HAREKETE GEÇMENİN ZAMANI GELMEDİ Mİ?…

Susurluk Ticaret Borsası yönetimi, birkaç hafta önce siyasi parti ilçe yönetimlerini ziyaret ederek, tarım ve hayvancılık sorunları başta olmak üzere şehrimizin sorunları ve çözüm önerileri üzerine istişarelerde bulunmuştu.

Yapılan ziyarette sorunlar ve çözüm önerileri üzerine hazırladıkları dosyayı tüm siyasi parti başkanlarına elden teslim etmişlerdi.

Bununla da kalınmamış, ileri bir tarihte kamu kurum ve kuruluşlarının, STK'ların, siyasi partilerin de yer aldığı bir toplantı düzenleme konusunda karar almışlardı.

Dosyayı yerel basınla (nedense) paylaşılmadığı için okuyamadım.

Hangi sorunlara ne gibi çözüm önerileri üretilmiş, bilmiyorum.

Ama şunu biliyorum; hala yerimizde sayıyoruz…

Şehrimizin sorunlarının konuşulmasının, tartışılmasının önemli olduğunu her fırsatta yazıyor, söylüyorum.

Önemli çünkü sorunların çözümü için öncelikle onların iyi tespit edilmesi gerekiyordu.

Bu “birinci adımdı.”

Sorunların neler olduğunun tespitinden sonra bunları nasıl çözmemiz gerektiği konusunda toplumsal bir mutabakat sağlanması da “ikinci adım…”

Bunun için yapılması gereken; değişik kesimlerden insanları, kamu kurum temsilcilerini, STK’ları bir araya getirip toplantılar düzenleyerek “ortak akıl” oluşturabilmekti…

Yıllarca bu düşünceden yola çıkarak birçok yazı yazdım.

Kaymakamından Belediye Başkanına, Siyasi Partilerden Sivil Toplum Kuruluşlarına, Odalardan Borsalara kadar yöneticilerimize çağrılarda bulundum:

“Gelin Susurluk için kim ne düşünüyorsa, kimin ne önerisi varsa net bir şekilde söyleyeceği ortamları yaratalım. Susurluk’un sorunlarının çözümü için siyaset gözetmeksizin bir araya gelelim. Susurluk’un menfaatleri doğrultusunda, varsa kişisel kavgalarımız bir yana bırakalım, ortak hareket edelim…”

Kimi okudu, kimi okumadı; kimi duydu, kimi duymadı…

Yine de çağrılarım karşılıksız kalmamış, belli bir aşama kaydetmiştik.

Çeşitli aralıklarla değişik platformlarda siyasetçiler, iş insanları, sivil toplum kuruluşları bir araya gelmişler, konuşmuşlar, tartışmışlardı.

Nihayetinde birinci adım atılmış, sorunlarımız tespit edilmişti.

Sıra ikinci adımda yani toplumsal bir mutabakat sağlamakta, çözüm için ortak akıl oluşturabilmekteydi.

Bu adımı da atmıştık.

Kaymakamlarımız Mahmut Nedim Tunçer ve Osman Ateş, belediye başkanlarımız İsmail Güneş, Tahsin Bozoğlu, Hüseyin Hızlıoğlu, Nurettin Güney ile birlikte düzenledikleri toplantılarda, sorunlarımızın çözümü için “ortak bir anlayış” ortaya konulmuştu.

Susurluk Ticaret Borsası dabu toplantıların tümünde vardı.

Sıra gelmişti “üçüncü adıma.”

Yani “harekete geçmeye…”

Ama bir türlü üçüncü adımı atamadık.

Sorunlarımız dün olduğu gibi bugün de aynı.

Hiçbiri yeni oluşmuş değil.

Yıllardır sorunlarımızı biliyoruz, yaşıyoruz, orada olduğunu görüyoruz ama çözüm için bir adım atamıyoruz.

Ve hala “…bir istişare toplantısında bir araya gelmek konusunda karar almaktan…” bahsediyoruz “harekete geçmekten” değil.

Sahi…

Sorun belli çözüm belliyse…

Neyi bekliyoruz?...