Müteahhit, Arapça kökenli olan bir kelime; “üstlenici, taahhüt eden” anlamı taşımaktadır.Müteahhit olmak için bir vasıf aranmıyor, parası olan müteahhit olabiliyor.Müteahhit olmak için bir deneyim,bir diploma,yada iş bitirme gibi herhangi bir belge,bir çıraklık süreci,yada okuma süresi istenmiyor.Dağda hamballık yaparken şehre inip paran varsa yapılabilen bir meslek.Zaten sırtına tuğla,çimento sarıp yapmıyor.Yapan kişiler ile beraber bir organizasyon kurup,koordine edip, finanslıyor,parasal ödemeleri yapıyor.Para veriyor malzeme alıyor,iş takibi yapıyor.İlk başlarken aman aman da sermaye istemiyor.Arsa sahibini kat karşılığı ikna eder,az fazlasını vererek çok kolayca halledilir.Resmi işler için bir miktar,yükleniciler için ikinci miktar,ıvır zıvıra üçüncü miktar para olsa yeterli oluyor.O arada bir-iki temelden satışın olursa,yapıyı çok kolay bitirebiliyorsun.Hele yer güzel, konumu iyi olursa,köşe,pazara çarşıya yakınsa zaten çok çabuk satılıyor.
Müteahhit olmak için 18 yaşını doldurmuş olunmalı,Ticaret Odasına kayıt açtırıp, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ‘Müteahhitlik Yetki Belge Numarası,alımıyla,geçici belgeyle işe başlanıyor. Mimarlar ve mühendisler ile devam ediliyor.Plan proje, zemin etüdü olduktan sonra Belediyelerden ruhsat alınıyor.Ruhsattan sonra kazma kürek,demir harç,tuğla bakmışın olmuş.Bu arada Yapı Denetimini Yapacak firmayı da unutmamak gerekiyor.Harç atılırken bir kova alır,bir iki demire bakar,arada ölçer.Lakin işi yapan ustalar tarafından çok sevilmez denetciler, ve tıklanmazlar.
Usta dünyayı bilir ve her zaman doğru yapar,denetimci hiçbir şey bilmez diye kafasında yaşar.Bildiği gibi yapar işi,plan proje okumayı da anne karnında öğrendiğinden onlara gerek duymaz.Daha önce işi pazarda meyve satmak olan müteahhit,birden ihtişam karşısında yükseldiğinden ustalara gebedir,mecburdur.Dediklerini doğru kabul eder.Onlarla iyi geçinmek zorunda kalır.Ustanın yanlışını zaten göremez.Alttan takacağı bir demiri üstten takar yada hiç takmaz,bunu görebilecek deneyimi olmadığından binanın eğriliği burada başlar.Asıl nitelikli ve eğitimli olması gereken inşaat ustasıdır.Binanın yapılmasından da en çok o sorumlu olmalıdır.İkinci sorumluluk Yapı denetimlerinde,üçüncü sorumluluk Belediyelerde olmalıdır.
Müteahhitleri günah keçisi olarak görmek çok kolay lakin işini hak ettiği gibi,ahlaklı, tertipli,düzenli yapan,bir iş eğitimi alıp birikimlerini aktaracak,doğru insanlar yok.Bakın inşaat ustalarına bu meslek ile ilgili eğitim ve tecrübeleri yüz tanesinin 3 tanesinde ya vardır yada yoktur.Vasıf olarak okumamış,iş hayatına çok erken yaşlarda atılmış ve inşaat işlerinde pişmiştir.Gerekli eş dost edindikten sonra ve bir ekip oluşturduktan sonra da yapıların yapılmasında rol almış, temel kısmını üstlenmiştir.Asıl sorun ustalarda,o binaları yapma aşamasında buraya dikkat çekmek istedim..
