını;
sadece ve sadece, milletimizle birlikte oluşturmak için,
yola çıkıyoruz!
Aziz milletim;
Hakiki yenilik, her zaman, öze dönerek başlar.
Biz de, Türk siyasetinin, yeni düzenine açılacak bu yolu;
Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına, yakışır bir şekilde yürüyeceğiz.
Bu sebeple de;
Bugüne kadar hoyratça tahrip edilen, içi boşaltılan,
ve şahsi amaçlar uğruna çarpıtılan, öz değerlerimizi,
herkese yeniden hatırlatacağız!
Çünkü, ne yazık ki;
milletimizi, iki yumruk arasında sıkıştırıp,
konforlu bir siyasetin peşine düşenler;
bizi biz yapan değerlerimizi de,
kendi ikballerini korumak için,
yozlaştırmaktan geri durmadılar.
Biliyorsunuz, yarın, 29 Ekim.
Cumhuriyetimizin Bayramı…
Bir büyük destanın, bir büyük zaferin,
bir büyük mücadelenin, şanlı sonucunun,
yüzüncü yılı…
Atatürk'ümüzün, ilelebet payidar kalması için,
bizlere miras bıraktığı, en büyük eseri olan Cumhuriyetimizin,
yüzüncü yılı…
Peki, bundan 100 yıl önce, bin bir zorlukla kurulan,
Cumhuriyetimizi ve değerlerini,
bugün gerçekten yaşatabiliyor muyuz?
Türk siyasetinin, içinde bulunduğu mevcut durumda;
Cumhuriyet’e, gerçekten sahip çıkıyor muyuz?
Maalesef hayır!
Bir taraf;
Cumhuriyete karşı, acayip bir alerji duyuyor.
29 Ekim’in kutlanmasından bile, rahatsız oluyor.
Cumhuriyetimizi;
ellerini, kollarını bağlayan bir pranga;
aşmaları gereken, bir engel olarak görüyor.
Bu yüzden;
“Narkoz odası”, “devre arası” olarak nitelendirip,
her fırsatta nefretini, dışa vuruyor.
Hatta;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün olmadığı,
bir Cumhuriyet resmi çizecek,
alternatif bir Cumhuriyet hikayesi yazacak kadar da,
yoldan çıkıyor.
Diğer taraf ise;
Cumhuriyete ve değerlerine,
sadakat duygusuyla değil;
sahiplik hissiyle hareket ediyor.
Cumhuriyeti, kendi tapulu mülkü gibi görüyor.
Her cümlesine mutlaka;
“Cumhuriyet’i biz kurduk.” diyerek başlayıp;
şahsi hırslarına, çıkarlarına ve hatalarına,
meşruiyet kazandırmak için, Cumhuriyeti kullanıyor.
Hâlbuki Cumhuriyet;
Ne çiğ bir zihniyetin kinine,
Ne de sığ bir zihniyetin hırslarına,
mahkum edilecek kadar değersiz değildir.
Asla yok sayılamayacak, asla dokunulamayacak,
en temel değerimizdir.
Eşit, şerefli ve müreffeh bir yaşamı,
her birimiz için, mümkün kılan kanatlarımızdır.
Ve Cumhuriyeti, bir siyasi parti kurmamıştır.
Cumhuriyeti;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün liderliğinde,
topyekûn olarak, yüce Türk milleti kurmuştur!
Dolayısıyla;
Cumhuriyetimiz, şuna buna değil, bizzat milletimize aittir.
Cumhuriyetimiz, kerameti kendinden menkul nobranların değil,
bu milletin tüm evlatlarınındır;
yani hepimizindir.
Peki, aynı çerçevede, bir diğer temel değerimiz olan;
demokrasiye nasıl bakılıyor dersiniz?
O da aynı şekilde, ikiye bölünüyor.
Bir taraf;
Demokrasiyi, işine geldiğinde binip,
işine gelmediğinde indiği, bir tramvay olarak görürken;
Diğer taraf ise;
Milletin ve memleketin birliğine yönelik, her türlü kötülüğe,
kalkan olarak, demokrasiyi kullanıyor.
Hâlbuki demokrasi;
Ne iktidarı korumak,
ne de kirli ajandaları perdelemek için kullanılacak, bir araç değildir.
