"Dindar ve kindar nesiller yetiştirmek" maksadını açık açık ilan eden bir iktidardan, eğitimde başka ne beklenebilir ki?
Sözde yeni bir "eğitim-öğretim modeli" hazırladıklarını ve adının da " Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" olduğunu açıkladılar.
Türkiye Yüzyılı, AKP'nin seçim sloganı idi.
Sevsinler sizin modelinizi!
Bir kere adında hayır yok!
Özbeöz Türkçe "eğitim-öğretim" varken, Arapça ölü bir sözcük olan "maarif" de nereden çıktı?
Nereden çıkacak, Arapça hayranlığınızdan.
Yerli olsanız da bu kafayla "milli" olamazsınız.
İyisi mi "maarifiniz" de sizin olsun, modeliniz de.
22 yıllık iktidarınızda, bu dördüncü modeliniz?
Bu zamana kadar ki o üç modelinizle nereye geldiniz?
Eğitimi-öğretimi, ülkeyi, milleti, devleti nereye getirdiniz?
Başta cumhuriyeti, ekonomiyi, demokrasiyi, ümidi bitirdiniz.
Gençliği geleceksizliğe sürüklediniz, ittiniz, hayalsizleştirdiniz.
Modelmiş, ne modeli? Kaç model?
Kendi kendinize uydurduğunuz çağ dışı, modelsiz model!
Kime sordunuz; içinde bir tek kendiniz varsınız.
Kendi kendinize çalıp oynamaktasınız!
“Eğitim sistemini sil baştan değiştireceğiz.” diyen ilk bakanınız.
“Önceki sistem faydasız, bütünüyle değiştiriyoruz.” diyen başka bakanınız.
“Bu sistem çok eski, kesin değiştirip, yeniliyoruz.” diyen de
öteki bakanınız.
Bir başka bakanınız da "Böyle bir sistem asla olmaz, bu sistemi biz değiştireceğiz.” dememiş miydi?
“Eğitim sistemi çok sıkıntılı ve derhal değiştireceğiz." diyen bakanınız da unutulmadı..”
“Böyle sistem mi olurmuş, bu sistemi derhal değiştiriyoruz.” diyen bakan da sondan iki öncekiydi.
Hele sonuncu, bugünkü yani dördüncü, tam "modelci" oldu.
Yeter ki bir model olsun!
Ne kaportası, ne motoru, ne ön düzen, ne şasi ne de çekiş gücü, ne rotu, ne balansı...
Ne modeli, kala kala, kalanı sadece hurdası!
Millete yaramaz, alıcısı da olmaz, varın görün hayrını.
"Maarif modeli!"
Her şeyden önce adında hayır yok bir kere.
Türkçe "eğitim-öğretim" yerine, Arapça "maarif" dedirteceksiniz öyle mi?
Bilimden, bilimsellikten, matematikten, fizikten, felsefeden ve düşündürtmekten korkan, kaçan modelsiz model!
Kime sordunuz, kime danıştınız, kimden görüş aldınız?
Ülkenin sayısız eğitim bilimcilerini, saygın eğitimcilerini, öğretmenlerini, öğretmen sendikalarını ve ve kamuoyunu dışlayıp, sadece kafa kafaya verdiklerinizle yazdığınız, bin sayfayı aşan bu modelsiz model için şimdi de bir hafta süre verip görüş istemek de neyin nesidir?
Bu, samimiyetsizliğin ta kendisidir.
Maksadınız zaten bellidir, bilinmektedir.
Gerisi hikayedir.
Kırk yıllık Kani, olur mu yani!
22 yıldan beri eğitimin en büyük sorunu, dinselleştirmek için sıkça değiştirilmesi ve özelleştirilmesidir.
Anadolu liselerini, fen liselerini sıradanlaştırıp, meslek liselerini gözden çıkarıp, genel liseleri itibarsızlaştırdınız.
Tek bildikleri şey, her yeri imam hatip, herkesi imam hatip yapmak.
Bu böyle gitmez, gidemez.
Bu haliyle ve şekliyle ülkemiz için bu bir çıkmaz sokaktır.
Buradan yürünemez.
Cumhuriyetin eğitim davasıdır bu, oynamaya gelmez, şakası bile edilemez.
Ne olursa olsun buna, Cumhuriyet ”evet” demez.
Kim kurtardı bu yurdu, Gazi Mustafa Kemal.
Cumhuriyeti kim kurdu, Mustafa Kemal Atatürk.
Peki nasıl kuruldu, elbette bir devrimle.
Yönü nereye doğru, çağdaş uygarlık yolu.
Cumhuriyetin laik, bilimsel, çağdaş milli eğitimle mayası ve hamuru böyle oluştu?
Cumhuriyetin inşası ve kuşaklar arası bütünlüğü, işte o eğitim ile oldu.
“....Eğitimdir ki bir ulusu, ya özgür, bağımsız ve yüksek bir toplum olarak yaşatır; ya da kölelikle, yoksullukla, yaşamını karartır..." diyen Atatürk, kurduğu milli eğitimle modern bir ulus ve de çağdaş bir Cumhuriyet yaratır.
Lakin aynı Cumhuriyet gaflet, dalalet ve ihanetlerle kendi içinden vefasızlık ve hayırsızlıkla, yozlaştırılıp yıpratılır.
Ne vefa, ne minnettarlık, ne de şükranlık kalır.
Ancak her ne olsa da, yapılsa da Cumhuriyetin çağdaş, laik,
bilimsel eğitim çizgisi er geç, yeniden dirilip canlanacaktır.
Özünü bulup, toparlanacak, mutlak, ayağa kaldırılacaktır.
Bütün kurumları ve çağdaş, modern okulları ile öz kimliğine kavuşacaktır.
Bir toplumun ne tamamı öğretmen, mühendis, doktor, ne imar, subay, çiftçi, ne de hukukçu yapılır.
Ne de bütün bir ahalinin hatip-imam-vaiz olması gerçekçi ya da akıllıcadır.
Fakat nicedir görünen köy ve niyet çok açık ortadadır.
Devrimle kurulan Cumhuriyeti, bu yollarla yıkılır sanmak, mümkün değildir.
Bu yol, yol değildir, bu yol hayırlı değildir.
Cumhuriyetin kurucu felsefesi “akla dayalı eğitim” projesi, Atatürk’ün düşünce dünyasının bir yansımasıdır.
22 Eylül 1924’te Samsun’da öğretmenlere seslenir:
“Efendiler, dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, yaşam için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir.
Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır…”
"Eğitim-öğretime, maarif" demekle gerçek değişmez.
Türkiye Cumhuriyeti ile boy ölçüşülmez.
Atatürk Cumhuriyeti sizden büyüktür.
Gerçeğin gücü, size baş eğmez.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.