50’Lİ YILLARIN AYRANINDAN BUGÜNE…

Ortaokul ve lise yıllarımda, tatil dönemlerinde harçlığımı çıkarmak için dinlenme tesislerinde garsonluk yapardım.

Bazen Dayıoğlu Tesisinde

Bazen Adanalılar’da…

Bazen rahmetli Hidayet Abinin (Güneş) Garaj Kahvesinde

Dinlenme tesislerinde çalışmak hem zor hem eğlenceliydi…

Otobüslerin biri gider biri gelir, 24 saat hiç susmayan anonslar birbirine karışır;

-Pamukkale’ye çay çıkar!

-Tostlar salçalı olsun!

-Ayranları çek!

Sesleri arasında elimde tepsi, sağa sola koştururdum.

Üç beş gün çalışır paralar suyunu çekince soluğu yine garajda alırdım.

Çalışmak isteyene her zaman iş vardı garajda…

Bu arada unutmadan…

Dinlenme tesislerinin olduğu bölgeye “Garaj” denirdi ve “Garaj Kültürünü” yaşamak biz gençler için o yıllarda çok önemliydi.

Bir nevi askerlik yapmak gibiydi garajda çalışmak; büyümekti…

Garajda çalışıyorsanız artık büyüklerin dünyasındaydınız.

Tostun, ayranın bizim için ne anlam içerdiğini o yıllardan bilirim…

Ayrancı Şükrü’nün 50’li yıllarda yayıkta yapıp kara yolundan geçenlere satmasıyla ünlenen bol köpüklü "Susurluk Ayranı"

Ve ardından yapılan “Susurluk Tostu”

Şehrimizi değiştiren, geliştiren, tanıtımını sağlayan en önemli unsurlardan biri oldu.

Tost ve Ayran sayesinde açılan dinlenme tesislerinde yüzlerce kişiye istihdam sağlandı.

Ama sonra bir şeyler değişti…

Tesislerimizde “Ayvalık Tostu” satılır oldu birden, yanında paket ayranla birlikte…

Bizi biz yapan tostumuzdan, ayranımızdan hızla uzaklaşıyorduk.

Organik ürün adı altında satılan -ki tamamen bir pazarlama taktiğidir- ambalajlı ayranları içer olduk.

Kutu ayranı, yayık ayranımıza tercih ettik…

İyi güzel de…

Paket ayranlar rafları ve dinlenme tesislerini tek tek ele geçirirken, değişen şartlara uyum sağlayabildik mi?

Ticaret Odasıyla, Ticaret Borsasıyla, siyasi parti yöneticileriyle, kamu kurumlarıyla, ayran üreticileriyle bir araya gelip,

Ayranımızı ülke çapında pazarlamayı düşündük mü?

Konuşup fikir ürettik mi?

Hayır…

Tek yaptığımız beklemekti.

Nasılsa dinlenme tesislerimiz var, nasılsa müşteri ayağımıza geliyor diye hâlâ bekliyoruz.

Yeniliğe, gelişime kapalıyız.

Organik ayran, yeşil ayran, naneli ayran adı altında yeni ürünler piyasaya hâkim olurken,

Bizler sadece dinlenme tesislerimizle varlığımızı sürdüreceğimizi sanıyoruz.

Susurluk Ayranınıncoğrafi işaretini” aldık diye her şeyin bittiğini düşünüyoruz.

Tost ayran kültürümüzü 50’li yıllara dönerek,

Ayrancı Şükrü’nün usullerine sahip çıkarak koruyup yaşatabiliriz…

Kendimizden uzaklaşırsak kaybolur gideriz…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Serdar Topraktepe - Mesaj Gönder

# iyi, Bir, yeni

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Ege Gündem Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ege Gündem Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ege Gündem Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ege Gündem Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.