Yapı yapılırken en sorumlu meslek Yapı Denetim firmaları ve o yapıyı denetleyen denetleyiciler olmalıdır.Yapının yapım sürecinde bir komiser gibi yetkili,bir amir gibi karar alıcı nitelik ve yetkiler ile çevrilmiş olmalıdır.Öğle bir sorumluluğu olmalıdır ki deprem gibi bir olayda tam sorumluluk sahibi ve hatanın ortak bedel ödeyicilerinden olmalıdır.Gerektiğinde inşaatı durdurabilmeli,yapılan bir yanlışlıkta ustaya ve müteahhite ceza kesme yetkisi olmalıdır.Usta,veya müteahhit bu ceza puanına göre not almalı ve bu not ile yapım sürecini devam ettirmelidir.Şuanda gayri resmi çalışan yüzbinlerce usta var.Köylerde iki çivi çakar,hem müteahhit,hem inşaat ustası oluverirler.Asıl mesleğin nedir diye sorulduğunda ya çiftcidir yada demirci
Yapıların temelden satış kısmında değişikliklere gidilmelidir.Bir binanın yapı kullanım izni olmadıkça binadan satış yaptırılmamalıdır.Tüm ülke genelinde yapılan her bina için bina bitirme teminatı alınmalıdır.Bu teminat, verilen süre de bitirmediği takdirde teminat içinden çözüm sağlanmalıdır.Bu şekilde ne alan vatandaş mağdur olur ne de bir müteahhit firma kaçıp gider.İş Bitirme belgesi aranmalıdır,işini bitirmeyen,yapı kullanma almamış müteahhitlere bir daha bina yapmasına izin verilmemelidir.Yapı denetiminden geçmeyen,yarım yamalak kalmış yerlerde var ve bu yerler içinde yaşayan insanlar var.Kime yaptırım yapılıyor,kimleri sorumlu tutuyorlar.HİÇKİMSEYİ.Yapı kullanımı alınmamış,o şekilde bırakılmış bir çok bina mağduru var.Binaların yapı denetimini almıyorlar.Müteahhitin yarım bıraktığı yapı denetimi bina sakinleri almak istediğinde önce borçlarını ödetiyorlar,sonra işlemlere ait harçları, borçlarını ödetip işleme alıyorlar.Çok garip bir prasüdürü var.Müteahhitin sigorta borcunu tam ödemesi gerekiyormuş,Hep arka kapıları var kaçacak,bırakıp kaçtı gitti hiçbir yaptırımları yok.Mağdur olan insanlar oluyor ahlaksızlarda ceplerini dolduruyorlar,insanların evlerine oluyor olanlar,yıkılıyor yok oluyorlar,ailelerin huzurlarını bozuyorlar.
Müteahhit yapılacak her yapıda, her mesleğin yüklenicilerini ilk etapta belirtmeli ve asla değiştirmemelidir.Bu şekilde iş yapan meslek sahipleri korunmuş olur.Alacak verecek,ödenmeme gibi konular ortadan kaldırılmış olunur.Eskiden belediye ruhsatı verirken tüm proje içindeki zemin araştırmacısı,haritacısı gibi mesleklerin iş bitim imzasını attırırlardı.Şimdilerdeyse belirli grubu attırıyorlar.Müteahhitlerin attıkları kazıkların da önüne geçilmiş olur. Elektrik-su-doğalgaz,atık su giderleri yapanlarda sorumlu olmalıdır.Proje kapsamındaki eksiklikler de o isimler,firmalar ceza almalıdır.
Bu sıralar çok rast gelmeye başladığım bir olaydan yeri gelmişken bahsedeyim.Yeni dairelerde elektrik prizleri anten girişleri var,lakin içlerinde elektrik kablosu,uydu kablosu yok.Müteahhit buradan çalıyor deniliyor lakin acaba işi yapan elektrikçi çalıyor olmasın.Yada müteahhit bilerek buralara koydurmamış olabilir mi.Yapı işlerinde işi üstlenen kişi,firmalar,resmi bir yerde,internet sitesinde sorgulanabilir ve süreç takibi izlenebilir olmalıdır.Bina açılışında priz var mı diye kontrol ediliyor ama uyanık müteahhit içine elektrik,uydu kablosunu çekmiyor.Sonrasında bu iş alıcıya ekstra zaman ve para kaybına yol açıyor
Hazırlanan plan-proje Belediyelerce kontrol edilip onay aldıktan sonra,niteliğinin değiştirilmesi kamu yararına olacaktır. Bu proje alanının niteliğini arsa niteliğinden ev niteliğine çevrilmesi çok büyük vergi zararlarından,tapudaki harç zararlarının önlenmesine çok faydalı olacaktır.Çünkü daire değeri 3500 tl olan bir yeri tapuda 300-400 gibi çok komik paralar ile devir ediyorlar ve çok büyük vergi zararlarına sebep oluyorlar.Devletimizi çok büyük zarara uğratıyorlar.Bir sahibinden gibi internet sitesinde 10binlere satılan bir taşınmaza 250-300bin kredi kullandırıyorlar ve tapuda bu rakam üstünden işlem yapıyorlar.Tamamına kredi veren hiçbir inşaat firması yok.İşin çok komik kısmı Maliye bu konuyu hiç derinlemesine incelemiyor,anca şikayet olursa araştırmaya alıyor.Tabi her müteahhit firmanın nemaladığı yada açıkça söyleyelim rüşvet verdikleri kayırdıkları var.Şimdiki adı komisyon yada sen ben kazanalım olarak değişmiş,bu şekilde işlerini illegal hallediyorlar.
