BİR TATAR KADINI ANLATIYOR, “KÜLTÜRÜMÜZ MİRASIMIZ…”

Sultançayır köyünden değerli kardeşim Cihan Temel'in gönderdiği bu yazıyı sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Kendisinin “Tatar kültürüne” dair düşüncelerini aktarmak benim için büyük bir onur…

 

“Ben Ankara’da yaşıyorum. Susurluk Sultançayır köyündenim ve Tatarım.

Annem Tatar, babam Tatar, eşim Tatar, kızım Tatar.

Ankara’da Kırım İlim ve Hayır Cemiyeti Kadın Kolları Başkanıyım.

Sizi takip ediyorum. İlk öncelikle çok güzel şeyler yazıyorsunuz.

Mesela bizim köydeki Ceneviz köprüsünü yazdınız. Herkes tanıdı, merak ettiler, soran bile oldu bana: ‘Ne köprüsü, hangi köprü?’ diye.

Benim sizden bir ricam olacak, olursa çok sevinirim.

Biz Susurluk ve çevre köylerde yaşayan Tatarları, yemeklerini ve kültürlerini de yazsanız çok sevinirim.

 

Tatarlar, Stalin'in emri ile sürgün edilmişlerdir. Sürgün sadece Tatarlar için değil, Çerkesler için de Stalin yüzünden yurtlarından edilme anlamına gelmiştir.

Bazı kaynaklara göre, Tatarlar Abdülhamit zamanında Türkiye'ye gelmişlerdir. 1800'lü yıllarda Tatarlar, Türkiye'nin her yerine dağılmışlardır.

 

Balıkesir'de Tatarlar, Halkapınar, Karakaya, Sultançayır, Babaköy, Ovaesemen ve Bandırma gibi yerlerde yaşamaktadır.

Atatürk zamanında da Tatarlar Türkiye'ye gelmiştir.

Hatta Atatürk, Tatarlar için yer tahsis etmiştir.

Bazı Tatar soydaşlarımız Çanakkale'de gelip savaşmıştır Yunanlılarla.

Tatarlar arasında akraba evliliği yoktur; komşu kızı alınmaz, dilencimiz yoktur. Ailelerine bağlı ve düşkün bir milletiz.

Sultançayır'da Tatarlar, Çerkesler ve sonradan gelen Bulgaristan muhacirleri iç içe yaşamıştır. Hatta Çerkesler ve muhacirler, Tatarların çayı olan sütlü çayı içerler; bu çaya ‘Nogay çayı’ da denir.

 

Tatarların oyunlarından biri olan ‘Kanıkıy’, Çerkes oyununa benzer.

Tatarlar, at eti yerlerdi ve sütünden kımız içerlerdi. Tatarlar, eti ve kımızı çok severler. Hatta ‘Tatar Ramazan’ adında bir film vardır ve gerçek bir hikâyeye dayanır. Tatarlar, kişilik olarak çok temiz ve misafirperver insanlardır.

 

Tatarların kendine özgü dilleri ve yemekleri vardır; çi börek (çi; nefis, güzel), kıymalı köbete böreği, peş lokum, kaşık börek çorbası ve koca kulak gibi.

Bunlar bize ait yemeklerdir.

Mesela geçen yaz yemek programı için Vahe Kılıçarslan’ı çağırmışlar.

Çaylak'ta tarhana çorbası yapıyorlar.

Belediye tesisinde çi börek tanıtılsaydı, ‘Kırım’dan sürgün edilen Tatarların yemeği’ denilseydi, olmaz mıydı?

Trabzon çekimlerine baktım, adamlar mıhlama, hamsi tava, hamsili pilav yapıyorlar. Biz ise kendi insanımızı, kendi değerlerimizi, kendi özümüzü yansıtamıyoruz.

Abi, kültürlerimizi kaybediyoruz.”

 

Kültürlerimizi korumanın,

Kültürel mirasımızı yaşatmanın öneminihatırlatan Cihan Temel kardeşime, paylaştığıkıymetli bilgiler için çok teşekkür ediyorum…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Serdar Topraktepe - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.