Afet zamanında millet devletin kendisidir

Mantarlar dünyanın hemen her yerinde bulunurlar.Nemli yerlerde daha çokturlar.Müteahhitse nemli değil paralı yerde türer,hemen hemen Türkiye’nin her yerinde fazlasıyla biterler.Cins olarak benzetmek ne kadar da doğal.Biri kendiliğinden, diğeri ise özgüven ile türer.Lakin mantar tadından yenmez,müteahhit ise vurgunundan,yaptığı yamuk yumuk işlerden,attığı kazıklardan,çaldıgı malzemelerden,çaldığı haklardan,aldığı ‘’ah’’lardan diğer ismiyle aldığı bedduaları ile tanınır.Hatta ‘’AH’’alması isminin içinde geçer’’Müte-AH-hitlik’’ denilen içinde insanların ahı bulunan kelimedir,meslektir, Zaman süreci azdır,çok kolay ve tatlı paralar kazandırır.Tadından yenmez

Türkiyede yetki belgesi almış 455 bin müteahhit var,Bunlara gayri resmi iş yapan,devlet dairelerinde memur olan,içerden işleri bağlayan,iş bitiren ve bu işi de farklı kişiler üzerinden yapanlarda var.Geçici belgeyle yada kayıtsız olarak şahıs üstünden yapanları da kattığımızda sayı 600 binleri buluyor.Avrupadaysa bu sayı tüm ülkeler dahil yaklaşık 30-35bin civarında.Örnek Almanya da 3550 adet müteahhit firması var.Devlet kanunlarınla ve çok sıkı yaptırımlar ile takipcisi.Birde oradaki iş ahlakı çalmak üzerine değil.Suçlunun cezası çok kısa zamanda çözülüyor, Cezalar çok katı yaptırım gücü var

Mehmet Akif Ersoy’un Almanya dönüşünde söylediği gibi ‘’İşleri var bizim dinimiz gibi,dinleri var bizim işlerimiz gibi’’Asıl sorun çöken binaların yanında,bizim çöken ahlakımızda,en büyük sorunlardan .Canımızı bu depremde Yahudiye ,Hristiyana gayri Müslümanlara emanet ettik.Tüm dünya yardımımıza koştu,mallarımızı müslüman kimliği taşıyan hırsızlardan korumaya çalıştık.Özellikle İzmir ,İstanbul gibi şehirlerden afet bölgelerine yağma ve hırsızlık için akın akın gelen topluluklar oldu. Devletimiz ohal kararı ile ve bir çok karar ile şehirlerdeki illegal yapının önünü kesti.Olay yerlerinde sukuneti sağladılar.Utanıyorum ki onlarla aynı havayı,aynı oksijeni alıyoruz.Vatana ihanet yasasının kapsamı çok genişletilmeli.Milletimize,devletimize atılacak iftira ve karalama kampanyaları da bu kapsam içine alınmalı.Başka ülkelerde bunu yapanları yaşatmıyorlar bizde ise fonlanıyorlar.Tv lere çıkıp absuruk saçma,saçma iftiralar atıyorlar.Bürokratlar ağzına geleni söylüyor.Siyasi show yapıyorlar aynı Dursunlar,Meraller,Kemaller gibi.Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi sıralarını beklesinler zamanı geldiğinde defteri açacağız.Yine yasalara geliyor sonucu, dönüyoruz dolaşıyoruz hep yasalar.Eksik kalıyor,tesiri az oluyor.Yaptırım gücü korkutmuyor o yüzden önemsenmiyor.

