İYİ Parti Sözcüsü Zorlu’dan “afiş” açıklaması
İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, partisinin afişlerine yönelik sansür tartışması üzerinden CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan gelen açıklamalara dair konuştu.
Söz konusu açıklamaların üzerinden 24 saat geçmesine rağmen anlaşmış oldukları şirketten kendilerine bir geri dönüş olmadığını ifade eden Zorlu, “Zannediyorum bilgiyi doğru yerden almıyorlar. Onun için mesela Sayın Murat Ongun’dan bilgi almak isterlerse; durumunun gerçekliğini, detaylarını çok daha net bir şekilde görmüş olacakları düşüncesindeyim.” dedi.
İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, partisinin genel merkez binasında gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.
31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne yönelik hazırlıklarının devam ettiğini belirten Zorlu,
17 büyükşehir, 26 il, 265 ilçe ve 38 beldede adaylarını açıkladıklarını ifade etti.
Genel Başkan Meral Akşener’in 23 ile giderek teşkilatla bir araya geldiğini kaydeden İYİ Parti Sözcüsü, “Diğer iller için çalışmalarımız devam ediyor. 6 Şubat ise büyük deprem felaketinin yıl dönümü. Bu vesileyle Genel Başkanımız Meral Akşener 5 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay illerimizde vatandaşlarımızla bir araya gelecek.” dedi.
11 Şubat Pazar günü İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde ise İstanbul Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkan Adaylarının yer alacağı aday tanıtım ve proje lansman toplantısı gerçekleştireceklerini açıklayan Zorlu, “Yine bu kapsamda Yerel Yönetim Başkanlığımızın koordinasyonunda tüm Türkiye’ye yönelik lansmanımızı gerçekleştirmek üzere 24 Şubat Cumartesi günü Ankara Kongresium’da vatandaşlarımızla bir araya gelmeyi planlıyoruz.” ifadesini kullandı.
“Türkiye, enflasyona kaç, faizi kovala döngüsüne girdi”
Vatandaşların ekonomik problemlerinin giderek arttığına vurgu yapan Zorlu, “Ülkemiz âdeta enflasyona kaç, faizi kovala döngüsüne girmiş durumda. Siyasi iktidar özellikle 2021 yılında aldığı hatalı kararlarla hayat pahalılığını körüklerken para ve maliye politikasını da uyum içerisinde götürmeyi başaramamış ve ülkemiz çoklu bir yapısal krizle de baş başa kalmıştır.” dedi.
Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 42.5’ten 45’e çıkarması ardından yapılan açıklamada
“Gerekli sıkılaşmaya ulaşıldı” dendiğini hatırlatan Zorlu, “Peki piyasanın, ekonominin bundan haberi var mı?” diye sordu.
Söz konusu açıklamada “Enflasyon üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşursa sıkılığı yeniden gözden geçiririz.” ifadesinin de yer aldığına işaret eden Zorlu, “Aynı piyasaya mı bakıyoruz bilmiyorum ama bu garip durumu izah eden bir deyim var; altı kaval, üstü şeşhane” şeklinde konuştu.
Zorlu, “Öyle ki piyasadaki likidite fazlasını eritmedikçe, bankaları politika faizinin altında bir faiz oranıyla fonlamaya devam ettikçe; Merkez Bankası’nın yaptığına en fazla parasal sıkılaşıyormuş gibi görünmek denir” değerlendirmesini yaptı.
“Böyle ciddiyetsizlik görülmemiştir”
Emeklilere yönelik açlık sınırının altında bir yaşam dayatıldığını belirten Zorlu, SSK ve BAĞ-KUR emeklileri için açıklanan ilk kök aylık artış oranının, 6 aylık kümülatif enflasyon olan yüzde 37,6 şeklinde belirlendiğini bu oranın daha sonra yüzde 42,6’ya çıkarıldığını söyledi.
