MÜLTECİ - TOTO

Gidecekler, gitmeyecekler.
Kalacaklar, kalmayacaklar.
Kalacaklar ama ilk fırsatta kaçacaklar... İşte en mantıklı cümle bu oldu sanırım. Kaçacaklar da nereye? Sanmayın kaçtıkları topraklara dönecekler. Yapılan bir araştırmaya göre sığınmacıların en büyük hayali Avrupa ülkelerine ilk fırsatta gitmek. Tabi bu şimdilik hayal olmaya mahkum. Çünkü, ne bizimkiler göndermek istiyor ne de Avrupalı almak istiyor. Bu durumda resmen üzerimize kaldılar.
Neden istesin Avrupalı Enayi mi? Durduk yere huzurunu niye bozsun?
Görgü yok, medeniyet yok, kural tanıma yok. Büyüğe saygı küçüğe sevgi yok.
Atmıyorum. Bizzat tanığıyım hergün. Otobüste yüksek sesle konuşma onlarda, Yol da yaya yolunun tamamını kaplayıp başkasına geçiş hakkı vermemek onlarda, Çoğunluğu elverişsiz evlerde topluca kaldıkları için hijyen sıfır olduğunda mide bulandıran nahoş koku onlarda.
Sözüm ona hepsi inançlı müslüman kardeşlerimiz. Ulan en son ne zaman yıkandıklarını bilen yok. Hani temizlik imandan geliyordu?
Kaçanlar kendi ülkelerinde bile istenmiyorlar. Bir grup suriyeli Türkiye'den dönmek isteyen olursa kabul etmeyiz diye gösteri yapmışlar. Yahu bu nasıl şey ? Düşünebiliyor musunuz? Kendi vatandaşları bile geri istemiyor. İşte burası çok ilginç ötesi...
Sorarsan bir milyon sığınmacı geri gidecek. Zor gider. Suriye Dışişleri bakanlığı kabul etmeyeceklerini açıkladı bile.
İstanbul da artık resmen mahalleler kurmaya başladılar. 80'li yılların kurtarılmış bölgeleri gibi.
O kadar da uyumsuzlar ki kesinlikle yaşadıkları ülkenin yaşam tarzlarına uyum sağlamak gibi bir çabaları asla yok. Ne dil öğrenme istekleri var ne de gelenek göreneklerimize biraz olsun uyum.
Buraya kadar ağırlıklı olarak Suriyeli mültecilerden bahsettim. Ama meğer kötünün kötüsü varmış. Kim bunlar? Afganistan kaçakları. Hani şu sınırlarımızdan ne kadar kolay girdiklerini canlandıracağız diye resmen hudut güvenliğimizle alay edenler. İnanmayan tik tok videolarına bir bakıversin. Öyle ki tehdit, gasp, sokaklarda kadınlarımızı, kızlarımızı gizli çekim yaparak her türlü sapıklıklarına alet etmeler. Ben yazmaya utanıyorum. Tamam küçük şehirlerde fazla görünmeyebilirler. Buyurun gelin İstanbula haklı olduğumu hemen anlar, az bile yazmışsınız dersiniz.
Tabiki içlerinde masum olan düzgün insanlar da var ama bu sayı maalesef çok sınırlı. Dikkat ettiyseniz son dönemde gelenler ortalama 18-30 yaş arası ve neredeyse tamamı erkek. Hani şu amiyane tabirle taşı sıksa suyunu çıkarır cinsten.
Gelelim olayın insani boyutuna... Vicdan sahibi hiç kimse yaka paça gönderilmesini istemez. Bende de istemem. Ancak konu artık o kadar korkunç bir hal aldı ki ülkenin resmen demografik yapısı bozulmaya başladı. Kim nasıl bir formul bulacaksa bir an önce bulsun yoksa gidişat hiç iç açıcı görünmüyor.
Şimdi tekrar dönelim bu geri dönme, gönderilme meselesine. Hiç lafı uzatmayacağım. Bu hükümet değişmedikçe aklınızdan bile geçirmeyin. Zaten Sn Erdoğan da son kararında ''göndermeyeceğiz, biz memnunuz onlardan'' deme di mi? Dedi. O halde konu kapanmıştır. Ne zamana kadar? 2023 seçimlerine kadar tabi.
Bu durumda son kararı kim mi verecek? tabiki Türk milleti. Ne zaman? İlk seçim de. Altılı ittifak bu konuda kararlı. Özellikle Sn kılıçdaroğlu ''iki yıl içinde göndereceğim'' diyor. Rahat olun Kılıçdaroğlu söz veriyorsa sözünü yerine getirir. Ama bunun için önce iktidar olması gerekiyor.
Lafı şöyle bağlayalım. Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, işsizlik koyun bunları bir kenara, ben ülkemde mülteci istemiyorum diyorsanız gideceğiniz adres belli.
Toplum olarak sabredeceğiz. Çoğu gitti azı kaldı. Ülkemin dağlarında tekrar çiçekler açacak. Hemde hiç kurumamak üzere....