Demokrasi;
Ancak ve ancak millet için, milletle beraber,
ve millete doğru yönelen, asil bir amaçtır.
Bireyin, ailenin ve nihayetinde toplumun,
birbirine düşman olmadan, huzurla yaşayabileceği,
sokaklarında, caddelerinde, çarşı ve pazarlarında,
yüzünün de, yüreğinin de, kararmadan dolaşabileceği bir düzendir.
Hürriyet için de durum pek farklı değil:
Bir taraf;
Kurduğu istibdat düzenini,
bir hürriyet mücadelesi olarak pazarlıyor.
Bu mücadeleden dolayı da;
Kendisinden farklı düşünenleri,
tutuklamayı, susturmayı ve bastırmayı,
meşru görüyor.
Diğer taraf ise;
Sınırlarını ve boyutunu kendisi belirlediği şekilde;
işine geldiği müddetçe;
ve sadece, kendisine boyun eğme şartıyla;
hürriyetin, “yılmaz” savunuculuğu yapıyor…
Hâlbuki hürriyet;
bir millî ruhtur!
Hiçbir ferdin ya da grubun, gölgeleyemeyeceği,
şanlı bir davadır!
Türk Devleti’nin kutlu mirasıdır!
Türk Milleti’nin, en helal hakkıdır!
Ve hürriyet;
Ne, kendi düzenini koruma bahanesiyle;
tel örgülere, kelepçelere ve prangalara,
meşruiyet kazandıracak bir aparat;
ne de, birilerinin icazetine tabi, bir lütuf değildir!
İYİ Parti var oldukça da, olmayacaktır!
Türkiye’nin iyi ve cesur insanları;
Ülkemizin içinde bulunduğu bu kutuplaşma ikliminden,
elbette milliyetçilik de payını alıyor.
Hatta kutup siyasetinin, içini boşaltmaya kalktığı,
son dönemlerdeki, en gözde kavram,
Türk Milliyeçiliği’dir diyebiliriz…
Tüm değerlerimizi, teker teker dejenere ettiler,
şimdi de, sıra gelmiş milliyetçiliğimize…
Bir taraf;
Daha, Türklüğe olan düşmanlığını bile gizleyemezken;
Bir yandan, meydanlarda utanmadan, milliyetçilik nutukları atıp;
Diğer yandan da, mevzu zülfü yâre dokunduğunda;
milliyetçiliği, “suç” unsuru sayıyor.
Diğer taraf ise, milliyetçiliğe;
işine geldiğinde, “Aslında biz de milliyetçiyiz.” diyerek kullanıp,
işine gelmediğindeyse, faşist ilan ederek, buruşturup atabileceği,
kendi ayıplarını temizlediği sürece kullanışlı olan,
bir kağıt havlu muamelesi yapıyor.
Hâlbuki Türk milliyetçiliği;
Ne, Türk demekten korkanlar için,
bir “acil durumda basınız” butonu;
Ne de, popülist amaçlar için, seçim dönemlerinde başvurulacak,
bir kulüp üyeliği değildir!
Türk milliyetçiliğin tapusu, Türk milletine aittir.
Bu yüzden, her şeyden önce;
Türk milletini çok sevmek gerekir.
Çünkü milliyetçilik;
duygu ister, gönül ister, samimiyet ister.
Kendi vatanına, kendi toprağına, kazandırma arzusu ister.
Fikirleri aksiyona dönüştürme, kabiliyeti ister.
Yani;
Kuru söylemlerle, kürsü şovlarıyla milliyetçi olunmaz;
Mustafa Kemal gibi, eylemle milliyetçi olunur!
Değerli dava arkadaşlarım;
Türk siyasetinin içine saplandığı bu iklimde;
En temel değerlerimizden olan,
Devlete bakış bile, ayrışıyor.
Bir taraf;
Devleti, kendi tapulu mülkü görüp;
Devletin gücünü, millete hizmet etmek için değil;
Millete zulmetmek için kullanırken;
Diğer taraf ise;
Her şeyin mübah olduğu, kirli bir rekabetin,
mücadele zemini olarak görüyor.
Bu yüzden de, devlete yönelen tehditlerden bile,
siyasi rant çıkarma gafletine düşüyor.
Yani;
yangın söndürmenin değil;
yangından mal kaçırmanın peşinde koşuyor.