Çok büyük bir dayanışma oluyor.Her anlarımızı oradaymış gibi yaşıyoruz,üzülüyoruz,bir el sallandığında mutluluktan göz yaşı döküyoruz.Bu insanımızın hakkı ödenmez.Birliktelikten güç doğuyor.Herkes seferber,imkanlarınca bir şeyler yapma gayretindeler.Her yerden yardım akın akın geliyor.Bütün millet Tvl erin ortak yardım çağrısında milyonları armağan ediyorlar.Belki ömürlerinde hiç görmedikleri bir şehir,bir insan ,bir toprak için.Karşılık beklenmiyor.Çünkü bu deprem tarihe çok büyük felaket olarak geçti.İnsan kayıpları çok çok oldu,yaşamlar söndü.Yaralananlar oldu,yakınlarını kaybedenler, kimsesiz kalanlarımız oldu.Bu etki geçtikten sonrada psikolojik travması çok uzunca devam edeceğini söyleyebiliriz.Hz Allah bunu yaşayanlara sabır ve ferahlık nasip eder inşallah.Atatürkçü Düşünce Derneğini kurtarma ortamında,yardım ortamında,çalışma sırasında hiç ismini duymadım ,hiç haberlerde görmedim.Türkiye’nin en çok iş yapan marketlerini görmedim,bu ülkenin kaymağını yiyen bir çok iş adamının ismini,yardımını görmedim.Acaba ben mi kaçırdım diye hep sorguluyorum kendimi.Bazı parti liderleri de bir maaşlarını verdiler ya buna da çok güldüm.Çok gönülleri zenginmiş.Milletin insanları bir maaşın 100 katını gönülden verdi.Yarım ağızla tvlerde şhow yapmadı.El uzatacağız denilen Baykar yüklü nakdi yardımın yanı sıra,100 konut,konteynerlar,iha,sihalar ile sahada hemen yardıma koştu.Bunlar gibi kahramanları da saymak ile bitiremeyiz.Bazıları da ‘’beni gelde tutukla’’ diye show derdine düştüler.Ellerine kahvelerini alıp sıcacık koltuklarından,sıcacık yataklarından,iftira kampanyasının bilerek içinde oldular. Atıp tutanlar,siyasi show yapan ve kurtarma ekiplerine,Askere, Polise Jandarma gibi devletin kuruluşlarına da alçakça dil uzatanlar oldu.Karalamalarda bulundular,Devletimizi aciz göstermek isteyen,bu izlenimi uyandırmak için çaba sarf edenler ve dış ülkelere gelin bizi kurtarın edaları atan zavallılarda vardı.Yalancı ve iftiracılar,insan altı şahıslarda vardı.

Arama kurtarma ekiplerinin anlattığı korkunç bir tespiti de yazmak istedim.

Beton olsa bloğu kaldıracağım, demir olsa keserek göçük altında kalanlara ulaşacağım.Karşımda bir kum deryası ile karşılaşınca ne yapacağımı bilemedim!Kova ile kum çekerek göçük altından can kurtarmak nerdeyse olanaksızdı.Kumun içinde kumdan çok deniz tuzu, kireç, çekirdek kabukları vardı. Çöken inşaatların çoğunda beton, depreme uygun demir ve mühendislik yoktu!

İnşaatların ülkemizde kimin için yapıldığını çözmeden,hiçbir göçük altından kendimizi kurtarmamız,yaşananların anlaşılması mümkün değildir. Çeşitli imar affı oldu,çoğu kaçak yapının kullanılmasına da zemin hazırlanmış oldu.Kesinlikle imtiyaz verilmemesi gerekiyor.İnsanları nasıl olsa ben yapayım hep imar affı geliyor,oraya sokarız,ordan buradan bir şekilde çözeriz algısı oluşuyor buna izin verilmemesi gerekli.

Bu AFETİ Unutmamalıyız.Tüm Türkiyede ilersi için,tekrarlanmaması için,ders çıkarmalı ve yol haritasını belirlemeliyiz.Devletimiz seferberlik zamanında nasıl bir organizasyon yapılacağının ince planlamasını yaptıysa,bir seferberlik zamanında görevli kimin nerde, nasıl teslim olup,neler yapacağı belliyse Deprem ve afet zamanında da bugibi bir örgütlenmeyi yapmalı.Bunu nesillere etkili anlatıp tatbik etmeli .İnsanları ve milletleri kuvvetli yapan,yaşadıkları zorlukları göğüsleme ve düştükleri zaman ayağa kalkmasındaki becerisidir. Afet zamanlarında Millet Devletin kendisidir.

MANTAR MI MÜTEAHHİT Mİ?Memleketimizde Mantar gibi türemiş asıl işi inşaat olmayıp da bu işi yapan kişiler çoğaldı.Aslında en büyük hata bizlerde.Bu işi yapan kişilerin popolarını kaldırdıkça,onlara insan üstü saygı gösterdikçe,kendilerine kral izlenimi verdikçe, binalardaki çalmalar,depremlerde yıkılmalar,yapılan her daireden çalmalar bitmez.Olmayan bir parayla,verilen sözler ile,insanları kandırarak,insanları kazıklayarak bu işi yapmaya çalışırlar.

Gücü olmayan müteahhit nerden eksiltsem derdi ile yanar.Ne kadar çok kazanırım hesabı güder.Birde güzelce süsleyip,giydirip,boyadın mı hemende kanar,koşa koşa almak için şartları zorlarız.Birde satıcı ballandıra ballandıra anlatır,almayacaksanız başka talibi var diye birde sizi gazladın mı sizin gözleriniz o evden,o satıcıdan başkasını göremez hale gelir.Satıcı size almanız için oda benden buda benden der verdikçe verir,lakin bina yapıldığında mutlaka bunları hatırlamaz ve ‘’altında imzam var mı’’ diye birde dalga geçer.

