Kadın bedeni toplumun tabusu

Dün Türkiye ile ABD arasındaki voleybol maçı sırasında yaşanan bir olay, toplumumuzun kadın bedeniKadın bede konusundaki tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi. TRT’nin açıklamasına göre, maç esnasında bir seyircinin memesi kısa süreliğine ekranlara yansıdı ve bu durum büyük bir tartışma yarattı. TRT, görüntülerin kendi yayınları olmadığını ve ABD’li yayıncı tarafından çekildiğini belirterek savunmaya geçti. Bu olay,kadın bedeninin neden bu kadar tabu olduğunu ve aslında ne anlama geldiklerini sorgulamamız gerektiğini gösteriyor.

Tarihin derinliklerine indiğimizde, kadın bedeni doğurganlık ve bereketin simgesi olarak kabul edilmiştir. Tarih öncesi dönemlerde, kadın figürleri genellikle belirgin memelerle tasvir edilmiştir. Bu figürler, doğanın ve yaşamın devamlılığını sağlayan ana tanrıçalar olarak tapınılırdı. Örneğin, Efes'te bulunan Artemis heykeli, çok sayıda meme ile betimlenmiştir ve bu durum, bereketi ve doğurganlığı temsil eder.

Ancak modern toplumda, memelerin bu kutsal ve doğal işlevi unutulmuştur. Kadın bedeni, özellikle de memeler, cinselliğin bir objesi, bir tüketim nesnesi haline gelmiştir. Bu durum, kadınların toplumdaki rolünü ve algısını derinden etkilemiştir.

Günümüzde medya, kadın bedenini cinsel bir obje olarak sunmaktadır. Moda dünyasında, reklamcılıkta ve eğlence sektöründe, kadın bedeni sıklıkla bir çekim aracı olarak kullanılır. Victoria’s Secret defileleri ve benzeri etkinlikler, memeleri birer dekor veya oyuncak haline getirerek, doğal işlevlerini ve anlamlarını gölgede bırakmaktadır. Bu durum, kadınların bedenleri üzerindeki kontrolünü kaybetmesine ve cinselliğin bir tüketim nesnesi olarak görülmesine yol açmaktadır.

Modern toplumda kadınlar, tarih öncesi dönemlerdeki gibi doğurganlık ve bereketin sembolü olarak değil, erkek egemen bir dünyanın cinsel objeleri olarak görülmektedir. Bu durum, kadınların toplum içindeki rollerinin ve değerlerinin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Kadın bedeni üzerindeki bu baskı, kadınların kendi bedenlerine yabancılaşmasına ve doğal işlevlerini unutmasına neden olmuştur.

Toplumun cinselliğe ve kadın bedenine bakış açısı, medya ve popüler kültür tarafından şekillendirilmektedir. Ancak, sabah kuşağı programlarında sıkça rastlanan şiddet ve taciz haberlerine karşı duyarsızlaşmış bir toplum, kadın bedeninin doğal ve sağlıklı bir parçası olan memelere karşı bu kadar hassas olabiliyor. Bu çelişki, toplumun ahlak anlayışının ne kadar sığ ve yüzeysel olduğunu göstermektedir.

Kadın bedeni konusunda daha sağlıklı ve doğal bir bakış açısına sahip olmamız gerekmektedir. Kadın memesi, doğanın bir parçası ve yaşamın devamlılığını sağlayan bir organ olarak görülmelidir. Doğuran ve emziren kadın, toplumun temel taşıdır ve bu gerçeğin unutulmaması gerekmektedir.

Cinsellikten, kadın bedeninden korkmamalıyız. Bunun yerine, kadın bedeninin doğallığını ve kutsallığını yeniden keşfetmeli ve saygı göstermeliyiz. Medyanın ve popüler kültürün dayattığı cinsel obje anlayışına karşı durmalı, kadınların bedenleri üzerindeki kontrolünü geri kazanmasına yardımcı olmalıyız.