Türkiye’de denetim her konuda olduğu gibi yeterli değil.Bazı sıra çok sık,bazı sıra hiç yok.Vatandaşlara oto kontrol yoluyla bir bilinç verilmek istense de hep arka kapılarda,hep illegal yollardayız.Serbest bırakıldığında don lastiği gibi gevşeyip düşüyoruz.Yasaların geç işlemesi ,kesilen cezaların çok komik olması ‘’afferin,sen yap’’ niteliğinde.Caydırıcı özelliği yok gibi.Yakınlarda bunu yaşadık,marketler yine eskiye döndüler,çaktırmadan az az ,üst üste koyup duruyorlar.Sonuç bir günlük cirosu bile değil verilen cezalar.
Türkiye’de cezaları ekonomik durumuna göre verilmesi lazım.Örnek Bir Ferrari yada Porshe gibi lüks bir araba kırmız ışıkta geçtiyse buna araba tutarından başlayıp ekonomik durumunu ele alıp o miktarlarda ceza kesilmeli bence.Ceza tutarı porshe ,Ferrari kullanan bir kişinin bahşiş olarak verdiğinden bile az.O zaman devletin cezası umursanmaz ,etkili de olmaz hal alıyor.Birde cezası olmayanlara bu ceza miktarları destek amaçlı hesaplarına yatırılmalı.Bu sistem Avrupanın bazı ülkelerinde uygulanıyor.O zaman halk adalet kavramında kalıplarının dışında yaşamaya ve daha dikkatli olmaya başlıyor.Devletin adalet anlayışı da ceza keselim bizim hesaplarımıza gitsin de olmamalı.Herkes eşit lakin cezalarda güç çerçevesinde olmalı.
Yine çok önemli bir nokta Deprem sismik izalasyonunu yeni yapılan yapılarda belirli bir metre ve kat üstünde şart koşulmalı.Artık insana insan gibi değer vermeliyiz.Çıkarın değil insan hayatının önemli olduğunu yasalar ile sabitlemeliyiz.Dört kat ve üstü olan yapılarda mutlaka sismik izalasyonu uygulatmalıyız. Yapı denetim firmalarının yetkilerini arttırmalı,çok etkin bir şekilde yapı firmalarını denetletmeliyiz. Bir yapıyı yapan,o yapıda katkısı olan kim varsa tam sorumlu tutmalıyız.
Önemli noktalardan biri de Beton santralleri.Hangi malzemeler ile,hangi karışımlar ile,nasıl bir denetlemeyle döküm yapıyorlar.Acaba nasıl bir inceleme yapıldığını merak ediyorum.Binaların betonları tuz gibi ovalanıyor,ucuz olsun diye nasıl bir betonlamadan geçirildiği araştırılmalıdır.Teknik takibe başlanmalıdır.Bunu Japonya Almanya nasıl yapıyorsa bizde yapmalıyız.
Bilim ve mühendislik böyle büyük bir depremde dahi ayakta kalacak yapılar inşa etmeye yeter. Yeter ki bilim ve teknik halk yararına uygulansın .Belediyelerin "bilimsel ve teknik" onayları kime ait? O imzaları kimler atıyor? Müteahhitler kendi başvurularını kendileri değerlendirmiyor ya." Prosedür icabı imzalar atılıyor, paralar alınıyor, geçiliyor" Piyasada işleyiş böyle.
İki büyük depremin tam ortasında olmasına rağmen yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı Hatay’ın Erzin İlçesi’nde bir bina dahi yıkılmadı.Enkazların arasında hiç kıpırdamamış sağlam yapılar da olduğunu gördük.İkisi aynı yerde,biri toz halinde diğeri ise cam tabak,bardak bile yere düşmemiş sanki yanından geçip gitmiş.Ne kadar entrasan bir hal.Birinde can olduğu gibi korunmuş diğerindeyse katliam gibi hal almış.Bunları kim denetledi bu sorunun cevabı çok önemli.
‘’İMAR AFLARI GÜNDEMDEN DÜŞMELİ”
İnşaatların ülkemizde kimin için yapıldığını çözmeden hiçbir göçük altından kendimizi kurtarmamız ve yaşananların anlaşılması mümkün değildir.Çeşitli İMAR AFFI oldu ve çoğu kaçak yapının kullanılmasına da zemin hazırlanmış oldu.Kesinlikle imtiyaz verilmemesi gerekiyor.İnsanları nasıl olsa ben yapayım hep imar affı geliyor,oraya sokarız,ordan buradan bir şekilde çözeriz algısı oluşuyor buna izin verilmemesi gerekli.Tüm Türkiyede 10 şehirde yeniden bir kalkınma olacak,yeniden bir yapılaşma olacak.Etkin,tam denetimli,uluşlararası düzeyde,depreme dayanıklı,önce insan hayatının korunmasını önemseyenyapılar yaptıralım.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.