Hâlbuki devlet,
bir kişinin ya da bir grubun değil, milletin devletidir.
Türk Milleti, devletsiz olmaz.
Ve Türk Devleti;
suni kayıkçı kavgalarının,
üzerinde şımarıkça yapılacağı bir mecra değildir.
Çünkü biz, devletimize kavuşmak için;
Kadınıyla, erkeğiyle,
Yaşlısıyla, genciyle,
Atamızın liderliğinde, hep birlikte, çok çetin bir mücadele verdik.
O yüzden de, bugün;
birilerinin gelip;
bu mücadeleyi değersizleştirerek;
devletimizi yozlaştırmasına da, düşmanlaştırmasına da,
izin vermeyiz!
Asla da izin vermeyeceğiz!
Aziz milletim;
Hemen her değerimiz üzerinden,
böylesine keskin bir kutuplaşmanın olduğu yerde;
iki tarafın da ortaklaştığı, belki de tek alan ise,
millet kavramı…
Çünkü iki taraf da milleti;
söz dinlemesi, uslu durması ve kendisine itaat etmesi gereken,
bir insan topluluğu olarak görüyor.
Bir tarafa oy verdiği sürece, o taraf için makbul olan insanlarımızı;
bir itirazını dile getirdiğinde, veya diğer tarafa, oy vermeye kalktığında;
bir taraf;
hain, nankör ve hatta terörist ilan ederken;
diğer taraf ise;
cahil, ahlaksız veya onursuz olarak yaftalıyor.
Hâlbuki millet;
bu toprakların harcı, temeli, direğidir!
Hürdür ve hiç kimsenin de, tapulu malı değildir!
Tarihin her döneminde, aziz olan Türk milletinden,
hiç kimse bir tebaa çıkartamaz!
İstiklalini, kanıyla, canıyla, yüreğiyle kazanmış bir milletten,
hiç kimse, boyun eğmesini bekleyemez!
100 yıldır;
ortak hatıra mirasında, ortak arzuda,
ve ortak aidiyette olan bir milleti;
hiç kimse bölemez, ayrıştıramaz, ötekileştiremez!
Hiç kimse milleti, siyasi tercihlerinden ötürü, aşağılamaya cüret edemez.
Çünkü;
Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir,
Ve hiç kimse bunu değiştiremez!
Türkiye’nin İYİ ve cesur evlatları;
Biz;
milletimizin birlik ve beraberliğine, zarar verme pahasına;
kendi çıkar ve emelleri doğrultusunda,
değerlerimizi yozlaştıran;
kavramların içini boşaltan;
ve kendilerine göre yeniden tanımlayan;
bu iki anlayışı da, reddediyoruz!
Türk milletini, sığ ve suni tartışmalar üzerinden,
iki kutuptan birini seçmeye zorlayan;
faydasız siyaseti de reddediyoruz!
İçinde, milletin olmadığı ajandaları dayatıp;
Bizi;
Devlet geleneklerimizle,
Cumhuriyet değerlerimizle,
milletimizi, muasır medeniyetler seviyesine ulaştırma hedefimizden,
alıkoymaya çalışan,
basiretsiz siyaseti de reddediyoruz!
Biz, memleketimizi, bu kaostan, çıkarmak istiyoruz!
Biz, milletimizi, bu ayrışmadan, kurtarmak istiyoruz!
Biz, bu ülkeyi, hakkıyla yönetmek istiyoruz!
İşte o nedenle, bugün buradan, İYİ Parti olarak;
Milletimizin, siyasetteki yeni düzen talebini,
karşılamak üzere açtığımız, yeni yoldaki, vizyonumuzu gösteren,
Demokratik Millî Yükseliş Beyannamemizi,
tüm Türkiye’ye, ilan ediyoruz!
Değerli dava arkadaşlarım;
Medeniyet;
İnsanın, tarih boyunca yaptıklarını,
İnsanı, insan yapan değerleri,
sanatı, teknolojiyi ve beraberinde gelen, “güç” artışını da,
kapsayan bir kavramdır.
Biz de, İYİ Parti olarak;
hür ve millî siyaset anlayışımız gereği;
Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının,
en medeni, en müreffeh millet olarak, varlığımızı yüceltecek;
memleketimizi, muasır medeniyetler seviyesine ve ötesine taşıyacak;
Demokratik Millî Yükseliş Yüzyılı olması hedefiyle,
bu yola çıkıyoruz.