Bu artış oranıyla en düşük emekli aylığının 10 bin TL’de kaldığını, yani gerçek artışın yüzde 33.3 olarak gerçekleştiğini kaydeden Zorlu, “Zam oranı arttı ama en düşük emekli aylığı 10.000 TL’de sabit kaldı. Böyle ciddiyetsizlik de böyle yönetememe durumu da daha önce görülmemiştir. Biz bugünden tezi yok emeklilerimize seyyanen zam yapılması ve en düşük emekli maaşının en az asgari ücret düzeyine getirilmesini istiyoruz.” dedi.
“İktidar simit dünyasına da katkı sunuyor(!)”
Daha önce düzenlediği basın toplantısında dar gelirlilerin halini anlatırken “Birileri Cumhurbaşkanı’na çay-simit hesabı mı yaptı acaba diye” sorduğunu “Bir simit 10 TL, 1 çay 15 TL iken bir kişi için bunun ayda 2.250 TL etiğini” söylediğini hatırlatan Zorlu, “Ama bu hesap da artık tutmuyor. Zira simide zam geldi. 15 TL oldu. Peki sonra ne oldu? Ticaret Bakan Yardımcısı, Simitçiler Odası Başkanı’nı odasına çağırıp zammın ertelenmesini istedi. Seçim geliyor ya” diye ekledi.
Hükümetin simide bile seçim ayarı verdiğini belirten Zorlu, “Düşünün ki hükümet, maliyet artışlarını durdurup vatandaşı rahatlatmak yerine, simit ücretini simitçiler odasından rica ederek düşürebilme gayretinde. Ona da düşürmek denirse…Zira 2 aylığına zam ötelemesi diye biliriz bu karara. Böylece siyasi iktidar simit dünyasına da eşi benzeri görülmemiş bir katkı sunuyor.” değerlendirmesini yaptı.
Murat Kurum’un emeklilere yönelik vaadi
“Sayılarla o kadar oynadılar, o kadar çok politika hatası yaptılar ki, artık kendileri de neyi nasıl düzelteceklerini hesaplayamaz durumdalar.” diyen Zorlu, “Ve hâl böyleyken tek dertleri ülkeyi içine soktukları ekonomik buhrandan kurtarmak yerine, daha fazla belediye kazanmak olduğundan her türlü vaatte bulunmaya da hazırlar.” şeklinde konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’un emeklilere yönelik aylık 2.500 TL vaadine değinen Zorlu, “Bu vaadin trajik olmasının iki nedeni var ve ikisi de en nihayetinde emeklilerle alay etmekten başka bir şey değil” değerlendirmesini yaptı.
Zorlu, şöyle devam etti:
“Birincisi, bu vaadi geliştirenlerin matematikle arası pek iyi değil belli ki. Sayın Kurum bu yardımı ihtiyaç sahibi emeklilere vereceğini söylüyor. Ama hükûmetin politika hataları nedeniyle, ülkemizde neredeyse tüm emeklilerin ihtiyaç sahibi statüsüne geçtiğinin farkında değil. Biz şimdi insaflı davranalım ve 15 milyondan fazla emeklinin 8 milyonu ihtiyaç sahibi diyelim. İstanbul’da ülke nüfusunun yüzde 18,7’si yaşıyor. İhtiyaç sahibi emeklilerin de yüzde 18,7’si İstanbul’da yaşıyor desek 1,5 milyon emekli eder. Her birine ayda 2.500 TL versek yılda 45 milyar TL eder. Gelin görün ki, Büyükşehir'in 2024 bütçesi 516 milyar TL olarak açıklandı. Yani sayın Kurum’un ‘’dağıtacağım’’ dediği tutar İBB’nin toplam bütçesinin yüzde 8,7’si yapıyor.”
Siyasi iktidarın kendi yarattığı yoksulluğu yönetmeye alıştığını, vaatlerin bile bu yaklaşımla belirlendiğini belirten Zorlu, söz konusu vaadin trajik olmasına ilişkin şöyle konuştu:
“Muhalefetin bu soruna dikkat çekmesi elbette anlaşır da, siyasi iktidarın emeklilerin aldıkları aylıkların kendilerine yetmediğini kabullenişi nasıl açıklanabilir? ‘Sizin zamanında aldığınız maaşlardan bir sürü para kestik, hâlâ da aldığınız her üründen KDV, ÖTV topluyoruz. Ama size reva gördüğümüz hayatınızı idame ettirmeye yetmeyecek bir aylık…’ diyorlar. Ben de buradan kendilerine seslenmek istiyorum: Milletin sizin sadaka vaatlerinize karnı tok! Siz ödedikleri vergilerden hak ettiklerini verin, başka bir şey istemiyorlar.”
