Toplum Siyasetten ve Siyasilerden uzaklaşıyor

Son Metropoll araştırması, seçmenin siyasi tercihini sorguladığını ortaya koyuyor. Seçmenin yarısı ya parti tercihini değiştirmiş ya da siyasetten uzaklaşmış durumda. Bu sık değişen dinamik, yeni bir siyasi söze, sese ve yüze fırsat yaratıyor.

Metropoll'ün " Türkiye'nin Nabzı Ekim 23" araştırması, seçmenin siyasi tercihini sorguladığını gösteriyor. Seçmenin yüzde 39.2'si "kararsızım", " protesto oy", "cevap yok" şeklinde cevap vermiş. Bu oran bir önceki aya göre 5.5 puan artmış.

Araştırmaya göre, AK Parti seçmeninin yüzde 60.6'sı partisine sadık kalırken, yüzde 12.6'sı başka bir partiye yönelmiş, yüzde 26.8'i ise siyasetten uzaklaşmış. CHP ve MHP seçmeninde de benzer bir eğilim gözleniyor.

Bu sorgulama, sadece 5 ay içinde seçmenin siyasi tercihini sorgulayacak kadar hızlı bir değişim yaşandığını gösteriyor. Muhalif seçmenin hayal kırıklığı ve umutsuzluğu, son seçimlerden bu yana belirginleşmiş durumda.

İstanbul Ekonomi Araştırma'nın Ekim 23 araştırması da önemli ipuçları veriyor. Katılımcıların yüzde 58'i ekonomide, yüzde 55'i göç sorununda, yüzde 52'si hukukun üstünlüğünde gerileme beklediğini ifade ediyor. Toplum, siyasi ve ekonomik gelecek konusunda karamsar bir tablo çiziyor.

Siyasetin öne çıkan isimlerinin beğeni düzeylerine bakıldığında, hiçbir liderin yüzde 50'nin üzerinde beğeni alamadığı görülüyor. Toplum liderlere olan güvenini kaybetmiş durumda.

Ancak bu paradoksal durum, siyasette yeni bir söz, yeni bir ses, yeni bir yüz arayışına neden oluyor. Örneğin, genç liderlerin ortaya çıkışı ve toplumsal medyanın etkisi gibi dinamikler, seçmenin dikkatini çeken unsurlar arasında.

Bu süreçte muhalefetin, seçmenin taleplerine uygun bir politika ve liderlik sunamadığı da bir gerçek. Muhalefetin içsel çekişmeleri, seçmene net bir alternatif sunma konusundaki zorlukları, toplumun siyasete olan güvenini sarsan faktörlerden biri.

Siyasetsizleşme eğilimi, iktidarın elini güçlendiriyor gibi görünse de, toplumsal mutabakatın bozulması, güvenin sarsılması, fırsat eşitsizliğinin artması gibi sorunlar da kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkıyor. Toplum, sadece lider değişikliği ile değil, daha katılımcı, adil, çeşitli ve kapsayıcı bir siyasetle çözümler arıyor.

Ancak unutulmamalıdır ki, siyasetin özündeki sorunlar sadece lider değişikliği ile çözülemez. Toplumsal katılımın artırılması, çeşitli kimliklerin ve sınıfların sorunlarının çözümü, adil ve kapsayıcı politikaların oluşturulması da gereklidir. Yeni bir siyaset, toplumsal çeşitliliği ve ihtiyaçları göz önüne alarak şekillenmelidir. Türkiye, gerçek bir demokratik dönüşümle, toplumsal beklentilere uygun bir siyasi sözleşme ile yeni bir geleceğe yürüyebilir. Ancak bu, sadece liderlik değişikliği ile değil, toplumun katılımı, çeşitliliği ve talepleriyle mümkün olacaktır. 

Ayrıca siyaset sadece seçim zamanında değil, her an herkesin katılımını bekleyen bir süreçtir. İktidara karşı taleplerimizi yüksek sesle ifade etmek, sivil toplumun güçlenmesini sağlamak, çeşitli kimliklerin ve sınıfların temsilini artırmak, toplumsal mutabakatı yeniden inşa etmek için hep birlikte hareket etmeliyiz.

İnadına siyaset! Yeniden bir araya gelip, ortak geleceğimizi şekillendirelim. Yabancılaşmaya değil, birbirimize kenetlenerek, demokratik değerlere sarılarak, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal dengesini inşa edelim. Çünkü gerçek çözümler, her birimizin katılımı ve toplumsal dayanışmasıyla mümkün olacaktır. Yeniden siyasetin kalbinde buluşmak dileğiyle!