Üniversiteye başladığımın ilk aylarıydı…
Gittiğim şehirde yurda yerleşememiş, kiralık ev bulamamıştım.
Benimle aynı durumda olan dört arkadaşımla birlikte ortaklaşa tuttuğumuz küçük bir otel odasında kalıyordum.
Şartlar ağırdı...
Üstelik o şartlar benim açımdan giderek daha da ağırlaşıyordu…
Edebiyat mezunuydum ama sayısal ağırlıklı bir bölüm kazanmıştım.
Bu durumu iyi bir şey olarak algılıyordum.
Branş dışında bir üniversite kazanmak zordu.
Demek ki ben zoru başarmıştım.
Ya da öyle sanıyordum.
Bunun bana ileride ne gibi olumsuzluklar doğuracağını o günlerde tahmin bile edemezdim.
Teknik kitaplar…
Grafikler…
Matematik formülleri…
T cetvelleri…
Tüm eğitimim boyunca kullanmadığım aletler, okumadığım kitaplar, işlemediğim dersler…
Üniversite böyle mi oluyordu?
Ortaokul-lise dönemlerinizi bilirsiniz.
İlk dersler genellikle tanışma faslı şeklinde geçer.
Öğretmen sohbet havasında -Adın soyadın, -nereden geldin, -ne olmak istiyorsun gibi sorularla bir anlamda öğrenciyi okula ısındırır.
Üniversitede ilk derse bu düşüncelerle girmiştim.
Öğretmenin sınıftan içeri girmesi, girer girmez hiç konuşmadan tahtayı rakamlarla, formüllerle doldurmaya başlaması, düşüncelerimi alt-üst etmişti.
Beklediğim bu değildi.
Hani neredeydi tanışma faslı?
İşte benim için üniversite hayatı o gün daha o ilk derste bitmişti.
Yine de yaklaşık üç ay derslere girdim, notlar tuttum.
Ama olmuyordu.
Okul bana yabancı ben okula yabancıydım…
Üniversiteye daha fazla devam edemeyeceğimi anlamıştım.
Ülkenin en önemli, en değerlilerinden biri olan üniversiteyi bırakıp Susurluk’a dönme kararı almam hiç de zor olmamıştı.
Gençlikte az tecrübe çok hayalleriniz vardır.
Büyürsünüz…
Çok tecrübe az hayale sahip olursunuz.
Susurluk’a döndüğümde bıraktığım hiçbir şey aynı değildi.
Artık “hayat” okulunda eğitimim başlamıştı.
Bu okulda hayallerinizin çokluğu değer görmüyordu.
İnsanlar çıkarlarına göre hızla değişebiliyor, göz kırpmadan yalan söyleyebiliyor, sorular hep çalışmadığınız yerden geliyordu.
Yaşanan her olaydan bir ders alıyor, benim yaptığım gibi -dersi anlamadım öyleyse bırakıp giderim- diyemiyordunuz.
Yeni bir eğitim ve öğretim döneminin başladığı şu günlerde, yaşadıklarım doğrultusunda tüm öğrencilere şu tavsiyede bulunmak istiyorum:
Mezun olduğunuzda havaya fırlatacağınız keplerinizin “hayatın gerçekleri” olarak kafanıza düşmesini istemiyorsanız, “dersinizi “okulunuzda alın;
Sakın ola “hayata” bırakmayın…
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.