TÜİK’ten “tuhaf” açıklama
“Söz konusu emek ya da emekliler olunca son 2 yılda yenen hakların ana müsebbibi TÜİK denilen kurum” diyen Zorlu, “Şimdi aynı TÜİK çıkmış, oldukça yüksek ölçtüğü hissedilen enflasyonla ilgili tuhaf açıklamalar yapıyor” dedi.
TÜİK’in söz konusu açıklamasında “Hissedilen enflasyonla gerçek enflasyon arasındaki fark Avrupa’da 5-6 katına çıkıyor. Ama bizde enflasyon yüzde 64,8 iken hissedilen enflasyon yüzde 96” dendiğini aktaran Zorlu, “Yani bir yandan da kendini başarılı buluyor açıklamasında. Arkadaşlar, Avrupa Merkez Bankası bu hissedilen enflasyon verisini paylaşıyor. 16 Ocak itibarıyla da Kasım 2023 verilerini açıkladılar. Burada hissedilen ortalama enflasyon yüzde 9,5. Peki, aynı ay için açıklanan resmî enflasyon ne kadar? Yüzde 3,1.” ifadelerini kullandı.
TÜİK, “Bakın işte, açıklananın 3 katından fazla hissedilen enflasyon var.” diyebileceğine işaret eden Zorlu, “El insaf kardeşim, el insaf! Aradaki fark 6,4 puan. Senin yaptığın açıklamada işaret ettiğin fark ise 31,2 puan. Vallahi bunları gördükçe acaba TÜİK’i de propaganda makinesi mi yönetiyor diye düşünmeden edemiyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Önerdikleri enflasyonla mücadele programının bileşenlerinin merkezinde yapısal reformlar olduğunu hatırlatan Zorlu, “Hükûmetin eğer bir yapısal reform yapma niyeti varsa; ilk yapacağı reform, TÜİK’i özüne döndürmek olmalı ama belli ki TÜİK mevcut hâliyle çok işlerine yarıyor.” diye ekledi.
TÜİK’in birkaç gün önce de 2022’ye ait gelir dağılımı ve yoksulluk verilerini paylaştığını dile getiren Zorlu, “Gelir ve Yaşam Koşulları verilerine göre 65 ve üzeri yaştaki nüfusun yüzde 26,6’sı yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olduğunu ifade ediyor. Burada da sadece 2 yılda 9,8 puanlık devasa bir artıştan bahsediyoruz. Bu vatandaşlarımızın çoğunun emekli aylığı ile geçindiği düşünüldüğünde; ‘Emekli aylıklarını şöyle güzel artırdık, emeklimizi enflasyona ezdirmedik’ diyenlerin bu tarz açıklamaları da boşa düşüyor.” ifadelerini kullandı.
“Gelir dağılımı ve yoksulluk verileri sadece emeklilerin yoksullaştığını göstermiyor. Verisi bulunan son 18 yılın en yüksek gelir dağılımı bozukluğu 2022’de gerçeklemiş.” diyen Zorlu, vefat yıl dönümü olan Barış Manço’nun “Kimi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok...” sözlerini hatırlattı.
“Peki, neden gelir dağılımı bozuldu?” diye soran Zorlu, şöyle devam etti:
“Çünkü iktidarın uzunca süre uygulamakta ısrar ettiği akla zarar ekonomi politikaları neticesinde enflasyon batağına saplandık.
Çünkü sürekli asgari ücret artışını gündemde tutarken asgari ücretin üzerinde geliri olanların derdini de hiç sormadı ve birçok ücretlinin asgari ücrete yolculuğunun mimarı oldu.