Deprem oldu taş üstünde taş,ev kalmadı.Tuzbuz olmuş,yerle bir olmuş şehirler oldu.Toz haline gelmiş evlerin hemen yanında hiç yıkılmayan,camı bile kırılmayan binalar var.Çok enteresan,yan yanalar biri dimdik eski haliyle duruyor, diğeri toz ve yıkık, darmadağan.Ebrar sitesi daha yeni yapılan bir yapı. 8 bloktan oluşan bir site.Tek blok halinde tozduman ,darduman yıkılmış halde.Çöktü bir çok aileye son nefesi oldu.Müteahhidi yurt dışına kaçarken ihbar üzerine yakalandı.Suçunu bilmese kaçar mı,kaçma eylemindeyken yakalandı.

Birinci sorum.Bu yapıyı denetleyen yapı denetim firması nasıl denetim yaptı.

İkinci sorum. Böyle bir yapının yapı denetim raporu,yapı kullanım izni alınmışmıydı.Araya eş dost konulup işlerini illegal mı yaptırdılar.Yamuk iş güç yaptırdılar da,rüşvette olabilir,görevini kötüye kullanma da olabilir,bu şekilde mi çözüm sağlandı. Üçüncü sorum çok katlı üç-dört katı geçen binalarda Japonya daki gibi kolonlara sismik izolasyon koyulması neden şart koşulmaz.Çok küçük tutarlara yapılacak bir şey.Maliyetlerine yüzde 3yada 4 fazlalık olur.Can ve mal kaybı olmaz.Bu ülkede para kazanmanın insan hayatından daha önemli olduğunu düşünüyor bu işi yapanlar.Ucuz işçilik yapan merdiven altı çalışan kim varsa,işini en ucuza yapan,iş ehli olmayan kim varsa onlara yaptırıyorlar.Maliyetlerini azaltmak için en adi malzemeyi alıyorlar, yapımını planlayıp yapıyorlar.Tabi işini gerçekten mükemmel yapan,ismi marka olan kişiler bu yazdıklarımın dışında olduğunu belirtelim.

Şu anda büyük şehirlerde İstanbul,İzmir,Bursa Ankarada daire fiyatları inanılmaz artmış durumda.İnsanlar sürekli yükselen yapı canavarının bir dişini tutmak,yükseldiğinde illegal alış-satışlar yaparak büyük kazançlar,büyük rantlar elde ediyor,buralardan yer alabilmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Fiyatların şişmesine neden oluyorlar.Emlakçılarda fiyatları şişirerek daha çok artmasına direk etki ediyor,ikinci en büyük suçlu.Şişirdikçe şişiriliyor kendi satış becerileriyle yapının değerine arttırdıkça arttırıyorBunların kazandığı paralarda akıl almaz boyutlarda.Aldıkları çift taraflı komisyonlarda hatırı sayılır tutarlarda ve mali olarak,vergi olarak komik rakamları gösteriyorlar

İzmir de,İstanbul da yapılan daireler 1+1 ler 1250 ile 1500 tl arasında başlıyo.Ortada ev yok, sadece proje var.Deli bir şekilde alım yapıyorlar.Çünkü yapı yükselmeye, görünmeye,başladığında fiyatı da çok çok yükseliyor.Hele tanınmış adı bilinen,site şeklinde olan bir yapıysa,binanın her kat çıkışında,dairenin fiyatı da kat ile eşit orantıda yükseliyor.İnanılmaz paralar dönüyor.İnanılmaz paralar kaçırılıyor,İnanılmaz devletimiz vergi zararı ediyor.Temelden sözleşmede 1500 e girdin,bittiğinde 3 bin oluyor,orda durursa iyi.Zaten tapu değerinde müteahhit veya alıp satıcı 200-300 bin bedelle satışı gösteriyor.Aradaki fark tutarı deli ötesi.Kaçak ,çalınan ve eksik gösterilen tutar ile devletin zararı akıl almaz boyutta. Müteahhitler kredi kullanırken de fazla vergi çıkmasın diye limit koyuyor.Zaten ev olmadığı için alan da tapu değerinin düşük olmasını çok önemsemiyor.Çünkü oda alıp satacak,mutlaka alan var.Hatta sırada o kadar çok insan var ki,üç- beş oluyor beş ise yedi,yedi ise on diye gidiyor rakamlar.Herkes çalma peşinde,aradaki kaybın hesabı hiçbir devlet kuruluşunca sorulmuyor.Milletin meclisindeki çoğu milletvekili de zaten Müteahhit.Neden bir kanun çıksın ki.

