Evet, ’’ 23 Nisan’’ büyük ulusal bayramlardandır.
Tam adı “ Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’’dır.
Hem ulusun bayramıdır, hem de çocuklara armağandır.
Nicedir bir burukluk içinde geçse de hem ulus, hem çocuklar, 104. yılında, yine neşeyle dolmakta…
Peki “ulus neydi, millet” kimdi?
Verdiği kurtuluş savaşıyla bağımsızlığını kazanan, bu toprakları vatan yapan “ Türkiye halkı” idi.
Kökü kökeni ne olursa olsun, kurucu halkın adı Türk Ulusu-Türk milleti.
İşte, Atatürk’ün “Türk Milleti” tarifi.
Peki, bu bayram neyin nesi?
Çetin mi çetin geçer hikayesi; zaman, 1920 öncesi.
Üzerinde yaşanan topraklar, henüz “vatan” değildi.
Padişahın ve hanedanının “mülk-ü hanesi”ydi.
Üzerinde yaşayan insanlar ahaliydi, “millet” değildi.
Vatan olmayınca elbet ahali de “vatandaş” değildi.
Padişah ve ailesinin kulları olan büyük, kalabalık kitleydi!
Bunlar, tartışma konusu değil, gerçeğin ta kendisidir.
Padişah, bu milyonlarca kulun en "şahanesi, efendisi"ydi!
Kendine aldığı unvanı ise Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi, yani bütün Müslümanların halifesi!
Hikmetinden sual olunmaz, herkesi, her yeri ve her şeyi, ağzından çıkan tek sözle “tek elden yönetme” iradesi.
Aslolan, sorgulanamayan, sonsuz ve sınırsız yetkisi!
Hem halife olarak ‘hikmeti ilahi’ hem de hanedanın sahibi olup, her şeyin dünyevi tek hakimi; Türkçe ifadeyle de tek "egemeni"ydi.
Hakimiyet yani egemenlik yetkisi “kayıtsız, şartsız” padişahın idi.
Osmanlı devleti, bir imparatorluktur.
Gün gelir, imparatorluklar çağı, dünyada giderek kapanır.
Ulusal birer devlet olmak için önceden önlemlerini alır.
Osmanlı ise bu değişimin bütünüyle gerisinde kalır.
İmparatorlukların yerine artık “emperyalist” devletler vardır.
Güçlü emperyalist devletler, güçsüz Osmanlı toprakları üzerinde bulunan büyük enerji kaynakları ile yer üstü kaynaklarına göz koyarak toptan saldırır ve toprakları işgal altına alınır.
Dayatılan SEVR gibi anlaşmalarla imparatorluk dağıtılır ve ordunun silahları toplanır.
Subayları tutuklanır, sürgüne, askerleri de evlerine yollanır.
Bu durum karşısında padişah sadece kendi tacını-tahtını korumanın dışında sessiz, çaresiz kalır ve imparatorluk dağılır.
Millet, memleket tam olarak sahipsiz kalır.
İşte tam da bu koşullarda, subay Mustafa Kemal Paşa öne atılır.
Anadolu'ya geçmek için Samsun'a varır, Samsun’dan yola çıkılır.
Kurtuluş kongreleri toplanır ve kararlar alınır, Amasya’dan genelge yayınlanır:
“Milleti, yine kendi azim ve kararı kurtaracaktır.
Ülke bir bütündür ve parçalanamazdır.”
Sonunda Ankara’ya varılır.
Milleti adına temsilciler toplanarak, 23 Nisan 1920, Ankara’da “Türkiye Büyük Millet Meclisi-TBMM açılır.
Böylece yüzyıllardır ”egemenlik hakkı” zorla elinden alınan Türk Milleti, egemenliğini kazanır.
Padişahın yani sarayın zorla elinden aldığı hakimiyet(egemenlik) hakkını geri alır.
Artık 23 Nisan 1920'de “egemenlik artık ‘kayıtsız şartsız’ şurtsuz milletindir, halkındır.”
Kendi kaderi ve geleceği hakkında karar verme gücünü eline alan milleti, Mustafa Kemal önderliği ve TBMM yetkisiyle kurtuluş savaşı başlatılır.
TBMM yetkisiyle Mustafa Kemal, kurtuluşun başkomutanıdır.
Millet, TBMM aracılığı ile kendi kaderini, kendi eline alır.
9 Eylül 1922, İzmir’in kurtuluşu ile emperyalistler ülkeden, sökülüp atılır, bağımsızlık kazanılır.
Padişah ve hanedanı bir savaş gemisiyle İngiliz’lere sığınır.
“Millet egemenliği” ile Cumhuriyetin de temelleri atılır.
Halkın, seçtiği temsilcileriyle, kendi kendini yönetmesi olan
demokrasinin de yolu açılır.
İşte 104 yıldan beri 23 Nisan, bu yüzden bir bayramdır.
Egemenlik padişahtan alınmış, millete verilip TBMM açılmış ve millet, egemenliğini kazanmıştır.
“23 Nisan” işte bunun için bayramdır.
“Ne iyi oldu, çok iyi oldu” anlamındadır.
“Millet, egemenliğine kavuştuğu için bayramdır.
‘’İyi ki de oldu.’’ anlamındadır.
Geleceğin sahibiyse, çocuklardır.
Bu yüzden çocuklara armağandır.
Bu iktidarla birlikte nicedir, ulus-millet egemenliğinden, neredeyse "ulusa-millete egemen olma" noktasına getirildik.
Her şey, tek kişinin öttürdüğü düdük.
Fakat bu ulus-millet tam 104 yıl önce kazandığı “egemenlik” hakkına elbet yine sahip çıkacaktır ve de çıkmaktadır.
Tersini düşünenleri ise mutlaka yanıltır, yanıltacaktır, yanıltmıştır.
Kanıtı ise son "31 Mart "tır.
Ulusal egemenlikten yana olan herkese kutlu olsun.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.