Çünkü nitelik artışına, katma değeri yüksek faaliyetleri geliştirmeye, iyi işler yaratmaya yönelik politikalar geliştirmediler. Vasatlık konforluydu onlar için ya; ‘Neden vasatın altını da denemeyelim?’ dediler. Perakende zincir marketlerin istihdam artışını sırtladığı iş gücü verileriyle hava atmaktan da çekinmediler. Ancak bu marketlerde çalışan üniversite mezunlarından da utanmadılar hiç.
Çünkü siyasi iktidar adım adım toplumu iki sınıfa ayırma projesini sürdürüyor. Burada AK Parti’ye oy verenler ve vermeyenler ayrımı anlaşılmasın lütfen. Var olan ayrım artık onlara çok yakın olanlar ve diğerleri şeklinde. Siyasi iktidara çok yakınsan sana her şey mübah, değilsen dur hele. Hatta duruma göre kendi yasalarınız bile olabiliyor. Kendi Yargıtay daireniz oluyor, onlar da Anayasa falan tanımıyor.”
Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi
TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine değinen Zorlu, “Biz bu olaya en başından bu yana ideolojik ya da siyasal bir saikle bakmadık. Anayasal devlet olgusunu yaşatmak; hukukun üstünlüğünü, bireyin hak ve özgürlüğünü savunmak adına bu hukuksuzluğun karşısında olduk. Yargıtay ilgili dairesinin hukuk tanımazlığı karşısında ilk tepkiyi gösteren ve Anayasa kitapçığını Yargıtay binasına ilk götüren İYİ Parti oldu.” dedi.
İlk derece mahkemesinin yaptığı usul hatasını düzeltmek ve Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın uygulanmasını sağlamakla görevli olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi kararına “uyulmaması” şeklinde Türk hukukunda bulunmayan ve eşine benzerine rastlanmayan bir karar verdiğini vurgulayan Zorlu, Türk Anayasası’nın 153. Maddesi’ne göre; Anayasa Mahkemesi kararlarının; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığını hatırlattı.
“Anayasa’nın amir hükmü ve özel hükümler açıkken; Anayasa Mahkemesi’nin kurmuş olduğu hak ihlali kararının yerel mahkemece uygulanması ve hak ihlalinin giderilmesi anayasal ve hukuki bir mecburiyettir.” diyen Zorlu ,”Gelinen noktada ise Anayasa Mahkemesi’nin iki kez hak ihlali kararı vermesine rağmen yerel mahkeme ve Yargıtay 3.Ceza Dairesi siyasi iktidarın baskı ve telkinleri neticesinde Anayasa’yı ihlal ederek kararı uygulamaktan imtina etmişler ve Can Atalay hakkında kurulan hüküm Gazi Meclis’te okunarak milletvekilliği düşürülmüş, hukuk garabetlerine bir yenisi daha eklenmiştir.” değerlendirmesini yaptı.
“Yeni anayasa çağrıları ne kadar samimi?”
Zorlu, şöyle devam etti:
“Bu hukuku yok sayma girişimlerinin sonuçları gerek anayasal düzenin korunması gerekse hukuk güvenliği bakımından son derece tehlikeli ve vahimdir. Bugün Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaktan imtina etme cüretini gösteren bir mahkemenin başka bir devlet kurumu veya kararını yok sayması çok uzak olmayacaktır. Bu körlük ve sağırlık karşısında milletimizin adalete güven duygusu yıkılmakta, vatandaşlarımızın hukuki güvenliği kalmadığı gibi ülkemizin uluslararası saygınlığı da günbegün zedelenmektedir. Anayasa değişikliği yapabilmek için siyasi iktidarın yargı üzerindeki nüfuzunu kullanarak tertip ettiği bu krizle meri Anayasa’yı ihlal edenlerin, ihlal edilmesine çanak tutarak teşvik ve takdir edenlerin; sözde "hukuk ve demokrasi", "temel hak ve özgürlükler" masalıyla yeni anayasa talebi çağrıları yapmaları da ne kadar samimi, bunu da zaman içinde göreceğiz”
İYİ Parti olarak siyasi görüşlerinden bağımsız olarak her vatandaşın hukuk güvenliğinin sağlanması, hukuk devletinin korunması, temel hak ve özgürlüklerin tesis edilebilmesi için mücadele edeceklerinin altını çizen Zorlu, “Hukuk ve demokrasiye yapılan her türlü saldırının karşısında siyasi çıkarlarımızı değil, hukukun üstünlüğünü önceleyerek tavır alacağımızın bilinmesini isteriz. Anayasal devlet düzeninin, hukuk ve demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin müdafisi olacağımızın teminatı ise bugüne kadar her hukuksuzluk karşısında gösterdiğimiz muhalefet şerhidir.” şeklinde konuştu.