Parası olan mütahit oluyor.Kuyumcu müteahhit var,mobilyacı müteahhit var,oto galerici müteahhit var,fırıncı müteahhit var,tavernacı müteahhit bile var.Çünkü bir mütahit olmak için bir vasıf aranmıyor.Dağdan gelip az cebinde çakıl taşın varsa buda resmi işleri halledecek, temel açacak kadar bile olsa yetiyor.Bir bakmışsın inşaat başlamış ve müteahhit olmuşun.Zaten almak için millet birbirini yemekte.Temelden iki adet sattın mı binanın yüzde 90nını yapabilirsin.Sonrası basit -giydirme,süsleme kısmını halledince herşey yoluna giriyor.Zaten millet alımkar,çünkü ev yok.Çok iyi bir yatırım aracı,bir koy 9 al.Araya emlakçı denilen vampirler de girdiyse iş daha da kolay.Alacakları iki arpa için atmadıkları taklalar,söylenmedik yalanı bırakmayanlarda var.İçlerinde işini düzgün yapan yalan dolan olmayanı da mutlaka vardır..

Ne insanlar gördüm üzerinde elbise yok ne elbiseler gördüm içinde insan yok.

Müteahhite sizden para geldikçe ve binanın kabasını çıkartıp içini yaptıkça,size nasıl kazık atarım hesaplarına başlarlar.Hatta sizin dairenizi ‘ kıyamet kopsa da senin vallah senin billah senin ‘’der başka birilerine satarlar.Haram yemek onlar için önem arz etmez,ceplerine giren her şeyden önemlidir.Satıcı müteahhit birde Hz Allahın adını ,Peygamber efendimizin adını,Kuran-ı Kerimin adını ağzına alıp,doğruluktan bahsederse ve sizde herkesi kendiniz gibi saf sanırsanız çok üzülürsünüz.Yaptığı binalara yapı denetimini almazlar,bir çok insanı mağdur ederler.Çünkü her işleri yarım yamalak,çatlak patlak olur.Ben böyle bir olayı yaşadım.Adı müteahhit olan yalancı-dolandırıcı bir kişi ile.Balıkesirde Çevre inşaat firması ile şu an adli süreçteyiz, mahkemeler ile uğraşıp hak mücadelesi veriyoruz.Adli süreç uzun olduğu içinde her yerde cirit atmaktalar.Adli süreci çok kez gördüklerinden hangi yolu kullanıp,nereden nasıl gideceğini bildiğinden sizi tongaya düşürürler.Hangi illegal yollar ile gideceğini de bildiklerinden ona göre yol haritası çizerler.Bugünün yarını da var,bakın bir deprem insan hayatlarını söndürebiliyor.Bir gün cenazenize gelip bu adam,bu kişi hırsızdı beni üzdü,benim emeğimi,benim para mı çaldı,benim olan daireyi başkasına sattı hakkı mı helal etmiyorum,etmeyeceğim dediğinde yer gök yeniden canlansın isteyeceğini de unutma.Gafil olma,hayat o kadar kısa ki yaptığını mutlaka görmeden,layıkını mutlaka bulmadan bu dünyadan ayrılmayacağını da unutma.O tabuta girecek her insan.Her söyleneni işitecek,geri dönemeyeceksin,çok şey için çok geç olacak.Kaderini,ölüm anındaki soğukluğu ,yaşadağını hayatın sonucunu göreceksin.Önemli olan arkandan nasıl bir hitap bıraktığın olacaktır.Çok büyük bir atasözü ile bitirelim.İnsanlar ya ‘’ANISIYLA’’ yada ‘’ANASIYLA’’ anılır.Sen hangisinde yer almak istiyorsan onun için çabala çalış,iyi bir insan iyi bir kişi olursan hayır ile dua ile anılırsın.Lakin düzembaz,hırsız,hak yiyen,insanları mağdur eden bir kişi olursan ‘’AH’’alırsın,sövülmedik bir yakan,sayılmadık bir akraban,kulağı çınlamayan bir yerin kalmayacağını da bilmek gerek.İnsanın aldığı ağlar kendine tesir ettiğ gibi çoluk çocuklarına da tesir eder

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İlker Güröz - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.