Bu çerçevede ortaya koyduğumuz,
Demokratik Millî Yükseliş Vizyonumuzla amacımız:
Türkiye Cumhuriyeti devletini;
küresel düzeyde barış, huzur ve istikrarın güvencesi olan;
“dünya lideri bir ülke” yapmaktır.
Türk milletini;
küresel işleyişin mimarı, İslam ahlakının timsali,
insanlık değerlerinin koruyucusu olarak;
kudret ve adalet sahibi, aktif bir beşerî güç yapmaktır.
Hakka, adalete, hürriyete, eşitliğe, refaha, mutluluğa ve milli birliğe dayalı unsurlarıyla;
öncü, dinamik ve imrenilen bir, medeniyet toplumu yapmaktır.
İnsanlarımızın;
millî ve evrensel değerleri taşıyan,
millet iradesine ve demokrasiye saygılı,
ahlakı ve maneviyatı yüksek,
gelişime, yeniliğe ve adil rekabete açık,
barışı ve dostluğu esas alan,
tutkulu, inanmış ve güvenilir bireyler olarak,
yeni yüzyıla, damga vurmalarının, önünü açmaktır.
Bu çerçevede, İYİ Parti olarak;
milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı kimliğimizle;
millî siyaset anlayışımızın, bir sonucu olarak ortaya koyduğumuz;
Demokratik Millî Yükseliş Vizyonumuza, ulaşmamızı sağlayacak,
iki temel zeminimiz var.
Bunlardan biri;
dinamik, toplumsal zeminimiz;
yani, mensubu olduğumuz milletimizdir.
Güçlendirmemiz gereken normlar, değerler, kurumlar ve uygulamalardır.
Ve milletçe bizi birbirimize bağlayan,
dilek, ülkü ve iktisat birliğinden neşet eder.
Diğer zeminimiz ise;
statik ve toplumla ilgili olmayan, fiziki zemindir.
Yani vatanımız, coğrafyamız, demografimiz, uluslararası ilişkilerimizdir.
Demokratik ve Millî Yükselişimizin temelleri de,
bu iki zemin üzerinde yükselecek, 8 prensibe dayanıyor.
Nedir onlar?
1- Dünya arenasında, tam bağımsız ve egemen bir kudret olarak var olacak;
milli varlığımızı, bekamızı her daim koruyacağız.
2- Milli hâkimiyetimizde, sürekliliği sağlayacak;
Milli çıkarlarımız aleyhindeki, tüm güçlere ve tehditlere,
her an ve her daim, direneceğiz.
3- Askeri ve jeopolitik güçler arasında, etkin olacak;
küresel dengelerin kurucusu ve kollayıcısı olarak,
Türk Barışı’nı egemen kılacağız.
4- Sanayide sektörel millî şampiyonlar çıkartacak;
Türkiye’yi öncelikle, bölgesel bir güç haline getireceğiz.
5- Stratejik bilim ve teknoloji dikeylerinde, dünyada öncü ülke olacağız.
6- Küresel ticaret, yatırım ve sermaye piyasalarında,
güçlü ve sürekli güçlenen bir konuma geleceğiz.
7- Milletlerarası kurum ve standartlarda, güçlü ve baskın bir konuma ulaşacak;
hakka, adalete, hürriyete, eşitliğe, refaha, mutluluğa ve milli birliğe dayalı,
bir büyük medeniyet toplumu olarak, insanlığa örnek olacağız.
8- Elbette bunun için de, insan odaklı ve insan mutluluğunu esas alan,
yeni bir siyaset anlayışını, ülkemizde hakim kılacağız.
Değerli dava arkadaşlarım;
Demokratik Millî Yükselişimizle birlikte;
Demokrasinin öznesi de, yüklemi de, millet olacak!
Siyaset, kişisel çıkar odaklarının hapsettiği, kör kuyudan çıkacak!
Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstün olduğu,
yeni bir düzen gelecek!
Devletin kudreti olan yasama, yürütme ve yargı;
yeniden, millî hâkimiyet ilkesiyle bütünleşecek!
Milletin verdiği yetkiyle, emanet aldığı devleti,
şahsi ganimeti olarak gören anlayış, tarih olacak!
“Devlet benim” diyenlerin yerini,
millet iradesini, her makamdan üstün görenler alacak!