Öğretmenlerin atama takvimi
Öğretmenlere yönelik atama takviminin hala açıklanmadığını kaydeden Zorlu, konuyla ilgili hükümetin ya da bakanlığın bilgilendirme yapmaması sonucu da tepkilerin arttığını söyledi.
“Evlatlarımızı yetiştirecek öğretmenlerimizden söz ediyoruz. Onlara reva gördüğümüz muamele bu olmamalı” diyen Zorlu, “Gerçi şaşırmıyoruz. Öğretmenlere yoksulluk sınırı altında bir ücreti reva gören, öğretmenler odasını bölen, siyasallaştıran bir anlayışın bu süreci yönetemeyişi sürpriz olmamalı.” ifadelerini kullandı.
İktidara çağrıda bulunan Zorlu, atama takviminin belirlenmesi arıdan en az 100 bin kadro atamasının açıklanmasını istedi.
İYİ Parti afişlerine sansür
Zorlu, basın toplantısının sonunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in partisinin afişlerine yönelik sansür açıklaması ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun verdiği yanıtlar sorulan Zorlu, şöyle konuştu:
“Öncelikle bu süreci bir kez daha vatandaşlarımıza hatırlatmak istiyorum. Tek başımıza seçime katılma kararı almamızdan itibaren iki yumruk arasına sıkıştırılmak istenen milletimizin bu mücadeleye ortak oluşu engellenmek istendi. O anlamada önümüze engeller konulmaya gayret edildi. Genel Başkanımızın dünkü yaptığı açıklama da bazı sözleri bazı medya organları tarafından çarpıtılarak verilmiştir. Biz hem sarayın hem de bugün karşımıza çıkarılan bu engellerin de altını çizerek özellikle vurguladık. İYİ Parti kurulduğunda uzunca bir süre çok büyük engellemelerle karşılaştı. Barikatlar kuruldu, araçlar engellendi, salonlar verilmedi, elektriklerimiz kesildi. Bunları yapanlar kimdi? Genel Başkanımız dün bunları da ifade etti. Dedi ki;‘bunların yanına yeni bir tane daha engelleme eklendi.’Bunun altını çiziyorum çünkü; bazı yayın organları burada dem vurarak demlendiklerini unutup başka noktalara tartışmayı taşıma gayreti içerisinde oldular.
Biz bu seçim sürecinde de seçim kampanyamızı yürütme anlayışı ile prosedürleri tamamladık.
3 büyükşehirde pazartesi günü itibariyle tüm vatandaşlarımıza sunacağımız tanıtım afişlerimiz billboardlara çıkacak ve bunları vatandaşlarımızın takdirlerine sunmuş olacaktık. İlgili yüklenici şirketle anlaşmamızı yaptık, sözleşmemizi yaptıktan sonra ücretimizi gönderdik. Bu manada pazar günü içerisinde söz konusu illerde billboardlara konumlandırmak üzere baskılar da alınmaya başlandı. Ama ne olduysa o arada ilgili şirket bize geri döndü ve bu afişleri bu sloganları bu haliyle kullanmalarına izin verilmediğini bize bildirdi. Tekrardan vatandaşlarımıza göstermek istiyorum. ‘Tek adam baskısına eş başkan kavgasına da mecbur değilsin’, bir diğeri ‘Cumhuriyete savaş açana da teröre alan açana da mecbur değilsin.’ Ne zaman görülmüştür bir siyasi partinin propagandası milletine sunduğu taahhütlerin bir belediye tarafından belirlenmek istenmesine. Dolayısıyla bunun siyasal rekabetle, demokrasiyle alakası yoktur. İlgili şirketten yazılı olarak da bize bu cevabı vermelerini istedik, hala bir cevap yok. Sayın İmamoğlu ve Sayın Özel bu konuda bir açıklama yaptı, yanlış hatırlamıyorsam ikisinin de açıklamasının üzerinden 24 saat geçti. Bize herhangi bir şekilde bu şirketten; anlaşmamız olduğu halde, parasını ödemiş olduğumuz halde ve birisi CHP’nin genel başkanı diğeri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bu açıklamaları yapmış olmalarına rağmen herhangi bir olumlu seyir, adım, girişim olmamıştır. Zannediyorum bilgiyi doğru yerden almıyorlar. Onun için mesela sayın Murat Ongun’dan bilgi almak isterlerse durumunun gerçekliğini, detaylarını çok daha net bir şekilde görmüş olacakları düşüncesindeyim.”
CHP Genel Başkanı Özel’in Akşener’e yanıtı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Eskişehir’de yaptığı konuşma üzerinden kendisine tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e verdiği yanıt sorulan Zorlu, “O iklimde yapıldığı anda ortaya konulmak istenen bu ifadeler, bizim kabul edebileceğimiz şeyler değil. Sayın Genel Başkan (Özgür Özel) bunu kast etmediğini ifade etmişse, bu noktada ben Sayın Genel Başkanımızın değerlendirme yapması gerektiği bir noktada, buna bir açıklama getirmeyeyim. Sayın Genel Başkanımız buna önümüzdeki günlerde değinecektir.” dedi.
Akşener hakkındaki iddialar: “Propagandist gazetecilik”
Genel Başkan Akşener’in bir köşe yazısında altılı masaya ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik söylediği iddia edilen ifadeler sorulan Zorlu, “Bu yazıyı yazan kişinin yanlış hatırlamıyorsam sözlerini çarpıtması neticesinde televizyon programı durdurulmuştu. Bir defa şunu söyleyeyim; çok çirkin. Bu iddiaları kesinlikle reddediyoruz. Bakın ben operasyon siyaseti demiştim. Operasyon siyasetinin yanında bir de yakın geçmişte, propagandist gazetecilik eklendi. Bu şekilde kadro tamamlandı. Ancak biz bu konuda kararlıyız. Milletimizin kadrolarına sahip olan İYİ Parti olarak milletimizin desteği ile bu kadroları mağlup edeceğiz. Bizim açtığımız üçüncü yol; çağdaş Cumhuriyet değerlerinin takipçisi, sosyal yönü ile milleti esas alan, onu odağına alan bir milliyetçilik anlayışının merkezi ve iktisadi yönüyle de hür ve müstakil girişimciliğin öncüsüyüz. Yani açtığımız yol esasında milletimiz için. Hiçbir partiye karşı tek başına girme kararımızı bu sebeple vermiş değiliz. Ama mücadele ediyoruz, rekabet etmek istiyoruz. Biliyorsunuz bir çağrıda bulunduk; ‘siz de tek başınıza girin’ dedik. Bütün bu tutarı adımları İYİ Parti atıyorken, üçüncü yolu açma irademizden dolayı bize acımasızca saldıran propagandist gazetecilik anlayışı milletimizce de dikkatle takip ediliyor. Ama biz bunlardan çekinmiyor ve korkmuyoruz. Çünkü Sayın Genel Başkanımız başta olmak üzere İYİ Parti, cesurlar hareketidir. Çok daha büyük güçlükleri aşmayı başardık, bunu da başarıp çıkacağız.” dedi.
Zorlu, köşe yazarı hakkında hukuki süreç başlattıklarını ekledi.
01 Şub 2024 - 17:10 - Gündem
Muhabir Haber Bülteni
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.