Millî demografimizi ve kültürümüzü tehdit eden,
sığınmacı istilası geride kalacak!
Ve, tüm bunları gerçekleştirmek için;
biz, İYİ Parti olarak;
Her daim, millî düşünüp, küresel davranacağız!
Yeni dünya düzeninde,
millî alaka, millî karakter, millî kültür ve millî menfaatten oluşan, millî güç vasfımızın,
küresel boyutunu da, dikkate alarak,
kutup başı olma gücümüze, mutlaka kavuşacağız.
Türkiye’nin iyi ve cesur insanları!
Cumhuriyetimizin, yok sayılan değerlerini,
yeni yüzyılda da, ilelebet yaşatmak, bizim elimizde!
Devletimizin, zarar gören itibarını kurtarmak, bizim elimizde!
Milletimizin, bastırılan sesini duyurmak, bizim elimizde!
Kutuplaşmadan, ayrışmadan, düşmanlaşmadan bıkan, milletimizle birlikte,
yeni bir yol açmak, bizim elimizde!
Türkiye’nin, Demokratik Millî Yükselişini gerçekleştirmek, bizim elimizde!
Bugüne kadar;
çok emek verdik, çok mücadele ettik, çok çalıştık.
Ama, millet yolunda, bu kutlu sancağı taşımaktan,
bir gün olsun yorulmadık.
Bir gün olsun, vaz geçmedik!
Bir gün olsun, pes etmedik!
Yürekten gelen her sözün, tesiri olduğunu biliyoruz!
Samimiyetle dokunulan her kalbin, açık olduğunu biliyoruz!
Ve inanılarak atılan her adımın, sonuç alacağını da biliyoruz.
İşte bu yüzden;
Bugün de, aynı inançla, yol yürümeye devam edeceğiz!
Her zamankinden, daha çok emek vereceğimiz;
Daha çok mücadele edeceğimiz;
Ve daha çok çalışacağımız;
çetin bir sürece giriyoruz.
Şu andan itibaren, geçireceğimiz her günü,
yarın seçim varmış gibi geçireceğiz!
Sıkılmadık el, çalmadık kapı,
dinlenmedik dert bırakmayacağız!
Memleket sevdasına adanmış gönüllerimizle;
Birbirinden yetenekli, birbirinden liyakatli kadrolarımızla;
81 ilimizin her birini yönetmeye, muktedir adaylarımızla;
TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA OLACAĞIZ!
Hiçbir talep, görmezden gelinmesin diye,
Hiçbir fikir, bastırılmasın diye,
Hiçbir hak, çalınmasın diye,
MİLLETİMİZİN YANIBAŞINDA OLACAĞIZ!
Tarihimizi, özümüzde,
Atamızı, gönlümüzde,
Milletimizi, başımızın üzerinde taşıyacak;
CUMHURİYETİMİZİN, YILMAZ BEKÇİSİ OLACAĞIZ!
Azerbaycan Türkü sanatçımız, Turan Manafzade’nin,
100’üncü yılımıza özel yapmış olduğu,
muhteşem marşta da, söylediği gibi;
“Türk’üz biz Türk!
Önderimiz Atatürk!
Şanlı tarihimiz hep cesur, asil, hür!
Tarihte destanlar yazan ey aziz milletim!
Payidar ol Cumhuriyetim!”
Yiğit kardeşlerim, cesur dava arkadaşlarım!
Büyük Türk Milleti’nin iradesiyle açtığımız, bu yeni sayfada,
her türlü mücadeleye hazır olun!
Türk siyasetine, varlığımızla kattığımız, değişimin karşısında,
her türlü engele, hazır olun!
“Millî Duruş, Demokratik Yükseliş” şiarıyla çıktığımız, hür davamızda,
her türlü saldırıya, hazır olun!
Tüm engelleri aşıp, tüm duvarları yıkıp;
Ülkemizi, yeni yüzyılında,
Demokratik Millî Yükselişe kavuşturmaya hazır olun!
Yüce Allah, bizleri millet yolunda utandırmasın!
Hepimizin yar ve yardımcısı olsun!
Gazamız mübarek olsun!
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun!" ifadelerine yer verdi
28 Eki 2023 - 15:30 Ankara- Gündem
Muhabir Gürel Uçak
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.